29 Ekim 2013 Salı

büyük büyük balıklar, akvaryum denen camın arkasına doluşmuşlar...

İrem ve Onur giderken gidememiştik, ama o kadar güzel olduğunu söylemişlerdi ki aklımıza yazmıştık... Zeyno ile gidilmesi gereken yerler listesine...

Pastırma yazının son demlerinin tadını çıkaralım dedik, 29 Ekim tatilini fırsat bildik,attık kendimizi Florya'da bulunan en büyük akvaryuma...

Valla Zeyno en çok eğlenecek diye beklerken, en çok usta balıkçı Şeref dedenin hoşuna gitti akvaryum... Zeyno, balıklardan çok oyuncak penguen'le ilgilendi, sonuçta bu dokunabildiği tek şeydi... Zeyno balıkları çok seviyor aslında ama dokunamayınca pek anlamadı çocuğum :))

Bir pazar günü tadında haftaarası tatilin tadını çıkardık ma-aile... Balıkadamları görüp, Berker amca zannettik... Bağırıp durduk balıkadamlara, duymadılar bizi :)))

Sevgili Perker'ler çok özledik sizi gerçekten...




Zeyno ve penguen aşkı görülmeye değerdi gerçekten... resmen ayrılamadı yanından, Penguen'i eve gitmek için kandırmaya çalıştı... tuttu elinden, hadi gidelim deyip durdu... Bulsam kuzuma şöyle boyu kadar bir penguen alacağım valla :)


Akvaryumun en güzel yerlerinden biri yağmur ormanları alanıydı... Ben ve her an tıkanmaya hazır burnum, pek nefes aldırmadı bana... ama kesinlikle çok güzeldi... şöyle kalsam amazon ormanlarında, valla 3 günden fazla yaşayamam ben kesin :(

28 Ekim 2013 Pazartesi

favori kombinimiz...




Zeyno'ya en yakıştırdığım kombin bu... Gri eşortman takımı ve sevgili Ceroş'un hediyesi pembe mothercare montu...
Artık pembe mont gerçekten küçüldü, resmen son demlerini yaşıyor, ama o kadar kıyafetin için de bir türlü vazgeçemiyoruz ondan...

Canım kızım, iyi ki varsın, iyi ki benim kızımsın... Seni çok ama çok seviyorum...


PS: resimler, Alanya'da serin bir bayram sabahında çekilmişti, kuzu ile ekmek almaya fırına gidiyorduk...

Kreş ziyareti...

En büyük bayram Cumhuriyet Bayramı öncesinde, okulumuzdan bir mektup aldık... Malum 29 Ekim resmi tatil,o sebeple 28 Ekim'de kırmızı-beyaz renklerde giydirmemiz istenmişti kuzuları... Biz de bayram kıyafetlerimizi yeniden giydik, beklemeye başladık Nihal teyzeyi kapıda...
 
Kulakları üşümesin diye de minnie'yi taktı... "anne hiç üşümedim, Cem sevdim seni" deyip durdu :))) elinde de ameliyat eldiveninin şişirilmiş haliyle 2 adet balon var, birini Beren'e verecekmiş, canı isterse :))))
 
 
 
 
Bugün Zeyno doğduğundan beri bir ilk oldu... Zeyno okula gitmek için evden çıktı, ama biz herhangi bir yere yetişme telaşı olmadan oturduk evde, tatilin tadını çıkardık... Zeyno olmadan ne yapabiliriz acaba diye düşündük, kendimizi güneşin altında kitap okumak için dışarı attık.... Bu cümle çocuğu olmayan insanlar için çok garip gelebilir... Ama 2 yaş civarında, kıçı yer görmeyen bir sıpayla yaşayınca, güneşin altında oturup kitap okumayı özlüyor insan :)
Ama yine dayanamadık, öğlen olmadan vardık İlker'le okula... Kuzu bizi görmeden çaktırmadan çektik fotoğraflarını kuzuların...
 
Sınıfta Zeyno boyunda, 8 tane sıpa... Sınıf bir dağınık bir dağınık :) Ama hiç birlikte oynamıyorlar... bu yaş grubunun oyununa paralel oyun deniyormuş... Yani seni görüyorum, varlığını hissediyorum, ama seninle birlikte oynamam... Durum kesinlikle buydu... Herkes ama herkes diğerine yakın, ama bireysel takılıyordu...
Beren'e birkaç defa yakalandık, bizi fark etti, ama ispiyonlamadı Zeyno'ya :)

 
 
 
Öğle saatinde yemekhaneye geçtiler... yemekler bugün Beroş ve Zeyno'ya göre değildi... Kıymalı patates, pırasa, ve salata vardı. İkisi de sadece kıymalı patetesi yemiş... o da şöyle böyle...
 
Oturma düzenlerine bayıldık... 6 tane kuzu bir arada, hepsi de kendi yiyordu yemeklerini... Öğretmelerini önce kendileri yemeleri için teşvik ediyormuş, yemedikleri zaman destek veriyorlarmış... Bizimkinin yemeyeceği varsa, kesin yemiyordur, destek felan işe yaramıyordur eminim ki :)



Kuzuların yağmur botları hemen kapının önünde duruyor... Belli ki hergün çıkıyorlar dışarı... tabi bir de sokak ayakkabıları ve kreş ayakkabıları bölümü var. Zeyno ve Beroş'unkiler alt alta duruyor :)
 
 
 
Yemek bitiyor, banyoya geliniyor... eller-ağızlar yıkanıyor... Zeyno'nun okuldaki aşkı Neşe onlara yardım ediyor... bir kez daha emin olduk, Zeyno okuldan en çok Neşe'yi seviyor... Biz oradayken, Neşe hanım altını değiştirmek için aldı Zeyno'yu sınıftan, Zeyno gık bile demedi, altını açtırdı, sonra kendi kendine tuvalete oturucam dedi, önce birine çiş yaptı, sonra biraz da diğerine yaptı...
 
Neşe hanımla aralarında geçen diyalog...
 
Zeyno: Neşe kakamı yaptım
Neşe hanım: Nerede Zeynep göremedim?
Zeyno: top havuzuna gitmiş kakam...
Neşe hanım: aaa öyle mi?
Zeyno: evet öyle, yaramaz çocuk seni :))))
 
 
 

Yemekler yenip, ağızlar yüzler yıkandıktan sonra, yukarıya top havuzuna gidiliyor, öğlen uykusundan önce, Türkçe ve İngilizce oyun sınıfı birlikte oynuyorlar burada... Valla Beroş ve Zeyno'nun boyları aynı, saçları aynı, huyları ve inatları aynı... Kesinlikle birbirlerine çok benziyorlar...

Aahhhh ahhhh sabahları babalar erkenden kalkıp işlerine gidiyorlar... Nihal ve ben ne çekiyoruz, bu kuzulara bir lokma yediricez, üzerlerini üşümesinler diye kalınca giydiricez diye... Bu anaların hakkı ödenmez :)))
 
 
 
Bugünün son atraksiyonu top havuzunda, tüm çocuklar serbest stilde oynuyor,,, hoş zaten bizimkiler sürekli serbest stilde oynuyor da :))) Buradaki favori öğretmen Nesibe... Beren resmen bayılıyor ona, o nereye bizimkiler oraya...

 
 
Kreş konusunda ne kadar doğru bir karar vermiş olduğumuzu bugün bir kez daha gördük... Kesinlikle ama kesinlikle çocuk çocukla büyüyor...
 

Ankara havası nasıl oynanır, bilmeyenlere :)






Tosun Efe’yi pek özlemişiz…


Adı hala Tosun ama aslında bence yeni adı Uzun Efe olmalı, zira tosunluğundan çok uzunluğu dikkati çekiyor buara. Zeyno ile arası 1 ay, ancak arası 10cm J Geçenlerde de Alanya’da biri ikiz mi dedi, teyze resmen 10 numara miyop herhalde J

Uzun Alanya tatilinden sonra 2 haftadır görüşemiyordu kuzular, bu hafta Pazar gününü birlikte geçirmeye karar verdik… Hain köfte Duygu ve Altan çocuğu bebek arabasında uyutup Kadıköy’e içmeye gitmişler… Biz o faslı yakalayamadık, ardından evde, şarap-peynir-makarna gecesi yaptık…

Zeyno ve Efe eskiden kesinlikle birarada oynamıyordu, ne yazık ki hala birlikte oynamıyorlar… ancak artık birbirlerine tahammülleri arttı… Uzun Efe, Deli Zeyna’nın deliliklerini mazur görmeye başladı, çocuğum tüm oyuncaklarını Zeyno’nun önüne sermeye başladı J

 
Alanya seyahatimiz işte böyle başladı... Henüz trafiği atlatıp aramıza katılamayan Dudu teyze ve Altan babayı McDonalds'da şımararak beklemiştik :)

Uzun Efe, saygıda kusur etmedi, elimize öpmeye de geldi bayramda... Tabi bu güzel günün şerefine Cemal Dede, mangal yaktı onlara...

 

 

 
Tatil bitti, eve dönüş yaptık... Uçakta aramızda bir koltuk vardı, Efe'yi Zeyno krizi sardı... Yol boyu, yanımıza gelmeye çalıştı... İnince hasret giderdiler kuzular... Büyük Zeyno, Efe'nin arabasını sürdü... Maksat Altan'a yaranmak :)
 
 
Ve 2 hafta aradan sonra bu haftasonu... Kuzular kavuştular yine... Parktan eve el ele yürüdüler... :)

25 Ekim 2013 Cuma

Ateşli piliç iş başında :(((

Çarşamba akşam okuldan eve geldiğinde biraz burnu akıyordu, ama enerjisi gayet iyiydi,çok üzerinde durmadım...

Perşembe günü okula gitti ama öğretmeni ile sürekli konuştuk aman ateşi yükselmesin diye, en son kadıncağız aradı ateşi yok ama burnu inanılmaz akıyor dedi, öğlen servisle eve geldi, akşama kadar dinlendi... İyi bir gece geçiriyoruz derken sabah 4 ten sonra öksürükler başladı, okula gidemedi bugün, sulu sepken nezle üstüne, sürekli öksürükle akşama ladar ağzında emzik dolandı...

Havale tetikleyici etkisi yüzünden ilaç da kullanamıyoruz, burun spreyi ve öksürük için sekrol veriyoruz,akşam oyunla 2kaşık zencefilli bal  yedirdim, teyzesi de öğlen uykusunda mandalina suyu içirmiş...

Gün boyu ateşi yükselmedi ama akşam az önce ateşi 37.7'ydi, geceyi riske girmek istemedim, 3/4 ölçü ibufen'i verdim... Şuanda ateşi düştü ama yinede sadece body ile yatırıyorum, üzerini örtmüyorum....  Ateş olduğu için bu gece uyku yok bize... İlk 24 saat sürekli tetikte olmalıyız :((((

Üffff Zeyno yaaaa, hastalanmasan olmaz mı annem yaaa :(((

24 Ekim 2013 Perşembe

(Beyaz) yalancı Zeyno :)

Isi gucu biraktik yalana da basladik :))

Okulda bir kural var, eger butun yemeklerini yerse,eline yildiz ciziyorlar.

Zeyno da yildiz kazandigi gunler mutluluktan 4 kose geliyor eve, gururlar
gosteriyor yildizini bize... Yemegimi yedim,yildiz kazandim diyor.

Eve gelmis elinin ustunde bir gulen surat var, aaaa zeyno gulen surat
kazanmissin dedim, DOMATES yedim,kazandim dedi :)

Allahim nasil mutlu oldum anlatamam, herkese anlattim,zeyno domates yemis
bugun okulda diye(hic yemiyor cunku)

Dun sabah ogretmeni ile konusuyorduk, cok mutlu oldum zeyno dun domates
yemis dedim,yoooo yemedi dedi :)

Nasil yani, ama gulen surat cizmissiniz eline dedim.

Yoooo,dun bir oyun oynadik,herkesin eline cizdik gulen surat dedi :)

Yani domates felan yememis, yalanci kuzu,resmen kandirdi beni,bacak kadar
boyuyla :))

23 Ekim 2013 Çarşamba

BAĞIRMAK NO,UYUMAK YES

Şu satırları yazdığım dakikalarda Zeyno'nun kapısının önünde oturuyorum, uyumasını bekliyorum....

Bağırıp duruyor, mememi okulda unuttum diye... ( aslında unutmamış ama acaba emziksiz uyur mu diye deneme yapıyorum şuanda)  45 dakika oldu, daha uyuma sinyali göstermedi ama asıl bomba,yatağı n içinde bağırıp durduğu için kızım bağırma yoksa giderim dedim

BAĞIRMAK NO,UYUMAK YES dedi bana :)))

Kreşte süper ingilizce öğreniyor valla :)))

Disneyland bavulu,,,

Biz Paris'e gittiğimizde henüz Zeyno,portakalda ki vitamindi :)) Paris'te başlayan, Barselona'da devam eden, Porto'da biten güzel bir tatil yapmıştık... Hava muhalefeti Disneyland'a mani olmuştu, onu çocuk oluncaya sakladık, daha kısmet olmadı... Malum Disneyland'daki 110cm'lik boy sınırını aşmamıza henüz    20 cm var... :)))

Cem dayısı bayramda Paris'e gitti, Disneyland ziyareti valla Zeyno'ya yaradı... Bana gele gele bir tane anahtarlık gelmiş, o bile Z harfinde , bundan sonra benim adım Zuzu :)))

Teşekkürler Cem dayı, sevdim seni ( bu Zeynep dilinde seni seviyorum demek) :)))


22 Ekim 2013 Salı

Harvard kuzusu... Class of ????


Amerika'ya İlker iş için gitmişti, ben de 5,5 aylık hamile halimle alış veriş için takılmıştım arkasına :)))

Sonuç olarak tek küçük valiz gidip, 4 büyük valiz dönmüştük, 2 yaşına kadar neredeyse tüm alış verişini yapmıştık daha Zeyno doğmadan...

Florida'dan sonraki durağımız Alper amcanın memleketi Boston olmuştu, Zeyno'nun göbeği Harvard'da gömülü malum, gidip okulu gezmiş, hayranlıktan mest olmuştuk,  tabi Harvard store'dan bu güzel eşortman takımı almıştık ona...

Ve işte Zeyno ve 'Harvard class of ???' Eşortman Takımı...

Güzel kızım, annen baban olarak bizlerde iyi yerlerde okuduk nispeten, ama sen inşallah amcanlar gibi bizden çok çok daha iyilerini yaparsın...Boston'larda, California'larda göğsümüzü kabartırsın...

16 Ekim 2013 Çarşamba

Zeyno'nun ağzından son inciler... unutulmasınlar...

okulda bir şarkı öğrenmiş, kendi kendine mırıldanıyor.

Zeyno: babababababa, lalalalala.... anne sen de söyleeee
Annesi: bababa, lalalala....
Zeyno: aaaa anne sen de öğrendin...
Annesi: evet Zeyno öğrendim...
Zeyno: anne ben de öğrendim
Zeyno: anne, biz öğrendik!!!!

(sözcükler bitti, cümleler bitti, sıra fiil çekimlerine geldi) :)))

Alanya'da tatilimiz tosi ile birlikte geçiyor, yazık hayvan gündüz Zeyno'dan kaçmak için uyuyor, gece uyanıp, evin içinde geziyor :)

Zeyno: anne, tosi bizi duyamaz, ÇÜNKÜ uyuyor, ışığı açayım uyansın, aaaa uyanmadı :)

hayatımızda bir ÇÜNKÜ dönemi başladı, bakalım nereye kadar devam edecek... geçen gün, yiyemem ÇÜNKÜ istemedim dedi mesela :)

Geçen bayramdan beri, odasında tek başına uyumuyor, anne otur otur diye ağlayıp duruyor, bu bayram Ferber'e geri dönelim biraz diye denemelere başladım... Odasına koyuyorum, yatağa yatırıyorum, annecim ben seni kapının önünde bekliyorum, birşey olursa çağır beni diyorum.

Zeyno :anne geeeeel.
Annesi: geldim annecim efendim
Zeyno: çişim geldi
Annesi: bezine yapabilirsin Zeyno
Zeyno: tamam git
Zeyno :anne geeeeel.
Annesi: geldim annecim efendim
Zeyno: kakam geldi
Annesi: hayır Zeyno gelmedi, az önce yaptın
Zeyno: tamam git
Zeyno :anne geeeeel.
Annesi: geldim annecim efendim
Zeyno: anne, kakam azıcık geldi, sonra gitti
Annesi: ne güzel Zeyno, hadi uyu
Zeyno :anne geeeeel.
Annesi: geldim annecim efendim
Zeyno: emziğim yere düştü
Annesi: al anecim, yıkadım, hadi uyu artık
Zeyno :anne lütfen odamdan çıkma, sen de otur!!!!!

al sana Ferber :)))

4 Ekim 2013 Cuma

Mutfakta Zeyno var

Buaralar en sevdiği şey evcilik oynamak... 'Anne otu otu, ben çay yaptım' diyor, oturup karşılıklı çay içiyoruz :))

Nurnur ve dedesi, tchibo'dan bu ahşap mutfağı aldılar kuzuya 2. Yaş doğum günü hediyesi... Evdeki en kıymetli oyuncağımız oldu, aslında +3 yaş diyor ama bence şimdiki çocuklar biraz ileriden gidiyor :))

Bu akşam muhabbetimizden bir 4'lük:

Annesi: zeyno, ne pişiriyorsun ocakta?
Zeyno: çorbaaaa
Annesi: aaaa ne çorbası yaptın?
Zeyno: güzel çorba yaptım.
Annesi: alla alla içinde ne var?
Zeyno: çikolaaaaa var (?), domatestes var, makarna varrr 
Annesi: evet annecim çok güzel görünüyor, hadi getir yiyelim
Zeyno: bekleeee anneee, olmadııııı :))))))




Kışlık turşumuz Zeyno'dan...

Valla ne yalan söyleyeyim, ben daha ömrümde turşu kurmadım, ama 2 yaşındaki kuzu kurdu :)))

Salı günü eve gelen iletişim formunda bir not vardı, lütfen 4 Ekim cuma günü orta boy bir adet kavanoz ve 2 kilo turşuluk salatalık yollayın diye... 

Bugün okulda turşu kurmuşlar, açacak mıyız Zeyno diyorum, bekle diyor bana... Rengi değişik olacakmış, o zaman açılacakmış :)))



Yağmur çizmelerimiz...

Ayy bir olay oldu, bir türlü becerip alamadım bir yağmur çizmesi… yağmurlar birden bire bastırınca da kaldık çizmesiz…

Cevahir’i talan ettim, bakmadığım yer kalmadı, Mothercare’in Minnie’li modellerine bayıldım, ama Arap’ların istilasına uğramış mağaza, hiçbir numarası yoktu…  

Aslında internette gezerken Kidorable’a vuruldum, resmen çocuk olmak istedim, onları giyebilmek için… Her gün kampanyasını gördüğüm ürünlerin bir türlü bulamadım kampanyasını …  

En sonunda bebeshop’ta buldum, bir tanecik kalmış 22 numara, hem de en istediğimiz model… hem de tüm kampanyalı fiyatlardan daha uygun oldu, hem de 1 günde evimizdeki yerini buldu, ayrıca  Zeyno’şun ayaklarında da çok güzel durdu…