29 Mart 2013 Cuma

19,5 ay anısına- Dudu'dan gördüm kıskandım :)

Dudu teyze yazdıkça özeniyorum ben de yazayım diyorum. 19,5 aylık Zeyno hanım ve yaptıklarımız:)

Terrible two'ya girdik efendim,çocuğu olmayan arkadaşlarıma anlatıyorum çocuk yapmaya korkuyorlar :) yahu biz bir ergenliği biliyorduk bu ne şimdi diyorlar, ya bu öyle birşey işte :))
Herşeye hayır, herşey ıııhhhhh, o yüzden artık akıllandık evet/ hayır sorusu değil, opsiyon yöneltiyoruz, örmeğin yemek ister misin değil? Et mi tavuk mu istersin? Yani zaten yiyeceksin birşey hangisi olsun anlamında, sanki seçimi ona yaptırıyormuşuz gibi hissettirecekmişiz, öyle yazıyor kiaplar :))

Bezini değiştirtmiyor, çişli boklu bezini vermiyor:) kavga dövüş resmen, çıplak halde evin ortasında koşup duruyor, primaya elveda diyeceğimiz günleri iple çekiyoruz:)

Tırnak kesmek mi o da ne ? Allah'ım en büyük işkence bu. Kesinlikle kestirmiyor tırnaklarını. Önce kendiminkileri kesiyorum, sonra bebeğinkileri kesiyoruz, en sonunda binbir niyazla Zeyno hanımkileri:) hatta 3-4 akşama yayılabiliyor tırnak kesmelerimiz, hergün akşam 2 tırnak mesela:)

Daha öyle çok benimmmm dönemi başlamadı, benim diyor ama çok da güzel diyor, ağzını yiyesim geliyor:))

Neredeyse herşeyi anlıyor, emir komuta sistemi süper, tam bir görev adamı şunu getir bunu götür işlerinde bir numara:) ayakkabılar mutlaka dolaba kaldırılıyor artık aksi halde getirip salonun ortasında benimle kavga ediyor giyeyim diye :)

Kendi yapmak istiyor pek çok şeyi, çatalla arası çok iyi ama kaşık işini beceremiyor henüz. Ayakkabısını giymek istiyor ama beceremiyor tabi, ama mutlaka cırtcırtlarını o kapatmak istiyor. Şapka takmaya bayılıyor, gün boyu birini çıkarıp birini takıyor.

Evcilik oynama kıvamına gelmeye başlıyor. 6 ay içinde karşılıklı çay saatine başlarız herhalde :) şuanda bebeğini sepete atıp gezdirme döneminde, bir de bebeklerinin altına bez bağlatıyor, Elif sağolsun Ali bebeğin 1 numara bezlerinden verdi bize, onları et bebeklerine bağlıyoruz, hatta bazen pepee'ye bile bağlıyoruz :)

Nutrigen vitamin veriyoruz, üzüm çekirdeği ekstreli, mucize bir iştah açıcı. Malum iştah açıcı vitaminler devamlı verilemiyor, ben de periyodu biraz uzun tutabilmek için bir gün nutrigen bir gün vitagil veriyorum, nutrigen verdiğim günler çocuk kesinlikle daha güzel yemek yiyor. Zaten içindekileri de kontrol ettim, nutrigen kesinlikle viagilden çok daha iyi bir multivitamin.

Ama kabul etmek lazım benim çocuğum kesinlikle kahvaltıyı sevmiyor, hergün yiyor ama zorla.

Buara favorimiz muz. Günde versen 3 muz yiyecek, başka hiçbir meyve yemiyor, muzun da kabuğu soyulmamış olacak, eğer dilimlemeye felan kalkarsak kesinlikle yemiyor, maymun misali kendi soyup yiyecek.

Antep fıstığı delisi, sarı leblebiye de bayılıyor. Dudu teyze benim çok önceden bildiğim pikola fındığı keşfetmiş, Efe'ye alırken Zeynoya da almış. Eğer ilk onu verirsek fındığı da yiyor ama kesinlikle leblebi veya antep fııstığını görmeyecek, yoksa fındığı yemiyor. Bir de babası yaban mersini almış, ilk denemede yememişti ama bugün yedi, bakalım sevecek mi göreceğiz.

Söylediği kelimeler:

Anne
Baba
Dede
Nurnur (babaannemiz)
Caca (anneannemiz)
Mama
Meme
Tüt (Süt)
Tu (Su)
Doydum
Otur
Kalk
Tut
Mer mer ( ver ver)
Bitti
Oku
Git
Benim
Miyav
Havhav
Mööö
Karga
Gak
Kuuu (kuş)
Bir
Popo
Kaka
Çiş
Pepeee
Gooolllll
Agga (ayakkabı)



Şapkalarımız

Anneannemiz Caca çok marifetlidir efendim, Zeyno doğduğundan beri örer de örer, bizde severek giydidiriz.

Buara şapka modellerine başladı, ve karşınızda bayan pinpon ve domates modellerimiz :)))

Çok yakışmamış mı ama:))



Sonunda teçhizat tamam gündelik temizliğe gidebiliriz :)

Sanırım her çocuk bu dönemde biraz ev işlerine meraklı oluyor. Zeynonun elinden düşmüyor bez, en sevdiği oyuncağı konuşan süpürgesi. Sabahtan akşama evi süpürüp duruyor.

Epey bir zaman önce Eda'da vileda görmüştük ama ben bulamadım aynısından. Sonra Smyk'da gördüm, alayım diyene kadar birkaç günde bitmiş stoğu getiremediler bir türlü. En son Ankara'da bir oyuncakçı da vileda'nin kendi markalı oyuncak takımını gördüm ama 80tl dedi adam, yok artık dedim, yahu ben eve o kadar para verip vileda almadım daha :)

Neyse efendim uçar oyuncak yapmış, dia'da almış kapımızın önüne kadar getirmiş, hem de sadece 5tl :)))

Valla bezimiz elimizden düşmüyordu, süpürge önde Zeyno arkada tüm evi dolaşıp duruyorlardı, şimdi bir de vileda yapar tamam olur :)))

Teçhizat tamam, gündelik temizliğe başlayabiliriz:)

25 Mart 2013 Pazartesi

Caca'lı günlerin sonuna geldik :(

Daha dün gibiydi havaalanında heyecanla beklediğimiz dakikalar, kapılar açılır açılmaz koşup fırlayıp sarılmamız, ballandıra ballandıra ohhhh 2 hafta beraberiz diye anlatmamız, ne çabuk geçti zaman, ne ara geldi geçti bu 2 hafta, ne ara geri döndü Caca Ankara'ya?

Hasret zordu, Zeyno'dan sonra daha da zor oldu, haftada birkaç gün bilgisayar ekranına sığdırmaya çalışıyoruz tüm özlemimizi, o da ne kadar yeterse:(

Zeyno ile Caca mükemmel 2 hafta geçirdiler, Zeyno resmen bizim yüzümüze bakmadı, sabahları uğurlamaya kapılara bile çıkmadı, Caca ona portakal suyunu sevdirdi, bol bol fındık fıstık yedirdi, Caca tadına doyamadık, arayı çok açma hemen yine gel, nolur :(((


Tosun Efe ile Deli Zeyna aşk romanı

Efendim bundan birkaç hafta önce sevgili Yaman'ları misafir ettik, tosun ile deli kız artık iyice alıştılar birbirlerine, aralarında 1 ay bile yok ama tosun resmen boy farkı attı Zeyno'ya

Tosun yine tosunluğunu yaptı, şişenin kapağını açmaya çalıştı, önce sevdiği erkeğin bu kapağı açmak için canımmmm süt dişlerini parçalamasına dayanamayan neyno, baktı ki haşin erkek tosun efe illa açıcam diyor, ona sarılarak onu desteklemeye başladı :)

Sonunda kapak açılmadı ama Zeyno yine de kocaman bir öpücükle ödüllendirdi Tosununu:)



Abur cuburcu babanın, abur cuburcu kızı

Volkan anlatmıştı, Atahan 4 yaşındayken bir kez düğüne gitmişler, Atahan cips görmüş, bu ne demiş, o turşu demişler, çocuk hıı ben sevmem demiş ve elini bile uzatmamış :)) helal olsun böyle çocuk yetiştirene:)

Bizim Zeyno ise muhtemelen 4 yaşında ideal biranın içindeki arpa ile suyun karışım oranını felan söyleyip, en iyi cips top10 sıralaması felan yapacak, ahhh hepsi babası yüzünden :(

İlker'e yemek verme, yılın 300 günü bira yanına da bir gün tuzlu fıstık, bir gün antep fıstığı, bir gün mısır patlat, bir gün cips getir, adam yahu kadın ben sıkıldım bunlardan demez :)

Zeyno'nun patlamış mısırı keşfettiği gün ektedir, önce biraz şüphe ile yaklaştığı ancak daha sonra tadına bayıldığı, mer mer mer (ver ver ver) çığlıkları ile evi inlettiği anlar :(



Evin yeni kameramanı :)

Evde teknolojik herhangi bir aleti açmak haram oldu, yahu valla bizim zamanımızda biz bu kadar akıllı değildik ya :) anlamadığımı birşey yok Zeyno hanımın;

Ev telefonunu açıyor, kapatıyor, eminim çok yakında hızlı arama tuşunu da keşfedip nurnur ve caca'yı aramaya başlar :)
Cep telefonunu aman görmesin, resmen zimmetli malı gibi davranıyor:)
Tv'yi açıyor, kanal değiştiriyor
Dvd'yi açıyor, cd yüklensin diye bekliyor, annem söyleyince inanmamıştım, kendi gözümle gördüm, eğer cd açılmazsa, yuvasına basıp çıkarıyor, üzerine siliyor ve geri yerine takıp çalıştırıyor:)
Son zamanlarda pek fotoğraf ekleyemiyorum malum çünkü Zeyno hanım poz vermiyor, hatta fotoğraf makinesini elimden kapmak için resmen savaşıyor :)
Ve son takıntımız kamera :) Eline alıyor, önündeki kapağı açıyor, kameranın ekranını da açıyor, Allah'tan on/off düğmesine biraz basılı tutmak gerektiğini henüz anlayamadı :) (aslında düğmeye basıyor ama basılı tutması gerektiğini bilemiyor)

Bu boyu küçük aklı büyük hatunla ne yapacağız bilmiyorum:)

22 Mart 2013 Cuma

Sadece hatırlamak için

Zeyno, 20 Mart çarşamba günü anneannesi Caca ile birlikte DOLMUŞA bindi ve Sarıyer'e Nurnur'a gitti :)

Dolmuşa binince geçip en arkaya oturmuşlar, önlerine 2 tane liseli delikanlı binmiş, Zeyno yol boyu yakışıklı liselilerle kaynaşmış, onlara göz süzmüş, anneannesinin ördüğü şapkayı takıp hava atmış, dolmuştan inerken dönüp çocuklara kendiliğinden öpücük atmış :))) görüyorsunuz işte bir erkeğin hiç suçu yok, kadın milleti 1'inde de 100'ünde de aynı :)))

xxxxxxxxxxxxxxx

Zeyno'nun bir cd'si var malum, çocuk şarkıları, eğer almamış olan varsa şiddetle önerilir, bütün gün o cd çalıyor Zeyno dans ediyor, geçen gün cd takılmış annemde almış çıkarmış cd'yi üzerine silmiş, cd sürücüsünü üfflemiş, geri yerine takıp çalıştırmış, Zeyno sadece izlemiş. Dün cd takılmış Zeyno gitmiş aynı işlemleri bu sırayla yapmış ve cd'yi çalıştırıp oynamaya başlamış :)) ben anneme yok artık dedim ama kadıncağız öyle yeminler etti ki, unutulmaması gereken anılar kısmına yazıyorum :))

xxxxxxxxxxxxxxxxxxx

Zeyno' nun bu dede aşkı tamamen pepee'nin dedesi ile ilgili :) Zeyno resmen pepee'nin dedesine aşık, o çıktığı anda deliye dönüyor, eğer sadece pepee'nin dedesi varsa izliyor, yoksa hiç ilgilenmiyor. Eeeee bizim iki dede de bu dede sevdasından nasibini alıyor tabi :))

xxxxxxxxxxxxxxxxxxxx

İsimleri roller ile eşleştiriyor artık

Annesi: Zeyno senin babaannen kim?
Zeyno:Nurnur
Annesi :Anneannen kim?
Zeyno:Caca
Annesi: Cansu kim?
Zeyno:Annemmmm
Annesi : İlker kim?
Zeyno:Baba babaaaa
Annesi:Şeref kim?
Zeyno:Dedee
Annesi: Cemal kim?
Zeyno: Dedeeee

Henüz amca ve dayı konusunda bir başarı gösteremedik, eee amcalar ve dayı da gelsin kendini hatırlatsın o zaman di mi? :)


12 Mart 2013 Salı

Bu hal nedir yaaaa

Her sabah aynıyız... Baba duşa giriyor, biz Zeyno ile hazır bekliyoruz, baba duştan çıkınca saatini, yüzüğünü tek tek ona takıyoruz, cüzdanını ve arabanın anahtarını eline veriyoruz, tabi baba duştan çıkana kadar tüm teçhizat Zeyno üzerinde emaneten duruyor :))

Caca ve cece kavuşması

Bu pazar pek bir heyecanlıydık, anneanne Caviş yani namı değer Caca ile teyze kızım Ceren yani namı değer Cece, tam 2 hafta misafir olmaya geldiler bize... Pazar günü sabahın köründe kalktık düştük yollara, havaalanında misafirleri karşılamaya...

Uçak biraz rötarlı inince, bir de valizler bekletince biraz sıkıldık haliyle ama ilk karşılaşma anı herşeye değerdi :))





41 kere maşallah akşamı

Aslında amaç 40 uçurmaktı ama Baba'ların katılamaması sebebiyle 40 yıllık geleneği değiştirdik, 41 kere maşallah akşamı yaptık :)

Eda, Zeyno'nun birazcık daha büyümüş olmasına sevindi, ikisi beraber Ali'yi kıskandılar... Oğluşumuz da baldan tatlı, mis gibi süt kokuları yaydı akşam boyu evimize...güzel kokusunu bırakıp gitti...

Sevgili Ali,
Sana bir kese yaptım,
İçine bir yumurta attım, karnın hep tok olsun diye,
Birkaç şeker koydum, annen baban gibi tatlı dilli olasın diye
Demir paralar koydum, karakteri demir gibi sağlam biri olasın diye
Bembeyaz iplik koydum, beyaz saçli bir dede olup torun torba içinde bir hayat süresin diye,
Bir de küçük bir hediye aldım, kuleleri dikip dikip dökdükçe bizi hatırla diye...

Hayatımıza hoşgeldin güzel oğlum...


Ps: zeyno ile uyumadan önce yaptığımız uyku seansına Eda'da katıldı, biri bir kucağımda diğeri öbüründe bana kitap okuttular:)










4 Mart 2013 Pazartesi

Zeyno'nun en büyük ve en küçük kankası

Edişko bizim ilk kızımız ilk göz ağrımız, 2.5 kg'lık haliyle hayatımıza girdiği gün karar verdik çocuk yapmaya, herşeyi önce Ece öğrendi sonra bize öğretti kıdemli anne...

Ve en son bomba Ali oğlan, Edişkonun teyze oğlu :)) patates kafa, gülen maymun...

İkinizi de çok seviyorum...

Zeyno ilk doğduğunda, Eda bize her geldiğinde Zeyno'nun pusetinin içine oturur orada uyumaya çalışırdı, 1,5 yıl geçti ama hiçbirşey değişmedi şimdi Ali bebek doğdu ve Zeyno, Ali'nin pusetinde uyumaya çalışıyor...

Buarada birden şunu fark ettim, Eda ile Zeynonun arası 1,5 yaştı, Zeyno ile Ali'nin arası da 1,5 yaş olmuş tam :))) vayyy be ayarlasak bu kadar yani :))



Düzen tertip adamıyım :)))

Şuanda saat 11'i geçiyor, yorgunluktan ölüyorum, ama bir huzurluyum bir huzurluyum, çünkü pırıl pırıl düzenli ve tertipli dolaplarım.... Eyyyyy tupperware seni seviyorum :))))

Zeyno ile Tosinin maceraları kaldığı yerden devam ediyor...

Aylardır skype'dan her gün akşam konuşuyordu Tosi ile sonunda kavuştular :))

Zeyno aslında miyama miyama nidalarına rağmen biraz korkuyor hayvanlardan, aslında çocuklar genelde korkusuz olur derler ama bizim kız biraz çekiniyor hayvanlardan,,, Zeyno peşini bırakmadı resmen, merdivenleri 5 kez inip çıkmış olabilir gün boyu, yazık Tosi'de nereye kaçacağını şaşırdı, çünkü Zeyno Tosi'yi gördüğü yerde çığlığı basarak MİYAMAAAAA diyor hayvana, ama dokunmak için atlamıyor üzerine hatta bilhassa korkuyor, ama yazık olan Tosi'ye oldu, hayvanın dengesi bozuldu resmen, her zaman ki gibi yemeden içmeden kesildi, çünkü Zeyno mama kabının önüne bile geçip hayvana bağırıp durdu MİYAMAAAA MAMAAAA diye :))



Ankara Ankara güzel Ankara...

Epeydir niyetliydik Ankara'ya, bu hafta kısmet oldu...

Cuma günü işten 1 saat erken çıkıp köprü trafiği de yaşamadan 3,5 saatte aldık soluğu Ankara'da... Annem şaşırdı, kızım köprüden aradığınızda köfteyi karıyordum, kapıyı çaldığınızda fırından yeni çıktı köfte diyor :))

Bu lafı da özellikle diyorum, aramızda öyle kuzenlerimiz var ki (BAL'dan tatlı insanlar) daha 5,5 yaşındaki kızlarını İstanbula getiremediler, yazık çocuğum legolardan boğaz köprüsü yapacak yapamadı, görmemiş ki şu ahir ömründe :))

Cumartesi hava çok güzeldi şansımıza, önce kahveye teyzeye gittik, teyzenin evinde pek oyuncak yoktu ama mandallarla 1 saat oyalandı Zeyno... Sonra cece(ceren oluyor), caca(anneanne caviş oluyor) ve anneMMM( yani bendeniz, buara bana anne değil annemmm diyor) gün boyu sokaklarda güzel havanın tadını çıkardık, ehhh biraz da alış veriş yaptık...

Akşam has Angaralı insan Hazım amcalara gittik, karşılıklı angara havası oynadık, zeynonun gerçek bir angaralı olduğu tasdikledik:))

Pazar günü önce kocaman banyonun keyfini çıkardı Neyno, malum bizim evde küvet yok, anneannenin küveti de kimselerde yok :) Zeyno suyun dolmasını bile beklemedi attı kendini kuvete, dedesiyle 1 saat cupcup yaptı...

Ayrılık vakti geldiğinde hem kendi ağladı hem anneaneyi ağlattı, arabaya zor bindi...

Ankara'dan çıkmadan 2 kapı daha yaptık, önce Doğa'nın odasını gidip dağıttık, öğle uykusu saatini bir hayli kaçırdık, sonra 1:30'da büyük Osman amcaya kahveye gittik ama Zeyno daha fazla dayanamadı ve emzik bile istemeden araba koltuğunda uyuya kaldı... Hızlıca bir kahve içip, kalktık...

4 saatte evimize vardık...

Seviyorum ben ankarayı, bir ankaralı olmayı,,,









Nil bebek gelmiş hoşgelmiş,,,

Özge deyince aklıma Bilkent kütüphanesi gelir ama ders çalıştığımız günler değil çalış(a)madığımız günler...

Hadi bir hava almaya çıkalım deyip çıkılan ve asla geri dönül(e)meyen zavallı kütüphanemiz ve müzik odasının en muhabbet insanı Özge :)

Mozart salataları, bir de şenliklerin kare as kızlarından canım arkadaşım... Okul biter bitmez önce o istanbullu oldu hemen arkasından ben geldim evlenip...

Önce ben tattım anneliği, Özgem her anımda yanımda oldu, şimdi sıra ona geldi, yer bitmesi Nil avaz avaz boyundan büyük çığlıkları ile girdi hayatımıza, Özge'nin uykusuz günler çilesi başladı, emersin emmezsin savaşları, üstüne gaz problemleri... Üffff insan çabuk unutuyor bu günleri...

Özgem annelik sana çok yakıştı,,,, eyyy Nil kuzusu, Zeyno'nun en çıtır kankası :) hoşgeldin hayata, hayatımıza,,, sağlıklı upuzun bir ömür diliyor Cansu teyzen sana,,,



Spor spor spor....

Hayatımın her döneminde oldu spor, uzun yıllar lisanslı voleybol oynadım, tüm ortaokul yıllarım bir spor çantasında antremandan antremana koşarak geçti, hem derslerim iyi oldu, hem çok disiplinli bir sporcu oldum. Unutamadığım anılarım arasında üst sıralardadır, şehir dışı turnuvaları... Hayatının en güzel armağanlarından biridir, Türkiye 3. olan takımın as parçalarından biri olmanın haklı gururuyla taktığım madalyam... Ama sonra lise yılları, her öğrenci gibi üniversite telaşı ve fen lisesi sebebiyle byebye voleybol hayatı...

Ama yine de vazgeçmedim spor salonlarından, her daim müdavimi oldum sporun, ama hamileliğim son aylarında biten spor üyeliğimizi önce bilinçli sonra bilinçsiz bir şekilde uzatmadık, ama hep Spor yapmıyor olmanın vicdan azabı ile geçirdik bu 2 yılı...

Bel ağrılarım başladı 2-3 aydır, ama bildiğin ağrıyor, öyle böyle değil, doktora gittim sonunda MR çektirdim fıtık değil dedi doktor ama klasik Türk kadını hastalığı koydu hastalığımın adını, önce 20 kilo al hamileyken hiç spor yapmadan ver hepsini, sonra da sürekli çocuğu üstünde taşı( Allah'ım bu aynı ben, Zeyno 11 kilo ve resmen tepemden inmiyor) acilen egzersize başlaman lazım yoksa yataktan kalkamaz duruma gelirsin dedi doktor... Başladık tüm spor salonlarını dolaşmaya, içimize en çok darüşafaka sindi. Karar vermemizde en çok 3 yaş itibariyle Zeyno' yu kabul edecek olan kreş sebep oldu, anne- baba spor yaparken günde 3 saate kadar ücretsiz faydalanabilecekmiş. Zeyno kreşten, oradaki öğretmenler eşliğinde oyunlar oynayacakmış, zaten eğer isterse şimdiden havuzu kullanabilecek bizimle beraber...

Darüşafaka kandırdı bizi tam 5 yıl üye yaptı, Zeyno 1,5 yaşında girdiği bu spor okulundan 6,5 yaşında mezun olacak:)

Sözleşmeyi imzaladığımızda kapısında özelikle photo çektirdik kızımla, 5 yıl sonaki photomuzu da koyacağız bu bloga inşallah, bu 5 yılın bize sağlık, mutluluk,huzur ve bol sporlu günler getirmesi dileğiyle,,,