31 Ocak 2012 Salı

kaşık kaşık prinç prinçççç

İlk dünya nimeti evde gün aşırı mayalanmakta olan yoğurt ile tanışıklığımızı bir hafta kadar pekiştirdikten sonra ikinci olarak prinç maması ile kaynaştık.
Aylin hanım bu ayki doktor kontrolümüzde, yoğurttan 3-4 gün sonra Hipp Prinçli kaşık maması verebileceğimizi söylemişti.
Pinpirik anne Cansu yoğurt verirken biraz endişeliydim malum, ama kuzenimin kuzeni Yasemin’in (kendisi çocuklar üzerine uzman bir diyetisyen) yoğurt verebileceğimi söylemesi üzerine gönül rahatlığı ile vermiştim.  Zeynoş yoğurdu sevdi mi, emin değilim. Çocuğum 5 aydır anne sütünden bayılmış durumda, o yüzden kaşıkla yenilen tadı sütten çok farklı olan bu dünya nimetini geri çevirmek istemiyor, ama ayıla bayıla da yemiyor açıkçası… Bakalım ileriki zamanlarda yoğurdun içine katılacak meyveler ile renklenecektir hayatımız herhalde.
Dün akşam prinçli mamamızı yapmak üzere, anne sütünü benmari usulü ısıttık. Önce 25ml’e 1 tatlı kaşığı mama koyduk, Zeynoş kendinden geçerek yedi bitirdi bunu. Hemen bir 25ml’lik karışım daha hazırladık. Aynı iştahla onu da bitirdi. Daha fazla vermeye çekindim.  Ne demişler her şeyin çoğu zarar, azı karar :)
Bu akşam ise 75 ml’lik bir tabak hazırladım kuzuma, yaklaşık 10ml’ini ziyan ederek (heyecandan elleri kolları durmuyor ki), bitirdik yine tabağımızı… Tadı da bir şeye benzemiyor ama bunu yoğurttan daha fazla sevdi kuzucuk…
Bu ay, bir de elma vermeli mi emin değilim,,, şuanda tam 5,5 aylık Zeynoş, bu hafta bu prinç mamasını iyice sindirelim. Belki ayımızı doldurmadan son 10 gün bir de elma püresine başlarız… Tosun Efe, bu ay sebzelerden türlü yapıyor maşallah, içine bir de et suyu karıştırılıyor  :) (http://efeiledoludizgin.blogspot.com/2012/01/sutu-brakmeyveyesebzeye-geeeell.html) Bakalım Zeynoş ne zaman geçecek bunlara…

29 Ocak 2012 Pazar

Canlarımmmmm...

Babamızın iş yoğunluğundan ötürü, baba-kız kuduramıyorlardı ne zamandır. Sabahın köründe evden çık, akşamın kör vakti eve gel derken, Zeynoş’un ya uyku mahmurluğuna ya uyku sersemliğine denk geliyorduk.
Bu hafta sonu bir dakika ayrılmadan yanak yanağa 2 gün geçirdik maaile. Baba-kız kudurdu da kudurdu. Ne babasının ne kuzusunun bir şikayeti olmadı…
Ana sınıfında patates baskılar yaparken tanıdığım adam, iyi ki 60 yıl yaşamak için “EVET” demişim sana ve iyi ki bu dünya tatlısını yapmışız… Canlarım benim, ikiniz de benim her şeyimsiniz…Sizi çok seviyorummmmm,,,
babişkoooo seni çok seviyorum yaaaa,,,

hadi anneme bakalım,,,almış yine eline makinayı,,,

yaaaa baba gıdıklama yaaaa,,,,

babişko ayaklarıma dikkat çekme lütfen,,, zaten şişko, burada sıcaktan iyice şişti :)))




Kardan Zeyno :)))

Cuma günü kara uyandık. Ama nasıl bir uyanma…  Siteden çıkan bir tane araba bile olmadı. Annemlere bu haftasonu Kuzuluk’a gelicez diye söz vermiştik. Baktık otobanlarda yol açık, bir delilik yapalım dedik. İyi ki de yapmışız. Çok güzel bir hafta sonu geçirdik. Yollarda da ne gidişte, ne gelişte bir problem olmadı. Zeyno dedeleri-anneannesi-babaannesi- büyük amcası-büyük yengesi-en büyük babaanne ve dedesi ile keyifli bir hafta sonu geçirdi.
İstanbul’dan uzakta, bembeyaz karın keyfini doya doya çıkardık.  Cumartesi günü Zeynoş’un boylarında bir kardan adam yapmaya niyetlendik, ama yine de Zeynoş grubun en güdüğü kaldı J
Kardan adamı epey bir yadırgadık, bir yalasak rahat edecektik ama yalayamadık…

Anne yaa söz vermiştiniz, hani şu beyaz olan şey benden daha kısa boylu olacaktı, yine uzun olmuş benden,,,

üff iyisi mi şöyle oturayım,soranlara oturduğum için kısa görünüyorum derim. Çok akıllıyım yaaa :)
 anne bu yeniyor mu?
evet babaanne yaa, kaldır beni şöyle tepeye doğru,,,
 anne-baba siz de eğilin, en kısa ben durmayayım...

anne bir izin vermedin, ne olur bir kez yalasam yaaa...

Küvette banyo keyfi,,,

Zeynoş hayatının ilk banyo keyfini bu hafta sonu Kuzuluk’ta ki kaplıca evimizde yaptı.  Ama ne keyif ne keyif,,,
Zeynoş doğduğundan beri tam bir su kuşu zaten. Hatta öyle ki, daha küçücükken evde huysuzlandığında annem onu suyun altına sokar sakinleştirirdi J
Zeynoş’un göbişi düştükten sonra hergün yıkandı, hatta öyle ki bazen günde 2 kere yıkandı. Ama evimizde banyo küveti olmadığı için hiç banyo keyfi yapamamıştı. Neyse ki bu hafta sonu tadını çıkardık. Çok ama çok eğlendik...

Banyoya girmek için önce hazırlandık, resmen şebeklik yaptık,,,


Yüzüstü durabilmenin keyfini doya doya çıkardık,,, Biraz anneanneden destek aldık, biraz kendi başımıza takıldık,,,


 Suyun içine oyuncaklarımızı bile istedik :)


23 Ocak 2012 Pazartesi

İlk tattığımız dünya nimeti; Yoğurt!

Büyük gün geldi çattı!

Doktorumuz Aylin hanımdan bu ay 2 ek gıda izni çıktı. Birincisi Hipp Prinçli kaşık maması, ikincisi evde mayalanmış taptaze anne yoğurdu.

Tabi ben pinpirik anne, çevremde kim var kim yoksa herkese sordum,siz ilk ne verdiniz diye; bizim bebekliğimizde elma püresi ile başlamış annelerimiz, ama yeni nesil doktorların çoğu önce sebze ile başlatıyorlarmış, hani bebek önce tatsız olanı tatsın, sonra tatlıyı illa ki kabul eder diye.

Bana göre biz kızların arasında en iyi çocuk doktoru Duygu'nun ki, bebeği çok güzel takip ediyor cidden. Ama kadıncağız o kadar yoğun ki, bir türlü randevu bulamadık biz kendisinden. (en az 3 ay felan beklemek gerekiyor)

Duygu'nun doktoru, Efe'yi 5.ayda doğrudan bir sebze çorbası karışımı ile başlattı (patates, havuç,prinç, bir dal maydanoz haşlanacak, tel süzgeçten geçirilecek, içine 1 tatlı kaşığı zeytinyağı ve irmik eklenecek, bu karışım 2 porsiyonu bölünecek,  ve 2 günde yenilecek), tarif gerçekten çok iyi görünüyor ama ben Zeynep'e vermek için biraz endişelendim, sonuçta Efe'cim tosun gibi, onun doktoru onun gelişimine göre bu gıdanın ona uygun bir başlangıç olduğuna karar vermiş olabilir, ancak bu bizim için doğru bir başlangıç olmayabilir, ki benim okuduğum pek çok kaynak, ek gıdalara başlarken önce karışımlar yapmamak gerektiğini, herşeyi teker teker ve 3-5 gün arayla deneyip alerjik bir reaksiyon gösterip göstermeyeceğini izlemek gerektiğini yazıyordu.

Bu arada, grupta yoğurtla başlayan hiç kimse yok, ayrıca internetteki pek çok kaynakta, yoğurdu 6-7.aydan hatta kimisi yaşına yakın vermeyi uygun görüyor. Ben yine de birşeycik olmaz herhalde diye düşündüm ve evde mayaladım taptaze günlük sütten yoğurdumu.

Zeynep hanım mama sandalyesindeki yerini aldı, önlüğü bağlandı. (Bu konu da yine Duygu'nun doktorundan öğrendiğimiz birşey, şöyle ki; yemek yedireceğimiz zaman ortam değiştirip, oturduğumuz odadan başka yere geçilecekmiş.Yemek bitene kadar kesinlikle ağzını, yüzünü silmeyecekmişiz. Böylece ağzını sildiğimizde yemeğin bittiğini anlayacakmış. Ayrıca yemeği 20 dakikada yedirmemiz gerekiyormuş. Bu şekilde bir yemek adabı ve alışkanlığı öğrenecekmiş kuzular)

İlk gün 1 tepeleme tatlı kaşığı ölçüsünde verdik yoğurdu. Önce surat ekşidi ama sonuna kadar da bir yandan yüzünü ekşitip bir yandan diliyle istemeye devam etti.

Bakıcımız N. teyzemiz kuzuya yoğurdunu yedirirken, ben kamerada kayıt modundaydım.

İlk roundumuzu bence olumlu bir şekilde kapatıtık.Kuzucum nihayet ilk dünya nimeti yoğurt ile tanışmış oldu....



22 Ocak 2012 Pazar

Kahkahaya gel,,,

flashı açamadığımız için görüntü net değil, ama sesler şahane,,,



Oturmaya Bekleriz,,,

5. ayımız şerefine doktorumuzdan günde 15-20 dakika ile sınırlı olmak üzere destekli oturma iznimiz çıktı...

Zeyno bu işten çok keyif alıyor,,, hayata yatay değil, dikey bakabiliyor olmak ona çok garip ve güzel geliyor... Biz de pür dikkat onu izliyoruz, bu işten de apayrı bir keyif alıyor zaten :)

Tabi bu azıcık zaman hemen gelip geçiyor, sonra Zeyno'yu yatır bakalım tekrar sırt üstü, tabi yatırabilirsen :)






Bir kanka yanımızda, bir kanka aklımızda :)

Bu cuma günü kankamız Ece bize geldi, sevgili sınıf başkanımız Beren'imiz şuanda Avustralya'da havuz dersleri almaya başlamış olduğu için aramızda değildi ne yazık ki :)

Nihal'in bize gönderdiği bağ-bahçe içinde sereserpe yatan Beroş fotoğraflarını felaket kıskanıyoruz :)

Biz dışarı çıkamıyoruz ama evde de hiçbirşeyden eksik kalamıyoruz. İşte Zeyno ve kankası Ece ile güzel bir gün daha...

Ece: yaaa bu havuç yenir mi acaba?
Zeyno: yaaaa Ece, dur bir dakika yaaaa, o yenmez yaaa, üfff valla yenmiyor yaaaaa

Ece: evet yenmiyormuş, alla alla belki bu yeniyordur
Zeyno: üffffff, Ece valla yenmiyor yaaaaa bırak oyuncağımı,,,, üfff şu emekleme denilen şeyi bir türlü öğrenemedim ki, emekleyebilsem, bir çırpıda elinden alırdım oyuncağımı :( acaba Beroş öğrendi mi emeklemeyi?

Zeyno: yaaaaaaaaaaa kafayı çizcem yaaaaaa,,, yani Ece sen de keyif mi alıyorsun bana işkence yapmaktan

Ece: yaaaa bu Zeyno'yu kızdırmak çok keyifli yaaaa, neyse onun annesi de benim babamla uğraşıp duruyo, öcünü aldım babişkomun :)))
Zeyno: üfffff, bir plan yapmam lazım ama nasıl?
Zeyno: aaaa aklıma bir fikir geldi, ne zeki kızım yaaaaa :)
Zeyno: ohhhh Beren'in ana kucağına yatayım, dikkatleri bu yöne çekeyim

Zeyno: evet evet Ece, bence sen bu ana kucağına kırarsın,,, Beren'in babası da senin kafanı kırar :))))
Zeyno: üffff kırılmadı ana kucağı, annem de yatırda yine beni yaaaa, kaderim bu benim :(

İlk veda,,,

Bugün kendimizi gerçekten “abla” hissettiğimiz bir gün J artık kullanmadığımız ve bize küçük gelen bir şeyi ilk defa ihtiyacı olan bir kardeş ile paylaştıkJ

Sevgili Elif-Mustafa, ben doğum yaptığımda bize hediye olarak çok güzel cam bir beşik almışlardı. Benim birkaç kere gidip gelip baktığım ama neyse İlker’cim şimdi çok fazla masrafımız var diye isteyemediğim bu beşiği bize doğumdan önce hediye ettiler J gerçekten aldığım en güzel hediyelerden biriydi.
Bizim hayattaki en büyük zenginliklerimizden biri birbirinden güzel, ailemiz gibi bildiğimiz arkadaşlarımızdır. Her şeyi paylaşırız biz. Biz de bugün ilk defa bize ait olan, çok severek kullandığımız beşiğimizi, artık büyüdüğümüz ve kendi yatağımızda yatmaya başladığımız için arkadaşlarımız Ece ve Metin’e verdik. Nisan ayında kucağımıza alacağımız Bora bebek yatacak içinde inşallah.
Beşiği evden göndermeden önce içine girip biraz poz vermeyi ihmal etmedik tabi ki :)
bugün yine çok kikirik bir günümüzdeydik... şımardık şımardık şımrdık...

önce yatağın içinde ayakta durduk, artislik yaptık :)

sonra içine yattık, şebeklik yaptık :)
eğer yanlış hatırmalıyorsam, bu fotoğraf Zeyno 2 haftalıkken çekilmişti (o zaman beşiğin 2/3'ü boş)
ve beşiğin içinde ki son pozumuz :) ama gerçekten büyümemiş mi ?




21 Ocak 2012 Cumartesi

Eğitim şart,,,

Zeyno ve kankası Ece bugün güvenlik ve ilk yardım eğitimi aldılar. Daha doğrusu biz panik içinde dinleyip birşeyler öğrenmeye çalıştık, Zeyno dersin yarısında uyudu, Ece ise dersin ikinci yarısını benim boynumdaki kolyeyi ağzının içine almaya çalışarak ve beslenerek geçirdi :)

İstinye'deki Gymboree'de 0-3 ay evde çocuk güvenliği ve ilk yardım semineri vardı. Sevgili Ayda, adımızı yazdırmış, biz de koştuk gittik. Çocuk güvenliği kısmından çok korkmadık, sadece şatomuzdan çıkıp Oyak Sitesi'ne taşınmaya karar verdik, çünkü Oyak Sitesi'nde  "balkon, merdiven, şömine, havuz, garaj" yok :) Çocuk yetiştirmek için gayet güvenli bir ortam yani. Sivri köşeleri,elektrik prizlerini, temizlik malzemelerinin olduğu dolabı, fırını kitledik mi sıkıntımız kalmıyor gibi :)

Ama ilk yardım dersi çok eğitici, öğretici hatta biraz da korkutucuydu. İnsan kendi başına gelmez sanıyor, ama ya gelirse kısmını düşününce çok korkuyor. Derste, bebeğin bir cisim yutması ve tam tıkanması durumunda (yani nefes alamayarak, morarmaya başlaması) kurtarmak için yapılması gereken 2 tekniğin denemesi için hocamız beni çağırdı. Oyuncak bebeğe bile vurmaya korktum, ama hocamız ya bebeğin kaburgaları kırılacak ya da ölecek ona göre vur diyince tüylerim diken diken oldu. Her anne ve babanın hatta bebeğe bakanın kesinlikle ilk yardım eğitimi alması gerekmekte bence. Gymboree'de verilen ücretsiz olan bu seminer gerçekten biz de bir bilinç yarattı ve faydalı oldu. Dersten sonra bu konuyu araştırmaya ve daha uzun  bir eğitim araştırıp almaya karar verdik.

Allah korusun deyip, dikkat etmek lazım tabi, ama ya başımıza gelirse diye de düşünüp, eğitim almak şart bence.




 baba-kız biraz sıkıldılar derste, hele ki kanamalar kısmında epey bir renkleri soldu ikisinin de,,,




Ece'nin sıkıntıdan patladığı anlar :)

19 Ocak 2012 Perşembe

Eklemek istediklerim,,,

Zeyno hanım buaralar çok tatlı olduğunun ve istediği her şeyin yapıldığının farkına varmaya başladı. Kendisi sesini sonuna kadar kullanarak (ama olamaz böyle bir çığlık) istediğini yaptırmaya başladı bize. Resmen çığlıkları ile yönetiyor bizi.

Ayrıca hatun tam bir emzik bağımlısı olma yolunda ilerliyor. Akşamları 3-4 kez uyanıyor, ağzında emzik olmadığını fark ettiği için çığlık kıyamet ama gözler kapalı ağlıyor. İlker yada ben depar atarak odasına koşuyoruz, sanki bir yerine bir şey olmuş gibi ağlıyor ama. Emziği veriyorsun ağzına,30 saniye emip tekrar atıyor ve derin uykuya geçiyor. Hasta hatun yaaa, sırf zulüm olsun, bakayım anne ve bana bana yakın yerdeler mi acaba diye yapıyor kesin :)


Doktorumuzdan aldığımız izinle artık günde 15-20 dakika destekli oturtmaya başlıyoruz kendisini. Tabi oturturken, aman düşmesin diye tüm gözler üzerinde oluyor. Değişik bir şey olduğunun farkında ya, sürekli gülümsüyor. Oturma seansından sonra tekrar sırt üstü yatır bakalım yatırabilirsen.


Kilo alış hızımız iyi olduğu için (çiroz Zeyno, bize göre kendi kulvarında şampiyon ama :)), doktorumuz bu ay hala ek gıdalara başlamadı. Benim sütüm artık yetmediği için gece 1 öğün, Hipp Organik mama veriyoruz. (SMA felaket ishal yaptı Zeyno’yu)


Zeynep hanım 2 gündür yeni bir huy çıkardı, biberonu diliyle itiyor istemiyor. Kaşıkla beslenmeyi tercih ediyor :) bakıcımız N. teyzemiz de azimle, 1 saatte kaşık kaşık veriyor sütü  :) bir yalanıyor bir yalanıyor ki ,sanki bana çikolatalı pasta yiyor hatun, biberondan içtiği ile aynı şey olduğunu bakalım ne zaman fark edecek :)


Buaralar en sevdiği oyuncağı, kumaş kitabı (inşallah çok okur yazar olur kızım). Gece bile yatağına onu istiyor. Şimdi böyle yazınca garip geldiğini biliyorum. 5 aylık bebe nasıl istiyor kitabı diyeceksiniz :) Valla bir akşam gelin, kitabı salondan yatağına getirene kadar attığı çığlıkları duyun, daha sonra kitabı o yumuk ellerinin arasına aldığında da ağzında ki emziğe rağmen dudağının kenarından sırıtışını izleyin, o zaman nasıl derdini anlattığını anlarsınız :) Sıpa yaaa, bildiğin sıpa işte :)


Ya Zeyno, sen hayatımızın ortasına dalmadan önce biz ne yapıyormuşuz bilmem ki :) Böcüğüm seni cidden seviyorum ben yaaa :)

5 ayı geride bırakırken,,,

1,2,3 değil tam 5 ayı geride bırakmışız… zaman gerçekten çok hızlı geçiyor. Zeyno hergün büyüyor, yeni bir şeyler öğreniyor. Her gün yeni bir huy kazanıyoruz. Bazı iyi alışkanlıklarımızı veya kötülerini ertesi gün unutuyoruz, yepyeni bir Zeyno oluyoruz.
Ofisteki odamda canım kocamın hediyesi dijital bir çerçeve var, içinde tabiîki de Zeyno’nun fotoğrafları,,, insan en iyi fotoğraflara baktıkça anlıyor, Zeyno doğduğundan beri ne kadar da değişmiş.
2012 yılında her ayın 19’unda Zeyno’nun güzel bir fotoğrafına çekeceğim, ve bir de o ayın unutulmaması gerekenlerini yazacağım,,, ileride okuyup bol bol gülebilmek için…

Şöyle bir hafızamı yoklamaya çalışıyorum, 5 ayda neleri geride bırakmışız meğer;
·         Zeyno, 19 Ağustos 2011 günü saat 14:57’de dünyaya merhaba dedi. Doğduğunda bile gülüyordu J beklenenden küçük doğmuştu. Ele avuca gelmiyordu. Bir yerine bir şey olacak diye herkes korkuyordu. 2.720 gr ağırlığında, 46 cm boyunca, uzun kirpikli, bir sürü saçlı, babası gibi koca gözlü, kıpkırmızı dudaklı, bana göre dünyanın en güzel kızı olarak dünyaya geldi.
·         Tüm süreç boyunca canlarımız Ece ve Mehmet yanımızdaydı.(hatta canım kardeşim, tüm korkusuna rağmen elimi tutabilmek için doğuma bile girdi) Hastanedeki ilk ziyaretçimiz kuzenimiz Ayşegül olmuştu. Hatta benim apar topar doğuma girmem dolayısıyla, kızcağız 10 dakika içinde odamızı bile hazırlamıştı.

·         Doğumumuzun muhteşem fotoğraflarını Photograhia’dan Fatoş çekmişti.
·         Tatlı hemşirelerimiz Suna ve Cansu’yu çok sevmiştik. Bir tane cadı vardı, ismini hatırlamıyorum, onu sevmemiştik J

·         Zeyno 24.08.2011’de sarılık (17,9 bilirubin değeri ) dolayısıyla tekrar hastaneye yatmıştı. Hemşireler, taburcu olan bebeklerin %70’inin sarılık yüzünden geri geldiğini söyleyince rahatlamıştık. Hastane odasında, ultraviyole ışığın altında gözünde bantla çırılçıplak yatışını hala unutamıyorum.


·         Zeyno’nun göbişi 28.08.2011 günü düşmüştü, Alper amcamız göbeği Harward’a götürüp, gömdü J
·         Zeyno 9 günlükken günlüğüme aldığım notlar: “Baban gibi esniyorsun, baban gibi sıcağı sevmiyorsun, baban gibi uykuyu seviyorsun, tıpkı banana benziyorsun” :)
·         Zeyno’yu ilk Ayda teyzemiz 29.08.2011’de yıkamıştı J Biz annemle saygı duymuştuk resmen J
·         Zeyno doktor ziyaretleri dışında ilk defa İrem’in baby shower’ı için 22 günlükkten dışarı çıktı. Gezenti kızım, ondan sonra da neredeyse hergün sokak yüzü gördü mutlaka.
·         11/09/2011’de arabada derin uykuya dalabildiğini fark ettik. Gerçekten motor sesi ve annenin karnının içindeki sesin benzerliği var sanırım.
·         Zeyno’nun tırnaklarını ilk defa annem kesti. Hatta ben 40 gün kesemedim. Annem Ankara’ya gidince ilk tırnak kesmem 1 saate yakın sürmüştü J
·         Emzirme savaşlarımız yaklaşık 1 ay sürmüştü, sonra ben biberona yenildim. Zeyno hayattaki ilk tercihini benden yana değil, biberondan yana kullandı ve beni bir süt pompasına mahkum bıraktı.  Ama ben inadımdan, 4 ay anne sütü dışında hiç birşey vermeden besledim kızımı. Bana bu zor süreçte süt annelerimiz Ece ve Ayda çok yardımcı oldular. Sütüm yetmediği her an, kendi kızları gibi Zeyno’yu beslediler.
(eyyy Aslan kızı göreceğiz bir Koç burcu kadınını yenebilecek misin?)
·         Zeyno, 40 uçurmaya Aynur teyzeme gitmişti.
·         Zeyno’yu ilk defa 50 günlükken babaannesine bırakmış ve sevgili İrem ve Barış’ın nişan yemeğine gitmiştik.
·         Zeyno ilk karayolu seyahatini 15/10/2011 günü İstanbul’dan Ankara’ya yapmıştı, kuzucuğum yol boyu uyumuştu.
·         Zeyno ilk uçak seyahatini Antalya’dan İstanbul’a 12/11/2011 günü yapmıştı. Uyumamıştı ama ağlamamıştı da aynı zamanda. Etrafı inceleyip durmuştu.
·         Zeyno doğumundan beri kullandığımız cam beşikten, kendi yatağına 12/11/2011’de 2,5 aylıkken terfi etmişti.
·         Benim boyu güdük, kafası büyük kızım Zeyno, yeni doğan kıyafetlerini 3. Ayda, 0-3 ay kıyafetlerini ise 4. Ayda giymeyi bırakmıştı. Neyse ki sonunda ayımızı yakaladık. Şimdi 3-6 ay kıyafetleri giyiyoruz.
·         Zeyno’nun 2. Ve 4 .ay aşılarından sonra  1’er gün ateşi olmuştu, aşı dışında ilk ateşimiz ise 11.01.2012 Çarşamba günü oldu. 38 derece ateşten sonra korkup çeyrek kaşık Calpol vermiştik.

·         29/11/2011’de kollarından tutup kaldırmaya çalıştığımızda kafasını geriye doğru düşürmeden durabilmeyi başarmıştı (tabi birkaç saniye)
·         Zeyno ilk tokadını komşu kızı, sınıf başkanı Beren’den yemişti
·         Bakıcımız N. teyzemiz, 1/12/2011 Perşembe günü hayatımıza girmişti.
·         Ben Zeyno’yu 02 /01/2012 Pazartesi günü, yaklaşık 4,5 aylıkken bırakıp işe başlamıştım L
Üfff kimbilir daha unuttuğum neler neler vardır…

·         Zeyno’nun 23.08.2011’de topuk kanı alınırken, zırıl zırıl ağlamıştım

15 Ocak 2012 Pazar

İyi ki doğdun Boraaaaaaaa,,,,

Cumartesi günü sevgili Boracığın 1.yaşını kutladık,,, Ne yazık ki aniden bastıran kar sebebiyle, biraz geç kaldık, bir de doktor kontrolümüz olduğu için erken kalkınca, şöyle bir göründük kaçtık,,,

Ama yine de pastayı üflettik, alkış yaptık, bol bol fotoğraflar çektik.

Ayrıca da 2,5 dakika içinde, 10 yaprak sarması, 3 içli köfte, 5 misket köfte yiyerek, yeni bir rekora imza attık J (üfff bende bu iştah olduktan sonra, böyle topaç gibi gezmeye devam edeceğim)
Sevgili Bora, hayatın boyunca hep gülebilmen, sağlıkla, mutlulukla, huzurla, tüm aile bir arada omuz omuza bir ömür sürebilmen dileğiyle,,, Nice mutlu yaşlara,,,

anne beni iyi ki pembe giydiriyorsun, yoksa aynı erkek çocuk gibiyim :)) 


aaa Bora'nın tek başına ayakta durmasına izin veriyorlar,,, ne akıllı çocuk yaaaaa :)


üfff pastalar ne güzel, hem de 2 taneeeee :)

 

yaaa baba sürekli çekip durmasana, bugün kendimi fotojenik hissetmiyorum, Eyüp abi gibiyim, taliplerim kaçacak bak yaaa :)


Bora yaaa şu masaya bizi bıraksalar da, hepsini yalasak ne güzel olur değil mi? :)




bütün kızlar toplandık,,,


aaaa bu İzmir'li kuzen değil mi? Onunla iyi anlaşayım, beni yazları İzmir'e götürsün, babamı kandırırım,
Kordon'da gezeriz :)

üfff şu pastaya bir parmak da ben mi atsam acaba  :)



mutlulukla, sağlıkla, huzurla, hep bir arada olabilmeniz, her zaman gülebilmeniz dileğiyle,,,