11 Mayıs 2012 Cuma

Zeyno kankaları ile piknikte

Cumartesi günü baktık kocalar çalışıyor, aldık veletleri Emirgan'a pikniğe gittik...  Çok güzel ve keyifli zaman geçirdik...

Nihal ve ben şanslıyız ki, henüz bizim kuzular yürümediği için evden getirdiğim örtü onlar için çok güzel bir oyun halısı oldu... Ama Ayda'cım her zamanki gibi bir dakika oturmayan Ece'nin peşinde koşmaktan pek birşey anlamadı :)))

Valla kekimiz, kısırımızla gayet güzel bir cumartesi geçirdik, bundan sonra sık sık tekrarlamaya karar verdik bu organizasyonumuzu...

Ece: kızlar siz de kalkın hadi, şurada top oynayan kızlar var, onlara katılalım...

 Beren: Zeyno o diş fırçasını bana ver,senin dişin yok ki daha.... Tokaların da çok güzelmiş, birazdan onları da alıcam :)))
Zeyno: Berennnnnn, fırçamı geri ver, dişim yok ama etlerim çok kaşınıyor, o olmadan yaşayamam bennnn
YAZARIN NOTU: İstersen 100 tane oyuncak götür, hep bir tanesi en tatlı olur ve asla paylaşılamaz :))

Yazarın notu: Kocaların işi var dedim, ama bir baba dayanamadı ve çıktı geldi,,, tabi insanın kendi tükkanı olunca durum başka oluyor :)))

Büyük Eda ve Küçük Neyno Tavaci Recep'te

Büyük Eda ve küçük Neyno bu haftasonu Etiler Tavacı Recep'i birbirine katarak çok keyifli bir gün geçirdiler...

Tavacı'nın karşısında çok güzel ve uygun bir çocuk dükkanı keşfettim, İlker ve Mehmet otururken hemen gidip kuzulara birşeyler baktım oradan ve birbirinin aynısı güzel bir t-shirt aldım onlara... Büyük Eda ve küçük Neyno giydiler t-shirtlerini hemen ve ortalığı birbirine katmaya devam ettiler...

Neyno: anne bak beni buraya kitledin yine, ben burada durmam, ben sana söyliyim, sonradan kötü olmayalım.

Neyno: Eda hayırdır ne oluyor sana, neden üstüme atlıyorsun anlamıyorum.
Eda: Küçük Neyno ben senin ablanım, seni seviyorum

Neyno: Eda, Eda, Edaaaaaa, tamam anladım çok tatlıyım ama sırada başkaları da var :)))
Eda: Küçük Neyno çok seviyorum ben seniiii

Baldede ve Balnine

Geçen haftasonu Ankara'daydık... Ziyaretçilerimiz Baldede'ler ile çok keyifli ve güzel bir gün geçirdik... Onları çok özlemişiz gerçekten... Zeynoş'un büyük anneannesi ve dedesi hayatta değil artık ama onlar kadar seveceğine ve sevileceğine emin olduğum insanlar var ne güzel ki çevremizde :)))


Baldede ve balnine sizi seviyoruz...


oto koltuğuna terfi ettik

Zeyno doğduğundan beri kullandığımız Maclaren pusetimizden bu haftasonu Recaro oto koltuğuna terfi ettik.

Pusetlerin 0-13 kg arası veya 1 yaşına kadar kullanılabildiği söyleniyor ama bence tam bir yalan :) Zeynoş artık o kadar rahatsız oluyordu ki pusetin içinde anlatamam...

Zaman ne kadar hızlı geçiyor, Zeynoş ilk doğduğunda hastaneden çıkarken pusetin içinde kayboluyordu resmen, hemşireler sağolsun bize birkaç tane battaniye vermişlerdi, pusetin altına destek yapmıştık :) hatta sonra ilk fırsatta e-bebek'e gidip puset içine yerleştirilen yükselticilerden almıştık, Zeynoş rahatça bağlanabilsin koltuğa diye (yani kemeri en sıkı da bile hala büyük geliyordu puset bize).

canım kızım benim yaaa, büyümeni gerçekten keyifle izliyorum...


7 Mayıs 2012 Pazartesi

Zeyno ile annesi sohbet ederken...

http://youtu.be/AHpHc59pIsI

Eda Gelmiş Hoşgelmiş

Cumartesi günü akşam üstü Neyno ve Eda buluştular… Tavacı Recep’te başlayan muhabbetleri bir iyiydi bir iyiydi sormayın… Eda kıyametleri kopardı Neyno ile birlikte aynı arabaya binmek için… Eda büyük, Neyno küçük şeklinde söylemleri, “Neyno eehhheehhh, Eda ıııhhııhhh” (yani Zeynep uyuyacak, Eda uyumayacak),,,
Edişkoya konuşmuyor konuşmuyor dedik, birden açıldı kuzu 2 yaşından sonra… her şeyi anlıyor artık… akşam sütünü içmeyince oyun havuzunu ortadan kaldırdık, aramızdaki konuşma şöyle:
Cansu: Eğer sütünü içmezsen havuz yok
Eda: eee tamam J
Yarım saat sonra, mutfaktan dönerken Edişko antrede ki oyun havuzunu görür:
Eda: aaa topppp
Cansu: Eda sütünü içmezsen havuz yok dedim. Sütünü içecek misin?
Eda: ıhhhıhhh (yani hayır)
Cansu: o zaman havuz yok.
Eda: eeee tamam J (yani al ulan havuzu başına çal dedi bana, sütü de içmedi, havuzda da oynamadı) J
Bir de anlatmadan geçemeyeceğim, Eda’nın bir gece önce ayağı uyuşmuş (ayağının üzerine yatmış, ayak uyuşmuş haliyle). Gecenin bir yarısı çığlık kıyamet uyanmış, “agağım, agağım” J Mehmet demiş ki, kızım ayağının üzerine yatmışsın, ayağın uyuşmuş (tabi sorun Eda uyuşmak ne demek onu bilmiyor), Eda’nın tepkisi “baba ııhhıhhh, agağım yokkk" 

Neyno: Edaaaa, çok mutluyummm, iyi ki bizde kaldınız...
Eda: Küçük Neyno, niye bu kadar erken kalktın?

Eda: Neyno seni seviyorum ama emziğimi paylaşacak kadar çok sevmiyorum... Emzik benimmmmm
Eda: Neynoooo, bazen beni deli ediyorsun... Bir de sabahın köründe kendi kendine gülüp durma, sinirlerimi bozuyorsun...

Eda: Neyno deli misin nesin, amma mutlu oldun havuza girdik diye... Annen seni kandırıyor, su yok bu havuzun içinde...

Neyno: Bırak Eda yaaa, gel işte şurada güneşlenelim biraz... Anneme söyledim bize meyve kokteyli hazırlıyor...
Eda: Neyse hadi yatayım bari... Benim meyve kokteylimde ananasta olsun:)

Kankalar Etiler Harvard Cafe’de…

Etiler Harvard Cafe’yi çok severiz. Her gittiğimizde şöyle bir evimiz olsa diye hayaller kurarız, acaba kaç milyondur diye tahminler yaparız J
Oyak Sitesi sakinleri topladık çoluğu çocuğu brunch’a gittik Pazar günü Harvard Cafe’ye… 100 kişilik bahçeye 200 kişi sığdırmaya çalışınca biraz sıkış tepiş olmuş haliyle,,,  Kahvaltıyı almak yarım saat sürse de, ilk bardak çaylar 15 dakikada sonra gelse de, masanın üzerindeki tabaklar 5. Uyarıda gelip toplansa da, çok güzel bir Pazar geçirdik… Brunch sonrası kapanışı, Yaşar Usta dondurmacısında yaptık... Eskiden sadece Dudu bize alınca sevindiğimiz dondurmacımız, evimizin neredeyse dibine açıldı, bir mutluyuz sormayın J
Zeyno: Beren bak o benim en kıymetli oyuncağım, ben onu 100 kere yere attım, içindeki toplar kırıldı, ama yine de vermem onu kimselere. Onu bana Derya teyzem almıştı.
Beren: Zeyno, ben anlamamak seni :)
Zeyno: Yahu Beren, noooo diyorum nooooo .... :)


Zeyno: Neyse izin veriyorum, 2 dakikalığına yesss
Beren: aaaaa, okeyyy :) tank yuuuu. I love youuuuuu

Zeyno: aaaa bu aslanlarla kaplanlarla savaşıp aramıza gelen Hakkı amca mı? Ne vahşi adam yahu, aborjin sanırım.
Beren: yok değil Zeyno’cum, ben Avustralya'da aborjinlerle birlikte yaşadım, orada yoktu böylesi J

Ece: Kızlar dayanamıyorum gözlerim kapanıyor. Bana bir yarım saat izin verin. Sonra bütün oyuncakları yiycem... Üstüne de cam şişede suyumu içicem... Anneme söyleyin hazırlasın suyumu  (Yazarın Notu: Ayda'cım seviyorum seni)

Zeyno: Anne anneeeeeee, ya sürekli birşeyler yedirmeye çalışıyorsun bana... Ayrıca gördüm, az önce sen jambon yiyordun, ben de istiyorum...

Beren: Ayda teyze, annemle benim fotoğrafımı çeker misin? Çok güzeliz di mi?

Zeyno: üffff anne şu halime bak, üstüm başım kirlendi... Yani asabım çok bozuldu... Rezil ediyorsun beni Etiler'in orta yerinde....

Zeyno: Neyse güleyim de, bugünün güzel bir gün olduğu kalsın hafızalarda.... Altan amca sonra photoshop'la kaldırır yüzümdeki yemekleri :)


3 Mayıs 2012 Perşembe

Pişik devam ediyor

Popomuzdaki pişikler geçmek bilmiyor, çünkü Zeyno'ya bi haller oluyor...

Zeyno bir haftadır, günde 5 kereden daha fazla kaka yapıyor, hem de nasıl cıvık anlatamam. Kaka da öyle böyle değil, bez, body, tulum, nevresim hiçbirşey temiz kalmıyor.

Dün gecenin bir yarısı baştan aşağı soymak zorunda kaldık hatunu, oysaki hayatta gece kaka yapmazdı daha önceleri...

İki anne de diş çıkacak dedi, bende dalga geçtim, ancak 2 gün önce doktorumuz Çiğdem hanımla konuştum. Önce pişikler geçmedi deyince, hemen bir dermataloga götürün dedi ama sonra anlattım durumu, felaket ishal, günde 5 kere kaka + 3-4 kere çiş yapıyor, poposu hiç kuru kalmıyor ki pişikler iyileşsin dedim :)

Çiğdem hanım da Cansu'cum bence diş geliyor dedi :)))

Kuzucuk zaten neredeyse 9 aylık oluyor, artık gelse şu dişler fena olmayacak... Diş buğdayını nerede yapacağımız, misafirlerimize neler ikram edeceğimiz tamam, ama gelmiyor bir türlü dişler... Babasına çekerse yandık zaten... İlker hiç emeklemeden 10,5 aylıkken yürümüş, 12 aylıkken ilk dişini çıkarmış. Zeynoş'da aynı babası gibi, kesinlikle emeklemek istemiyor. Sürekli ayakları üzerinde basmak istiyor. Bu hafta küçük küçük adımlar atmaya başladı (ama tabi bacaklar felaket parantez oluyor üzerine yüklendiği için), ayrıca sağ adımını çok kolay atıyor ama sol adımı getiremiyor ardından, benim kızım kesinlikle bir sağlak :)

Bakalım bu günde 5 kakalar ne zaman son bulacak, bu dişler ne zaman gelecek... Bizi izlemeye devam edin :)

1 Mayıs 2012 Salı

Tatil dönüşü sendromu

Tatilde 4 gün düzen müzen kalmadı tabi… sürekli yollardaydık…. Mama sandalyesini çoğu yerde bulamadık… neredeyse tüm uykularını bir yerden biryere giderken uyuduk, akşam uykusuna araba da daldık…
Döndüğümüzden beri 2 gündür, canımıza okuyor… Mama sandalyesine oturmak istemiyor, yatağında uyumak istemiyor… ama taviz vermek yok,,, kural kuraldır…
Kural 1: Yemek mama sandalyesinde yenecek…
Kural 2: Uyku kendi yatağında uyunacak…
Kural 3: Uykuya dalmak için sallanılmayacak…

PS: Zeyno artık öpmeyi öğrendi :) ama değişik bir stilde :)

Popomuz yine pişti :(

Zeynoş doğduğunda felaket bir pişik olmuştu, ama öyle böyle değil. O zaman doktorumuz tavsiyesi ile fato krem ve trosyd’i karıştırarak kullanıyorduk, bir de sürekli açık bırakıyorduk. Eczacımızda yoğun pişikler için mustela’nın stelactiv kremini vermişti, ama onu sürmeye gerek kalmadan iyileşmişti kuzucuk.
Bu sefer de enfeksiyon kapmış,  önce bir sivilce çıktı genital bölgesinden 3-4 gün içinde yayıldı, ve 7-8 tane kıpkırmızı sivilce oldu :(
Doktorumuz enfeksiyon+ pişik olmuş dedi, günde 3 defa bactroban krem, 2 defa da ilave olarak Canestan krem ile desteklememizi istedi. Bakalım 5 güne kadar geçmez ise dermataloga gideceğiz.

Boyu Güdük Eşyası Büyük Zeyno ile tatil

Yurt dışı turlarımıza başlamadan önce yurt içi birkaç tur yapıp, Zeyno ile tatile nasıl çıkılır uzmanlaşmak istedik. Ve sonuç, yurtdışına giderken bizi uçağa almazlar :)
Zeynep hanım altı üstü 4 gün Ege turuna çıkarken bile, bir koca valiz (kısa kol bodyler, uzun kol bodyler, ayaklı tulumlar, rahat eşortman altları, şık pantolon-bluzleri, yelek, hırka, mont, battaniye, ağız mendilleri, çorap, şapka, oyuncak, havlu, şampuanı, body kremi, güneş kremi, pişik kremi, ateş düşürücü, ateş ölçer, burun aspiratörü,,, ), sonra mamaları için ayrı çanta (devam sütü, mamalar (4 günlük hazırlanan hergüne değişik çorbalar), evde mayalanmış yoğurtlar, muhallebiler, kavanoz meyveleri (pratik olsun diye), biberonlar, emzikler, kaşıklar, önlükler,,, )oto koltuğu, bebek arabası , taşıma kangurusu, şeklinde 5 koca parçadan oluşuyordu:)
Bunun üzerine ben ve babası birer pantolon üzerlerine de 3 t-shirt koyup düştük yollara :)
Boyu güdük ama eşyası büyük insan evladı ne olacak :)


Kollar havada

Zeyno artık istemli hareketlerini bir bir sıralamaya başladı, bunlardan en belirgin olanı ise, kucağa gelmek istediğinde kollarını havaya kaldırması :)
Gel annem diyip ellerimi uzatıyorum, kollarını kaldırıyor al beni… Hatta mama sandalyesine koyduğumuzda gel annem demeye gerek kalmadan kollarını uzatıyor, “alllll beniiiiii” diye bağırırcasına :)
Canım kızım benim yaaa, sen gerçekten büyüyorsun…

Aaaa bu benimkine benzemiyor :)

Zeynoş’un iştahı buara maşallah pek iyi, N. teyzemiz gerçekten açtı Zeynoş’un ağzını :)
Dün akşam babası ile karşılıklı enginarlarımızı yiyorduk, bir baktım Zeynoş ağzı açık bize bakıyor, bende başladım, elimle ağzına küçük küçük koymaya, bir yandan da kendi yediğim yoğurttan veriyorum, öyle böyle Zeynoş bir koca enginarı yedi :) Kendi yemeklerine benzemeyen içinde biraz tuz, biraz şeker olan bu yemek çok hoşuna gitti kuzunun :) Artık kendi yediklerinin bizimkilerden farklı olduğunu anlamaya başlayacak sanırım :)