26 Mart 2012 Pazartesi

İyi ki doğdun Ece…

Dakikalar saatleri, saatler günleri, günler ayları kovalamış, biz günler geçmiyor zannederken, Ece günü güne eklemiş, ve 1 yaşına girmiş…  Geçen sene 24 Mart’tan önceki gün Ayda’ya kan ararken yaşadığımız paniği, daha sonrasında gelen güzel haberi düşünüyorum da, ne hızlı geçmiş zaman gerçekten… Ayda’nın Amerika’dan Ece bebek için aldıklarına bakarken, daha hamile bile değildim oysa ki J
Cumartesi günü kankamız Ece’nin 1. Yaş günüydü, hazırlandık, süslendik püslendik, söz verdiğimiz saatte, daha ev sahibi Ece kuzusu bile gelmeden gittik sosyal tesisimize,yerimize oturduk J
Malum bizim evlerimiz küçük, o yüzden sitemizin sosyal tesisi böyle kutlamalar için gerçekten uygun bir yer. Özel bir alanı ayarlıyorlar size (camekânla kapatmışlar o kısmı, daha da güzel olmuş), pastanızı böreğinizi evde yapıp getiriyorsunuz-içecekleri de getirebiliyorsunuz sanırım-. Alanı istediğiniz gibi süsleyebiliyorsunuz, gayet güzel bir kutlama yapabiliyorsunuz.
Nedenini tam anlayamadık, sanırım misafirlerin acelesinden, pastayı biraz erken üfledi kuzu Ece,,, Zeynoş tam yoğurt çorbasının yarısında, ağzı burnu yemek içinde, kendi mi yiyor, üstü başı mı yiyor, belli olmayan bir halde olduğundan, 10 gündür çalıştığımız “alkış” ları yapamadık pasta üflenirken, hatta öyle ki pastayı bile yakından göremedik, malum Zeyno ağzını bir kapattı mı bir daha açtırana aşk olsun...Ben bir iki kaşık daha çorbadan yedirmenin derdindeyken bitti kutlama,,,
İçimizde kalmasın bir resim çektirememiş olmak diye, herkesin gitmesini bekledik sonuna kadar,ve sonunda hep birlikte bir fotoğraf çektirdik,,,
Ece’cim sağlıklı, mutlu, huzurlu bir ömür geçirmen dileğiyle,,, Yeni yaşın kutlu olsun,,,








Zeyno’nun çınarı

Zeyno doğduğundan beri babasının aklındaydı, ama bir türlü kısmet olmamıştı bir ağaç dikmek. Hem anlamlı olsun, yıllar yılı yavaş yavaş Zeyno ile büyüsün, hem de asırlar boyu dursun yerli yerinde istedik. O yüzden bir çınar ağacı dikmeye karar verdik.
Birkaç çiçekçi dolaştık, küçük çınarı Yalova’dan getirtebileceklerini söylediler (genelde hep 10-15 yıllık çınarlar varmış ellerinde).  Biz de Ertan dayımızdan istedik bize getirmesini. O da tam Zeyno’nun boyunda, gencecik bir çınar bulup getirdi bize…
24 Mart Cumartesi günü, bahçemizde bir törenle diktik ağacımızı, “can-su” yunu verdik.
Zeyno’cum umarım, sen ve çınarın, sağlam kökler üzerinde sağlıkla, mutlulukla büyürsünüz…
Su başında durmuşuz.
Su serin,
Çınar ulu,
Ben şiir yazıyorum.
Kedi uyukluyor
Güneş sıcak.
Çok şükür yaşıyoruz.
Suyun şavkı vuruyor bize
Çınara, bana, kediye, güneşe, bir de ömrümüze.......
                                   Nazım Hikmet,,,


*bak tosun moralim çok bozuk, benim boyumda birşey alacaklardı, yine benden uzun olmuş :(

 *Kızım valla bak senin boyunda, neden inanmıyorsun...
ya anne bırak allah aşkına yaaaa, uzun işte görmüyor musun?
 *tamam kızım, derine gömeriz, aynı boyda olursunuz merak etme...

* Efe bak, çınarım ve ben aynı boydayızzzzz

Kış kış karlar gitsin, yallah yağmur yallahhhhh…

Bu Pazar güneşe uyandık, hem de ne güzel bir güneşe… Zeyno’nun daha kargalar uyanmadan uyanıyor olması en çok bu işe yarıyor J Daha millet gözünü açıp kendine gelmeden, biz çoktan evden çıkmış, gideceğimiz mekana gitmek için yollara düşmüş ve trafiksiz gidebilmiş olabiliyoruz.
Babamın işleri dolayısıyla İstanbul’a gelmişti, annem ve babam. Biz de hep birlikte Etiler Harvard Cafe’ye gittik, önce hava serin olur diye düşünüp, içeride oturduk, ancak daha sonra Zeyno’yu biraz hava aldırmak için dışarı çıkardığımızda, havanın dışarıda çok daha iyi olduğunu fark ettik ve günün kalan kısmını dışarıda geçirdik.
Buarada Harvard Cafe bebekle gitmek için çok ideal bir yer. Biz giderken biraz endişeliydik ve Zeyno orada rahat eder mi diye, ama gidince neredeyse her masada en az 1 bebek/çocuk olduğunu gördük, garsonlar sizi bebek ile rahat ettirmek için her şeyi yapıyorlar resmen.
Valla karsız ve yağmursuz bir Pazar gününün sonuna kadar tadını çıkardık resmen,,, hatta Zeyno’cuk oksijen çarpmasından epey bir uyudu J Güneşin altında uzun süre kalmaktan biraz yanakları pembiş bile oldu kuzumun J

 * anneanne, yeşil bana çok yakışıyor değil mi?


*Ya anneanne, sürekli birşeyler yedirmeye çalışıyorsun, ağzım yüzüm yemek içinde poz vermek zorunda bırakıyorsun beni...
Ben gülerim ama ağzımı asla açmam, bunu unutma :)

Bu sefer kesin diş,,,

Yok böyle bir ağlama, yok böyle bir huzursuzluk. Uyumak istiyor, uyutmuyor, gülmek istiyor, güldürmüyor… sürekli mızmız…
Bu ay kesin diş patlatmasını bekliyorum Zeynoş’un, salyalar iyice arttı, eli ağzından çıkmıyor, mümkün olsa, ağzını yırtıp rahatlayacak o derece yoluyor kendini,,,
Dün akşam beni de perişan etti, kendini de,,, Amerika’dan aldığım Baby Orajel’i sonunda kullandım. Tamamen doğal olduğu iddia edilen, Amerika’da annelerin diş ağrısı için en çok tercih ettiği ürünmüş.
 Önce kendim test ettim, hani şu dişçiye gidince, iğne yapıp, ağzınızı uyuşturur, o esnada dudaklarınızda garip bir karıncalanma olur ya, tam o his işte… Azıcık parmağıma sürdüm, Zeynoş’un önce alt sonra üst diş etlerinde gezdirdim parmağımı, ağlamaktan helak oldu çocuk, ona ne yaptığımı anlamadı resmen, ama sonra uykuya daldı. Bilmiyorum artık Baby Orajel sayesinde mi yoksa ağlamaktan mı baygın düştü, onu anlayamadım tabi…
Çıksın artık şu dişler, bir rahatlayalım yaaaa L

Bizim eve yaz geldi…

Beroş’da gördük felaket kıskandık. Hemen Nesrin teyzemize telefon açtık. Aynısından istiyoruz dedik, daha güzelini göndermiş J
Akşam Zeyno uyuduktan sonra pompa ile şişirdik, topları yıkadık, salonun ortasına yerleştirdik. Gördüğü ilk anda mutluluğunu görmeniz lazımdı.


*sabahın köründe uyandık ve o da neeeeeee, salona birşey gelmiş :)
Zeyno sen cidden büyüyorsun ve her şeyin farkına varmaya başlıyorsun artık…
Haftasonu Tosun Efe’yi bize davet ettik toplarla oynaması için, kuzular birlikte tepindiler içinde, Zeyno daha çok toplar yerine Tosun’un ayağıyla oynadı… Ne yapayım yaaa çocuğum çok zeki, havuzun içindeki farklı olan şeyi hemen ayırt etti J
 * Ya Zeyno ne entel-dantel oyuncakların var, içine de bir sürü top koymuşsun, şimdi hepsini yiycem göreceksin...
* Tosun, cidden yenmiyor onlar, patlatma ne olur yaaaaa :(

 * Televizyonu açmışlar, izleyemeyeceğimi sanıyorlar, dur şöyle çaktırmadan bakayım, geriden geriden  :)

Avustralya’dan kankamız geldi…

Sonunda Beroş’umuza kavuştuk, Onu çok ama çok özlemişiz. Avustralya ona çok ama çok yaramış. 2 tane diş çıkarıp öyle gelmiş oradan…
Annesi ona pembe bir tane havuz almış, Zeyno çok sevdi havuzu  (hani başkasının malı hep tatlı olur ya), içinden çıkmadık resmen…


Zeyno: Ya şu Beren ne süslü kız yaa, annesi de ne güzel oyuncaklar almış... Gavurca şarkı söylüyor bu oyuncak, Beren'de el çırpıp duruyor, iyice ingilizceyi öğrendi şu Beren
Beren: Zeyno, I don't understand, can you speak English?


Dün de benim çalıştığım saatlerde  Nihal ve Beren bize misafirliğe gelmişler. Zeyno’cuk biraz horozlanmış Beroş’a… Yazık Beren’cim, çok sakin karşılamış Deli Zeyna’nın hallerini J
Zeyno: bak Beren, görüşmeyeli ben tam bir horoz oldum, zaten sen yengeç burcusun, ben aslanım...bundan sonra patron benimmmmmm...
Beren: What????

Oynamayı bilmeyen anneannenin-oynak torunu :)

Benim annemin müzik kulağı hiç yoktur, biz baba kız süper göbek atarız, her telden oynarız ama annem pek beceremez bu oyun havalarını J üst taraf oynasa alt durur, alt oynasa üst durur, genel bir koordinasyon problemi var yani J (annecim tüm Türkiye’ye seni ifşa  etmiş gibi oldum)
Ama azmetti resmen, 1 haftadır Zeyno’ya göbek atmayı öğretiyor. “naynini naynini naynini kızıma nayini” melodisi eşliğinde Zeyno çok süper hareketler yapıyor.  Birde ben bu melodiyi söylerken, sürekli parmaklarımı şıklatıyorum, Zeyno ellerime dikkatle bakıyordu, annem dünden beri “naynini” demeye başladığı anda, Zeyno parmaklarını birbirine sürtmeye başlar, garip bir şekil veriyor J Kuzum benim yaaa, tam bir bal kaymak oldu kendisi cidden…

7.ay doktor kontrolümüz...

16 Mart’ta 7. Ay kontrolümüz için doktorumuz Çiğdem hanımı ziyaret ettik. Bu ay katı gıdalara Zeyno pek alışamadı. Aslında Çiğdem hanım, bazı bebekler anne sütünü sevmez ama katı gıdaya çok düşkün olur, senin ki öyle bir bebek sanırım demişti, ama ne yazık ki katı gıdalara da aynı isteksiz tepkiyi verdi Zeyno’cuk.
Sonuç olarak bu ay boyumuz sadece 1 cm uzamış ve kilomuz da 230 gr artmış. Ancak Çiğdem hanım çok hareketli ve aktif gözledi Zeyno’yu. Bu kadar az kilo alıyor olmasının bir sebebi de günde 3-4 defa kaka yapıyor olması hala. (her ana öğünden sonra kesin bol bir kakası var Zeyno’nun).
Bu ay Zeyno’nun menüsüne kahvaltı eklendi. Kahvaltı da anne sütünün içine, keçi peyniri (az başlayıp, bir kibrit kutusuna kadar çıkacağız), yumurta sarısı (1/4’ü ile başlyıp, bir yumurta sarısına kadar gideceğiz), 1 kaşık pekmez içine eklenecek.
Ara öğündeki meyveyi eğer sebze püresindeki performansını etkileyecek ise, iptal edeceğiz, 1 saat boyunca posası ile yedirmeye uğraşmayacağız, eğer yemiyor ise, sıkıp suyunu vereceğiz (8. Ayda portakal suyuna başlayabilirsiniz dedi).
Sebze püremize artık bakliyatlarda eklenecek (mercimek, prinç, buğday, yarma sırayla eklenecek), çiğ avakodo verilebilir. Hatta eğer sebze püresi ile arası çok iyi değil ise, 8. Aya doğru normal yemeklere başlayacağız (örneğin kıymalı karnabahar, dolma-yoğurt, sulu köfte, ıspanak, vb).
Yoğurt kaplarımız 150ml’lik. Eğer yiyor ise daha fazlasını verebilirsiniz dedi.
Akşam da muhallebiye devam.
Bundan sonra menüler yok, her şeyi azar azar yemeğe başlayacak Zeyno’cuk.

İyi ki doğdun Berker amca,,,

18 Mart Pazar günü Berker amcamızın 25. Yaş günüydü. Ma-aile dışarıda güzel bir yemek yedik. 
Zeynoş tüm ailenin maskotu olduğunun iyice farkında, tüm akşam boyu şebeklik yaptı durdu.
Berker amcamız nice mutlu yıllara, sağlıklı, mutlulukla…

2 dişli canavar Efe,,,

Tosunumun geçtiğimiz ay 1 değil, tam 2 dişi çıktı… eeee tosunuma anlı şanlı bir diş buğdayı yapmak lazımdı…. Duygu evde bir organizasyon yaptı, biz de kuzuyla hediyemizi aldık, süslendik püslendik ma-aile, birkaç çeşit hazırlık yapıp Dudu teyzeye yardım ettik ve düştük yollara…
Yere serilmiş kocaman oyun alanının üzerinde tosun ve deli Zeyna oynaştılar gün boyu. Zeyno kendinde olmayan oyuncakların hepsinin tadına baktı J Efe’nin mamaroo’suna göz koydu resmen, ondan kalmadı J (hadi Efe yaa sende bir 12 kilo olamadın gitti) J
Akşam 9 gibi kuzular uyudu, babalar nargileye gitti, biz de Dudu’cuğumla uzun zamandır, sessiz kalmayı unuttuğumuzu fark edip, alkolsüz biralarımız ve çerezimizle güzel bir akşam geçirdik eski günlerdeki gibi J


Ayyy şu yemek saati gelmese…

Zeyno’nun 7. Ay kontrolleri için Çiğdem hanıma gittik yine. Zeyno bu ay sadece 250 gr almış ve boyu da 1 cm uzamış. Ay ortalamasından %10 düşük gidiyorduk, biraz daha düştük ne yazık ki… ama sonucun böyle olacağı baştan belliydi, çünkü benim anne sütünü sevmeyen kızım, katı gıdayı daha da sevmedi… 
Bu ay doktorumuz artık menümüzü iyice genişletti.  Hayatımıza kahvaltı girdi. Buna göre, anne sütüne eklenecek, peynir, yumurta sarısı, pekmez, tahıllı ekmek (henüz ekmek vermedim, evdeki cici bebe bisküvilerinden veriyorum), arzu edilirse konulacak kaşık maması (bebelac mısırlı çavdarlı olanı aldım, bir kaşık ekliyorum) ile kahvaltı edilecek. Ölçümüz 90 ml anne sütüne şeklinde hazırlanacak demişti Çiğdem hanım, ancak biz Zeyno’ya şuanda 40ml’e hazırlıyoruz (malum anne sütü çok kıymetli, 5ml’i bile dökemem ben), onu bile zor bitiriyor, biraz zorlayınca kendini kusturuyor sıpam.
Ayrıca artık yavaş yavaş çorbalara başlayabilirsiniz dedi doktorumuz. Tel şehriye, yoğurt çorba (buna et koyulmayacak dedi, pirinçle yapılacakmış), tarhana verilebilirmiş.
Doktorumuz da ne diyeceğini şaşırdı. İlk gittiğimizde, merak etme anne sütünü sevmeyen çocuklar, katı gıdaları çok sever, hatta obez bile olabilir bu yüzden demişti. Ancak bu ay Zeyno’nun katı gıdayı da sevmediğini görünce, bu sefer, kimi  bebek bulamaç sevmez, ayrı ayrı yemek ister dedi J  Kendi yediğiniz yemekleri az salçalı, soğanlı, sarımsaklı olarak yapın, tuz katmayın, ona da tattırmaya başlayın dedi. Bakalım eğer öylesini severse, ona göre devam edicez.  Zeyno 7 ile 8. Ay arası bir geçiş süreci yaşayacak, ve 8. Ay itibari ile artık bizim yediğimiz her şeyi yemeğe başlayabilecekmiş (tabi tuzsuz olarak), o yüzden bu ay tattırmalar başlayacak artık. Birde elimizde yemek yedirmemizi önerdi, bebekler parmak yalamayı çok sever, azıcık kopar, ağzına ver dedi.
Buarada tavuk izni de çıktı bu ay, ama mutlaka organik köy tavuğu bulun dedi, büyük süparmarketlerde satılıyor köy tavuğu. Henüz almadım ama onlardan alacağım, hatta suyunu da dökmeyip, çorbalarına kullanırım muhtemelen (şuanda tüm öğle yemeklerini, kaynattığım ve küçük kaplara koyduğum et suyuna yapıyorum)
Dün ilk defa annem,domatesli tel şehriye çorbası yaptı kuzuya, içine de kıyma koyarak, sonuç yine başarısız L Zeyno’cuk tam 1,5 saatte 1 kaseden çok daha az çorbayı ancak içmiş.
Bu arada doktorumuz bu ay bize Çinko verdi. İstahsız tüm bebeklerimde kullanırım bunu dedi.  Araştırmalarım sonucunda tamamen doğal içerikli olduğunu öğrendim, pek çok anne forumlarında iştahsız tüm bebeklere verildiğinden, bebeklerin bunu içtikten bir süre sonra her şeyi yemeğe başladığından bahsetmişler.  Kimi anne ise çinko yerine balık verin bebeğinize demiş, ama bizim doktorumuz henüz balığa izin vermedi, 9. Ayda balık yedirmeye başlayacakmışız kuzuya. Valla hislerime güvendim ve dün akşam ilk defa 1 çay kaşığı ölçüsünde verdim kuzuya.  Valla bir süre sonra iştahı açılırsa, bunun sebebi çinko mu olacak, yoksa artık gıdalara alışması mı olacak onu bilemiycez tabi J
Ya birden blogdaki yazılarımı okudum ve sürekli kuzunun yeme problemlerinden bahsettiğimi fark ettim.
Zeyno, (yeme problemi dışında) bir insanın başına gelebilecek en güzel şey, artık bize iyice uyum sağlamaya başladı, havalarda biraz güzelleşti ki sormayın keyfimizi.
Bence artık bu yazıyı kapatayım ve biraz da güzel şeylerden bahsedeyim J

Kıvrım kıvrım saçlar,,,

Ne oldu anlamadık, birden bire uzadı kuzunun saçları… aslında arkalar hala kısa ama ön taraflar bir haftada uzadı resmen J banyo yapınca gözünün içine giriyor, çok sinirleniyor J Hemencecik saçların taranması ve hatta kurutulması gerekiyor,,, Zeyno’nun sanırım annesi gibi, dalgalı saçları olacak…

17 Mart 2012 Cumartesi

üfff yine mi yemek :(

 6. ay şerefimize Çiğdem hanım, yoğurt ve prinç maması olan menümüze epey bir şey eklemişti, katı gıdalar konusunda ilk başlarda bizi tek kelime ile çıldırttı Zeyno, ilk günlere göre ciddi bir gelişme var, ama hala çok aramız yok yemekle L
6.ay doktor kontrolleri esnasında Çiğdem Hanımdan aldığımız menü ve 1 ay içerisinde yapabildiklerimiz şu şekilde;
o   Sabah anne sütü içilecek.
§  Zeyno 8 civarında 150 ml anne sütü içiyor, ancak bazen 100 ml biberondan içiyor, kalanın içine Eti Cici Bebe bisküvisi kırıp, kaşıkla yediriyorum.
o   Saat 9’da 1 tatlı kaşığı Dut Pekmezi yenecek.
§  Organik dut pekmezi aldık, bu kadar ağda kıvamlı bir şey olamaz, Zeyno bunu kesinlikle yemedi, mecbur sulandırdık, bu sefer de bir kaşık olan pekmez, 3-4 kaşık olmuş oldu, Zeyno ilk kaşığın tadına aldıktan sonra, ağzını kitleyip açmamaya başladı, o yüzden dut pekmezinden vazgeçip organik üzüm pekmezi aldım, şimdi 1 kaşık tıkıveriyorum ağzına, sonra da hemen emzik J
o   Saat 10’da 1 meyve posası ile yenecek (elma,armut, muz ve kuru kayısı seçenekleri ile)
§  Valla bizim bu meyve seansı saat 10’da başlıyor, 11’e kadar sürüyor ve genelde elmanın 1/3’ü ancak yeniyordu. Tabi bu kadar uzun süren bir seans, daha sonraki tüm seansların kaymasına sebep oluyordu. (11’de elma bittikten sonra, 12’de sebze püresinden bir kaşık yedirebilene ödül verecek hale gelmiştim)
Bende geçen haftasonu 1 yerine 2 elmanın suyunu sıkıp (cam rendede rendeleyip, tel süzgeçten geçirdim), biberonla içirmeye başladım.
Ancak N. hanım bu hafta arası, meyveyi posasıyla yedirmeye başladığını söyledi, ancak ben haftasonu yine başaramadım L
o   Saat 12’de sebze püresi saatimiz var. Sebze püresinde; havuç,patates, kabak ile başlayan püremiz, her 2-3 günde yeni bir sebzenin eklenmesi ile son aşamada şu hale gelmiş bulunmakta; havuç, patates, kabak, pırasa, brokoli, karnabahar, enginar, 50 gr kuzu kıyma (sebzeye başladıktan 10 gün sonra eklendi kuzu eti).
Ben sebze püresini kasaptan alıp kaynattığım ve küçük kaselerde dondurduğum et sularının içine yapıyorum.
§  Patates, havuç,kabak,pırasanın 1/3’ünü, brokoli ve karnabahar’ın bir çiçek’iğini koysak bile o kadar çok oluyor ki bu püre, buharda haşladığım sebzelerin yarısın, ertesi güne ayırıyorum.
Sebze püresini ayın yarısına kadar yemedi neredeyse Zeyno. En fazla 5-10 kaşık yedi, sonra ağzını kitledi. Resmen her öğünde kavga ettik. Ayın 3. Haftasında bakıcımız N. teyzemiz bir yakınını kaybettiği için izinliydi, babaanneyi ve dedeyi yeme performansıyla çıldırttı Zeyno J Ancak bu hafta N. hanım, kasenin dibini yalatmaya başlamış Zeyno’ya J
§  Sebze püresini daha iyi yesin diye, yoğurt ile beraber yediriyoruz. Bunu kesinlikle tercih ediyor kuzu.
o   Saat 16’da yeni bir meyve saatimiz var.
§  Meyveyi yemek konusunda da çok iştahsız olduğu için Zeyno, yine suyunu içiriyordum ona, ama bakıcımız N. teyzemiz, 1 tam armudu yedirmeye başlamış (bakalım haftasonu kendimiz görüp tecrübe edeceğiz)
§  Bu meyve ile birlikte yoğurdunun kalanını da yiyor Zeyno
§  Cuma ve Cumartesi günü bu meyve saatinde dışarıda olduğumuz için, Hipp ve Milupa’nın organik meyve pürelerinden verdim. 125 ml’lik kavonozları bitirdi Zeyno. (sanırım meyveleri teker teker değil, karışık tercih ediyor kuzucuk)
o   Saat 17:30 civarı banyo yapıyor, banyodan sonra yarım saatlik uyku öncesinde, 50-60 ml süt istiyor sıpam benim.
o   Saat 19:30 civarı anne eve geliyor, Zeyno’ya anne sütünden 100 ml muhallebi hazırlıyor, Zeyno  afiyetle yiyor.
§  Bazen hepsini bitirmiyor, hiç zorlamıyorum, uykuya geçince, muhallebinin üzerine biraz daha süt ekleyip, biberon ile veriyorum.
§  Önce prinç maması vermiştim, daha sonra bebelac armutlu muhallebi verdim, son 1 haftadır bebelac tam tahıllısını veriyorum, sanki en çok bunu sevdi gibi geliyor bana.
o   Saat 23:00 civarında 180-210 ml arası formul mama hazırlıyorum (Hipp). Bunun çoğunu 23:00 sularında olmak üzere, kalanını da gece uyandıkça veriyorum. (gece 2-3 kez ağlıyor Zeyno), ama ye emzik ile yada biberon ile hemen susuyor.

7 ayı geride bırakırken,,,

Deli Zeyna ile bir ayı daha göz açıp kapayana kadar geride bıraktık. Dopdolu bir ay geçirdik yine;


·         Zeyno oturma konusunda iyice profesyonelleşti artık, destekli desteksiz oturuyoruz iyice. Ama arkaya bir destek gerekiyor yine de, yoksa hooppppp arkaya düşüveriyoruz J
Emzirme amaçlı kullanamadığımız emzirme yastığı Zeyno’nun oturma yastığı oldu.


·         Emekleme konusunda epey azimliyiz ancak henüz başarıya ulaşamadık. Kolları üzerinde destekli dururken, popoyu havaya kaldırıyor, kafayı önüne gömüyor, poposunu iterek 10 dakikada 50m kadar ilerleyebiliyor, ama yorgunluktan ölüyor tabi J

·         Benim kızım dönme konusunda sanırım biraz yavaş ilerliyor, yani dönüyor dönmesine ama bu hareketi diğer arkadaşlarımızın bebekleri kadar çok veya hızlı yapmıyor. Genellikle bir oyuncağını almaya çalışırken, hopppp dönüveriyor (ama dediğim gibi çok fazla olmuyor).Hele ki döndükten sonra, tekrar geri sırt üstü dönme durumu henüz hiç yok.

·         Saçları çok uzadı. Ancak arkada herhangi bir gelişme yok, ön kısımları uzamaya başladı, banyodan sonra gözlerinin içine giriyor. Zeyno’nun sanırım annesi gibi dalgalı olacak saçları.,

·         Tam bir kikirik oldu. Güldüğü zaman çok tatlı olduğunun farkında bence, o yüzden o tatlı gülümsemeyi bol bol göstermekten kendini alamıyor J

·         Gündüzleri televizyon izlemiyoruz, ancak akşam yatmadan önce bir 5 dakika kadar BabyTV izliyoruz. Dünya duruyor resmen, televizyona kilitleniyor ve dünyayı unutuyoruz.


·         Müzik kulağı gelişmeye başladı bence, “naynini naynini nayniniiii, naynini kızıma nayniniiii”  melodisi Zeynoş’u çok heyecanlandırıyor J

·         1 haftadır, alkış yapmaya çalışıyoruz. Dün ilk defa kendi kendine değil, “hadi kızım alkış” deyince bilinçli olarak alkış yaptı (arka arkaya 4-5 kez yaptı bunu). Ancak daha konu üzerine çalışmamız gerekiyor.



9 Mart 2012 Cuma

Van Gogh alive-Deli Zeyna ile Tosun Efe

Dudu kanımıza girdi, madem hem çocuk yapıyoruz, hem kariyer, bir de sergiye gidelim dedi,,, biz de Cumartesi sabah aldık soluğu İstanbul Modern Sanat'ta "Van Gogh Alive" sergisinde,,, hem de bilinen anlamda bir sergi değil,,, aslında iyi oldu biraz ,içerisi müzik kutusu gibi dizayn edilmiş, devasa ekranlara, çok güzel Van Gogh sözleri ve muhteşem resimleri yansıtılmış,,, üstelik hem resimler, hem yazılar sürekli değiştiği için Deli Zeyna ve Tosun Efe şaşkınlık içinde 2 saat geçirdiler içeride,,, Valla tosun bir hayli düşkün çıktı sanata (anası kılıklı), Zeyna ise çoğunluğu kucakta, dersi kaynatan afacan şeklindeydi (babası kılıklı),,,


Sergi çıkışında, Zeynep'in bayıldığı (!), sebze çorbası saati gelmişti. Serginin kafesinde oturduk, Tosun'un 10 dakikada bitirdiği püreyi, biz 1,5 saatte yiyerek yeni bir rekora daha imza attık,,,


Yağmurlu bir cumartesi günü için gerçekten çok güzel ve farklı bir aktivite oldu bizim için,,,


PS: Biz önce sergiyi gezip ondan sonra girişteki duvar yazılarını ve resimlerin hikayelerini okuduk. Kesinlikle tam tersinin yapılması gerekiyormuş. Önce resimler ve açıklamaları okunup, ondan sonra serginin izlenmesi şiddetle tavsiye edilir.



2 Mart 2012 Cuma

Diş fırçalamaya başladık,,,

Henüz diş yok, diş çıkması yönünde herhangi bir belirti de yok, ama katı gıdalara başladık. Ben pimpirik anne, ağız temizliği başlamalı mı başlamamalı diye düşünürken, NUK’un 6-15 ay arası bebekler için çıkarmış olduğu diş fırçasını gördüm.  Bir kez daha dünyada yalnız olmadığımı anladım, benim gibi böyle takıntıları olan insanlar için düşünülmüş diş temizlik aparatını gördüm, sevindim ve hemen aldım. Tabi önce babam, sonra kocam da tüketim toplumunun geldiği yere hayran kaldılar J
İnternette okuduğum pek çok yorum, düzenli diş temizliği, bebek diş çıkarmaya başlamadan önce başlamalıdır, anne temiz bir gazlı bezi parmağına sararak bebeğin diş etlerini günde iki kez temizlemelidir şeklindeydi. Ama diyorum ya, Zeyno zaten iştahsız bir bebek, yemeği zar zor yiyoruz, sonra ağzını kilitliyor, töbe açmıyor. Açıp kendi elini ağzına sokmayı başarırsa, kendi kendini kusturuyor. Hele bir başkası (yani ben) elimi ağzına soksam, kesin 3 günlük olarak boşaltır mideyi J
NUK’un bebekler için olan bu alıştırma diş fırçasını çok sevdik, ben tam yok artık, eee bu çok uzun, bunu onun eline veremem, boğazına kadar sokar diye düşünürken, mağaza görevlisinin yandaki küçük sarı aparatın güvenlik kilidi olduğunu söylemesi ile rahatladım, yani onu fırçanın boyun bölgesine takıyorsunuz, ağzına daha fazlasını sokamıyor.
Zeynoş, bu fırça işini çok sevdi. Yemeklerden sonra veriyorum eline, kendi kendine haşır haşır kaşıyor dişetlerini, hem o keyif alıyor kaşıntısı geçince, hem ben keyif alıyorum ağzı temizlenince J
PS: Yazıyı dönüp tekrar okuyunca, NUK reklamı gibi olduğunu fark ettim birden. Valla billahi para mara almadık bu işten J

1 Mart 2012 Perşembe

6 ayı geride bırakırken...

Kendime söz vermiştim, her ay Zeyno'ya dair unutulmayanları yazacağım diye, ama daha ilk aydan rötar yaptık :)

Zeyno 19 Şubat'ta 6 aylık oldu. İşte geride bıraktığımız ayın unutulmayanları;


  • Zeyno bu ay oturmanın tadına vardı. Çoğunlukla destekli, bazen de desteksiz uzun uzun oturuyor artık kuzu.
  • Zeyno mama sandalyesinin yatar pozisyonundan (yani ana kucağı pozisyonundan), oturma pozisyonua terfi etti. Zira yatırmaya çalışınca, kendini kaldırıyor sıpam benim.
  • Zeyno, emekleme yolunda ciddi çaba harcıyor, henüz çok başarılı değil ama bazen yüzünü yere gömüp, poposunu havaya doğru kaldırıp bacakları ile kendini ileri itebiliyor. Kollarından da kuvvet alması gerektiğini anlayacağı anda, emekleme işini becerecek. (ama valla benim hiç acelem yok, henüz TV ünitesinin üzerindeki çoğu çok özel insanlardan hediye gelen pek çok süs eşyasını, ve caaaanım orkidelerimi kaldıracak bir yer bulamadım) :)
  • 5. ayın en önemlilerinden biri de Zeyno'nun katı gıdaya başlaması olmuştu, Zeyno ilk olarak evde mayalanmış yoğurdun ve Hipp Organik Prinç mamasının tadına baktı. Yoğurdu saat 4 civarında yiyor, prinç mamasını ise (anne sütüne hazırlanmak kaydıyla) saat 8 civarında yiyor ve sonra uyuyor.
  • İyice emzik bağımlısı oldu kuzu, emzik yoksa uyku da yok. Bu emzik işinden ne zaman ve nasıl kurtulmak gerektiği konusunu araştırmaya başlasam iyi olacak.
  • Zeyno kötü hava şartları sebebiyle 5. ayının neredeyse tamamını evde geçirmek zorunda kaldı. Ancak Kuzuluk'taki kaplıca evimizde güzel 2 haftasonu geçirdi, hayatının ilk karını gördü, elledi, dokundu, ve tabi ki yaladı.
  • Zeynoş hayatının ilk gerçek kuvet keyfini de Kuzuluk'taki kaplıca evimizde yaşadı, resmen azgın dalgalarla boğuşur gibi suyun içinde şımardı şımardı, yüz üstü durabiliyor olmanın tadını çıkardı
  • Henüz diş yok, çıkması yönünde herhangi bir şişlik felanda yok, ama birşeylerin kaşındığı belli, o yüzden ne bulursa ağzına sokuyor. Yüzümü dudaklarına sürtüyorum, yalaya yalaya burnumu buluyor, sonra burnumu ağzına sokup,hırsla kemirmeye başlıyor,kikir kikir gülüyor, nasıl hoşuna gidiyor, salyalı salyalı... :)
  • Zeyno ilk defa Ocak ayının ortasında bir doğum günü partisine katıldı (Bora bebek), doğumgünü pastası ve yanan mumları gördü, tadına bakmak veya yalamak için epey heveslendi ama nasibini alamadı :)
  • Zeynoş, oyuncakları tutuyor olmanın ve onları bir elinden diğeri geçiriyor olabilmenin, hatta oturduğu yerden koltuğun üstünde duran bir oyuncağı alabilmenin, bazen de fazla öne doğru eğildiği için hoooopppp diye yüzüstü oyuncağın üstüne kapaklanmanın (tabi bu durumda geri kalkamadığı için ciyak ciyak ağlıyor ama) tadını çıkarmaya başladı.
  • Zeynoş, bu ay ona aldığım neşeli hayvanlar ve oyun zamanı adlı kitapları ellemeye, dokunmaya, ve çoğunlukla yalamaya başladı.
  • Zeyno pek iştahli bir bebek değil, yemek istemediği zaman ağzını kitlemeyi (ama öyle bir kitleme ki, açmamak için gülmüyor bile), hatta başını bir başka yana çevirmeyi kendi kendine içgüdüsel olarak öğrendi :), öyle zamanlarda, alt dudağını içine alıyor, ve kesinlikle açmıyor ağzını (bakınız örnek fotoğraf)
  • En sevdiğimiz şarkı kırmızı balık... kırmızı balık gölde, kıvrıla kıvrıla yüzüyor, balıkçı hasan geliyor, oltasını atıyor, kırmızı balık dinle, sakın yemi yeme, balıkçı seni tutacak, sepetine atacak, akşama cız bız yapacak, kırmızı balık kaç kaç kaçççççç....