30 Ekim 2012 Salı

Telefon konuşmayı öğreniyoruz

Zeyno telefon ile konuşmayı öğreniyor, telefon kapı ne çalarsa çalsın dedeeee diye koşuyor, eğer telefon ise dede dede diye bağırmaktan bizi konuşturmuyor, ama telefonu onun kulağına tutunca da heyecanlanıp konuşamıyor, heyecanlı piliç :)

Buara en büyük zevklerinden biri kapı çalınca diafonu eline alıp kulağına tutmak, 1 hafta öncesine kadar biz evden çıkarken deli gibi ağlayan Zeyno, şimdi "bu aşağı ineceğim ve sana alo yapacağım" oyunu ile bizi neşe içinde gönderiyor evden, biz de aşağı inince 2 dakikalık bir diafon muhabeti yapıp gidiyoruz işimize gücümüze:)

Pepee hastası Zeyno

Daha dogru dürüst anne diyemeyen Zeyno, çok güzel Pepee diyor:)

Pepee'siz yemek yemiyor, mama sandalyesine asla oturmuyor, tv'yi, ipad'i, iphone'u gördüğü anda pepeeeee diye bağırmaya başlıyor :)

Trt'nin pepee aplication'u favorilerimiz arasında, içindeki tüm ücretsiz versiyonları yükledik, ama muhtemelen onlardan sıkılacak, haftaya parayı verip paralı versiyonları almaya başlıyacağız:) pepeee manyağı kızım benim, seni çok seviyorum, sen de pepee'yi :)

Bu bayramı sevmedik, bu bayram sevinemedik :(

Uğursuz başladı bu bayram, uğursuz devam etti ve uğursuz bitti ne yazık ki, ama neyseki geldi geçti ve bu satırları yazdığım şu dakikalarda hepimiz huzur içinde ve bir aradayız.

Zeynep'in birden bire yükselmeye başlayan ateşi, acaba yine mi havale geçirecek endişesi yarattı, kuzu bütün bayramı hasta, çoğunlukla yüksek ateşli ve kuru öksürükle geçirdi.ama sonunda neyseki iyiyiz, sadece grip ile hayatımıza devam ediyoruz. Doktor tavsiyesi ile günde 4 defa peditus vererek 5 gün geçirdik, tabi iştah neredeyse 0'ın altındaydı, genelde çorba - içine kıyma karıştırdım, onu bile zor içti, yoğurda bayılan çocuk 5 gün ağzına koymadı, muhallebisini hiç yemedi, ben de eline sürekli mandalin veya limon verdim , bol bol c vitamini alsın diye...ama yine de kesinlikle kilo verdi kuzucuk. Peditus'u 5 gün verdik, prospektüs daha fazla vermeyin diyordu, biz de kestik, ama öksürüğü kesilmedi, doktorumuz günde 2 defa bir çay kaşığı levopront verebilirsin dedi, ama prospektüsünde 2 yaş üstü için uygundur diyordu, ben de hislerimi dinleyip vermek istemedim, çok şükûr ilaçsız atlattık öksürüğü.

(Bahsetmek bile istemediğim TK'yı sadece, kötü bir anı ve unutmayayım diye kendime yazıyorum)

Ve son olarak bayramın son günü hırsızlığa uğrayışımız, yarım saatlik bir Migros alış verişinden sonra çalınan çantamız ve içinde başta ipad'im olmak üzere kıymetli eşyalarımız (canım kızım en çok da senin güzel çantana ve henüz hiç giydirmemiş olduğum Viyana'dan aldığım sweat shirt'ine üzüldüm.) bu işin peşini bırakmaya hiç ama hiç niyetim yok, sağolsun kuzen avukat Duygu önderliğinde hak hukuktan yana her yola başvuruyorum, olaylar sonuçlansın yol yordam nedir paylaşacağım, hak hukukun yerini bulacağına inancım tam.

Başta da söylediğim gibi bu bayram iyi başlamadı, pek de iyi bitmedi, ama neyseki geldi geçti ve biz hepimiz çok şükür tek yürek, el ele ve bir aradayız. Tekrarı olmasın diye dilemekten başka yapacak birşey yok,,,

22 Ekim 2012 Pazartesi

14. aydan akılda kalanlar

Bu blogun mottosu söz uçar yazı kalır ve her anı hatırlanmayı hak edecek kadar değerlidir,eee  o zaman 14 aydan geriye kalanları yazmamak olmaz

- bir dillendik bir dillendik, ağzının içi laf dolu, anlaşılır anlaşılmaz pek çok şey diyor kuzucuk; baba, dede, otur, pepeee, miyam,etan (apartman gôrevlimizin adı ertan, biz çocuğu sürekli bak ertan geliyor aaaaa diye korkuttuğumuz için çocuk ismini öğrendi), anni( bu ben oluyorum ve sadece zor zamanlarda kullandığı bir kelime), bi dakkaaaaa( kapıya doğru koşuyor, eliyle de 1 gösteriyor, eliyle 1 yapmayı doğumgününde zeyno sen kaç yaşındasın sorusuna cevap olarak ögrenmişti), kaka( ama yapmadan önce değil sonra, hadi bezimi değiştirin diyor sanırsam), pakaa( bu da park demek tabi ki)
-yemek konusunda hala kötüyüz ama inada devam, 2 ayda 1 kilo almış kuzucuk, doktor çok iyi dedi ama bunun için gerçekten çok ugraşıyoruz
- kahvaltı hala bulamaç yapılıyor, yemiyor başka türlü, bebelac mısırlı çavdarlı karışım favorisi, yumurta, peynir, pekmez, bebe biskuvisine onu karıştırıp,süt ile bulamaç yapıyoruz, süt bazen günlük süt oluyor, bazen devam sütü
- gün içinde süt içmiyor, biz de çareyi muhallebi yapmakta bulduk, 150 ml kadar sütü içirmiş oluyoruz.
- gece 300 ml kadar devam sütü içiyor, 12 den sonra çok birşey vermemeye calışıyorum, zaten çocuğunuz büyürken sizi neker bekler kitabı da gece beslenmesini çok yanlış buluyor, sütün ağızda birikmesi sonucu biberon ağzı çürükleri olabiliyormuş, akşam dişlerini fırçaladıktan sonra vermeyin birşey diyor ama o zaman bizim kuzu hiç süt içmemiş olur
-kovaları tek tek vermece oyunu ve kare-üçgen- yıldız gibi şekilleri kovalara attığımız oyunlar favori, eğer kendi becerirse doğru deliği kendini alkîşlıyor, sen alkışlamazsan kızıyor :)
-sadece 1 kez, öğle saatinde uyuyor, şanslıysak 2 saat sürüyor
- yoğurda bayılıyor, evde mayalamaya devam :)
-sabahları çok zor ayrılmaya başladık, teyzesinin kucağına gitmiyor, ya benim ya babanın ayaklarından ayrılmıyor, ben de kitapta okuduğum üzere bunu bir senfoni haline getirmeden ama ona anlatarak evden çıkmaya çalışıyorum
- sabahları 4:30-5:00 gibi bir ağlama krizi oluyor, gidip yatağından alıp yanımıza yatırıyoruz( aslında uyuması için başında bekleyip yatağında uykuya devam etmesini sağlamak gerekiyor ama sabahın o satinde o sabrı gösteremiyoruz ne yazıkki), genelde kafası babada ayakları benim ağzımın içinde uyuyoruz, 6:30 gibi tamamen uyanmış oluyoruz, 7:30 civarı vitaminlerini içiyor, 8 gibi kahvaltı, sonra 9 gibi( kahvaltı ancak bitiyor) parka gidiyorlar, 10 gibi meyvesini yiyor, 11 gibi eve geliyorlar. Öglen yemek saati 12, sonra uyku, bazen çok uyku bastırırsa aç karnına uyuyor kalkınca yiyor, uyanınca yoğurt seansı var ( öğle yemeğini az yemişse tekrar yoğurt ile deniyoruz),sonra tekrar parka, saat 4 civarı parkta muhallebi yiyor( günlük süt ile hergün taze yapıyoruz), saat 5:30 gibi eve geliyorlar, sonra banyo yapılıyor, o civarda anne- baba eve geliyor, akşam yemeği saat 7'de, sonra oyun saati, kitap okuma aktivitesi, saat 8:30 civarı uyku, kendi kendine uyuyamıyor, odada kalıyorum, o yatağında ben taburenin tepesinde eeeeee eeeeee nidaları eşliğinde uyuyor, bazen neredeyse 200 ml su içiyor uyurken, ama gözü kapanmadan süt içmiyor kesinlikle, sonra gece 12'ye kadar 300 ml kadar devam sütü veriyoruz uykusunda
- kuru üzüm ve sarı leblebiye bayılıyor aralarda bol bol atıştırıyor
- eylül ayında 1 haftada 4 ülke gezdi
- 4 ayaklı tüm hayvanlar, uçan kaçan sürünen yürüyen insandan başka herşeye miyam diyor , bir de horoz taklidi yapıyor
- mi eki ile biten herşeye hayır anlamında kafa sallıyor
- pepeeee favorimiz, özellikke pepe annesine ne renk çiçek verecek şarkısına bayılıyor
- kapı gıcırtısına oynuyor
- 4 dişi var, öndeki ikisi ayrık ama annem birleşir diyor

Çocuğunuz büyürken sizi neler bekler

D&R kargomuzdan çıkan kitaplardan biri de çocuğunuz büyürken sizi neler bekler kitabıydı. Daha önce bebeğinizi beklerken sizi beler bekler kitabını da okumuş ve çevremdeki tüm hamilelere tavsiye etmiştim.
Çocuğunuz büyürken sizi neler bekler tam bir ansiklopedi tadında, yine soru ve cevaplar ile sıkılmadan okunuyor, ancak itiraf etmeliyim ki bebeğinizi beklerken sizi beler bekler kitabında pek çok bölümü bu bende yok diyerek atlayan ben, yeni kitabı satır satır okuyorum, çünkü 3 evin tek gülü Zeyno, hem anneanne- babaanne hem arkadaş çevremiz hem de bizim tarafımızdan bir hayli şımartılıyor. 13. Ay itibari ile ay ay çocuk gelişimini anlatan kitapta şuanda 14. Ayı okuyorum ve pek çok kural ihlali yaptığımızı anlıyorum. Bugün şirin ve sevimli gelen pek çok hareketin bir süre sonra bilinçli yapılacağını ve bizi çok zor durumda bırakabileceğini bir kez daha anladım ve yapman gerekenleri öğrendim. Bakalım pratik uygulamalar nasıl olacak göreceğiz, bizi izlemeye devam edin :)


Ps: ilk denemenin notları: kitapta çocuğun sürekli hayır demesini veya hayır anlamında başını sallamasının risklerinden bahsediliyor, malumunuz Zeyno' da çok güzel baş sallanası yaparak hayır diyor epeydir, biz de bunu çok komik bulup gülüyoruz, meğer kesinlikle gülmemem lazımmış, bunu bir inada bindirmemek için soruların şeklini değiştirmeliymişiz, örneğin yemek yemek ister misin demek terine, yemekte et mi tavuk mu istersin veya uyumak ister misin yerine uyurken pembe pijamanı mı yoksa mor olanımı giymek istersin sorularını yöneltmek ve onu cevaba yönlendirmek gerekiyormuş, bugün sabah ve akşam denedim ancak sonuç şimdilik bir felaket ama bu işi becermeye kararlıyım, Arlene Eisenberg teyze seni seviyorum :)

Bebek Koala ve Zeyno

Sevgili Eda'nın annesi İpek'in tavsiyesi ile Zeyno ile yeni bir hikaye dizisine başladık. Bebek Koala serisi. D&R siparişimiz her zamanki gibi tam zamanında geldi kapımıza, heyecanla açtık kutumuzu, hem Zeyno hem benim için kitaplar söylemiştim.

Bebek Koala 1 yaş sonrası için hem görselleri hem anlatımı çok keyifli bir seri, resimler çok canlı, çok renkli, pisi kedi serimizin pabucunu dama attı resmen, her ne kadar dokun öğren serisi kitaplar 0-2 yaş olarak belirtilse de bence dokun hisset kitapları 6 ay 1 yaş çocuklar için çok ideal, sonrası için mutlaka içinde hikayeler olan kitaplar seçilmeli...

21 Ekim 2012 Pazar

Zeyno'dan rol çalmak

Zeyno'cum biliyorum bu blog senin ama 20 ekim 2012 cumartesi gününü, sevgili eşimin kuzeni Duygu nişanlandığı için , ben ise 10 yıldır uzattığım saçlarıma veda ettiğim için unutmayacağım :)

Kuaför koltuğuna oturduğum anda 15 yıllık kuaförüm, hain domdom Serdar ne yapıcaz dedi, keselim biraz dedim, 5 saniye sonra alttaki fotografta görülen kısımı elime verdi, yeter ben çok sıkıldım artık uzun saçlarından dedi :)

Ve sonuç ektedir, ben hala elimi attığım anda biten saçlarıma şaşırarak, kocam ise güzel oldu hatta hala uzun bence tezahüratlarıyla bir haftasonu geçirdik, elveda canım saçlarım, 10 yıl sonra görüşürüz :)

Korku ne demekmiş ben anladım

18 Ekim 2012, persembe günü tarihe unutulmayacak harflerle yazılacak bir gün oldu bizim için.

Zeynep havale nöbeti geçirdi, ben kendimden geçtim, kendimi kaybettim.

Hala ispatlayamamış olsam da bana göre sebebi bir gün önce vurulduğumuz 14. Ay aşısı, ama doktorunuz Çiğdem hanım kesinlikle aşıdan değil, ortada havaleye sebep olan bir vurüs var diyor.

Carsamba günü akşam aşımızı olup geldik eve mutlu mesut, Zeyno tam 1 kg almış ve 9800 gr olmuş, ayrıca da 2,5 cm uzayarak, 76,5 cm'e gelmiş, doktorumuz Vitagil şurubun ve balık yağının işe yaradığını söyledi, ama ben son 2 ayda üzerine çok daha fazla düşmemiz ve öğünlerini ve uyku konusunda düzeni ne olursa olsun korumaya çalışmamızın faydası olduğuna inanıyorum( malum Zeyno 1 yaşına ayının biraz gerisinde girmişti ve bu sebeple 2 aydır besiye çektik kuzuyu)

Neyse mutlu mesut geldik eve, geceyi 37-37,5 arası ateşle ama sürekli uyuyarak geçirdi Zeyno, ben de uyandırip calpol felan vermedim, sadece takip ettim. Sabah Zeyno aşırı derecede ishal olmuş bir şekilde bir kaka yaptı ama banyo halısı felan battı o kadar beter bir ishaldi, tam evden çıkarken ateşi 37,2 idi, aman kalın giydirmeyin, beni haberdar edin uyarıları ile evden ayrılıp taksiye bindim, daha 5 dakika olmadan telefonum çaldı hemen eve gelin çığlıklarıyla , nasıl döndüm nasil eve vardım hatırlamıyorum, aklımda ne oldu acabalarıyla,,, eve vardığımda Zeyno' yu teyzesinin kollarında baygın halde görünce şoka girdim, taksiye attığımız gibi acıbadem maslak yoluna düştük, önce hastanenin acilini sonra doktorumuzu arıyarak, tabi buarada takside yol bitmiyor, sabah saatinde trafik çıldırtıyor, insanlar 2 dakika erken işe gitmek pahasına 4'lüleri yanan avaz avaz korna çalan taksiye yol vermiyor, ben ise Zeyno' yu uyanması için resmen sarsıyorum, kilit olmuş dişlerinin arasına parmağımı sokup ona hava aldırmaya çalışıyorum, hastaneye varmamızla Zeyno şok içinde ayılıp zangır zangır titremeye başladı ve ağlama krizine girdi, doktorumuz nöbet geçirdiğini söyledi, bir sürü testler tahlillerden sonra sonuçlar temiz çıktı, doktorumuz eğer bu virütik birşey ise bir daha olmayacak zaten dedi,yok eğer virütik değil ise o zaman tekrarlayabilirmiş, bize diazem desitin adında bir fitil temin ettiler (yeşil reçete ile satılıyormuş) bunu yanınızdan ayırmayın dedi, eğer tekrar eder ise hastaneye gelene kadar bu fitili sıkacakmışız.

Buarada bakıcımız N. hanım Zeyno evde nöbet geçirmeye başladığı anda geriye kaçan dilini çekmiş ve kafasını buz gibi soğuk suyun altına sokmuş, bu müdahele şekli çok doğruymuş ve Zeyno'nun nöbetten erken çıkmasını sağlamış( zeyno sadece yarım saat nöbet halinde kaldı, normalde birkac saat veya birkac gün süren nöbetler olurmuş)
Üstelik Zeyno tam olarak emin olamamakla birlikte düşük ateşle nöbet geçirmiş durumda, yani ben evden çıkarken 37,2 idi, hastaneye ilk vardığımızda da 37,6 gösteriyoru, eğer şoka girdiği ilk an tavan yapmadı ise Zeyno düşük ateşle havale geçirmiş oluyor.

Sebebi ne olursa olsun, ben ömrümde bu kadar aciz kaldığım, bu jadar korktuğum bir an daga hatırlamıyorum. Allah'ım ben 30 yıl boyunca meğer hiçbirşeyden korkmamışım, aklımı yitiriyordum Zeyno kollarımda baygın halde yatarken...

Çok ama çok büyük bir korku atlattık, kuzuyu 14 ay hiç hasta etmedik derken, komaya girdi çocuğum, ileride anlatacak kötü bir anı bıraktı bize...

Neyse geldi geçti inşallah diyelim, bir daha hem benim kuzum hem hiçbir kuzu havale geçirmesin diye dua edelim...

Ps: doktorumuz 15 gun once bir bebegin daha aynen bu sekilde nobet gecirdigini soyledi, bir gun once azıcık ateş, arkasından ishal ve sonra havale. Ortada bir virüs var bence dedi, o virüsten, ben ise hala aşıdan olduğunu düşünerek bu anıyı bir daha hatırlamamak üzere tarihe yazdık.

14 Ekim 2012 Pazar

Yazdan kalma birgun ve Istanbul

Zeynonun bu hafta biricik anneannesi ve ceren teyzesi ziyarete geldi, cem dayısı da geldi tabi ama onu ev sahibi okarak goruyoruz zaten (kendisi ona sundugunuz 5 yıldızlı cekyat keyfinden pen memnun degil ama ) :)
Bu hafta ma- aile bir brunch yapmak istedik, haftanın başından havayı kestirmek pek mümkün degildi ama şansımızı denedik ve iyi ki de denemişiz, cünkü muhteşem bir pazar sabahi gecirdik, tabi cemal dedemiz ve alper amcamızın eksikliği ,,,

Zeyno baliklara ve martilara yem attı, onları da miyav miyav diye çağırdı :) uyumadığı ankarda sırayla beni, ceren'i ve amcayı kendine asker etti...

Berker amcamız iş için 1 ay boyunca yurtdışında olacak , bir daha ki görüşmemize inşallah en az 5 hayvan sesi daha çıkarmış olacağız :)


Mutlu yıllar Berk :)

Sosyetik güzel, 7 mahallenin muhtarı Zeynep hanımın 6. Kankasi Berk' in doğumgünüydü, 3 Ekim,,,,

Sevgili annesi Irem ve babasi Onur, güzel bir pazar brunchı ile ağırladılar bizi :) berk' in butun kankaları hazır bulundu bu çok ozel günde, hepsi happy birthday şapkaları ile gezdiler gün boyu,

Valla o kadar cocugun icinde bir ara biz de hunileri takip gezecektik resmen :)

Onur baba mekanin bahşişini bol tutmussundur insallah, yerden bitme 6 tane pigme tüm mekani birbirine kattı resmen :)

Ben bu veletlerin 2. Yaş doğumgünlerini düşünmek istemiyorum :)




9 Ekim 2012 Salı

Kedi ve horoz taklidimiz :)

Uzun uğraşlar sonunda kedi ve horoz taklitleri ile Zeyno karşınızda :)


anası kılıklı oynak Zeyno

Nasıl gobek atılır herkes gorsun :)

Zeyno ve kirlileri


Zeyno'nun son zamanlardaki yeni hobisi, odasındaki kirli sepetini tek tek boşaltıp, odaya saçmak, sonra da sepetin içine oturmak...

Oyunlar oynatarak, kirlileri sepetin içine geri atmaca oynamaya çalışıyoruz :) ama kanmıyor bu oyuna, en fazla 1-2 kirliyi sepete atıp, bizden alkışı alıyor, sonra dönüp gidiyor, hatta bazen o içine attığı kirlileri geri çıkarıp, alıp salonun ortasına felan götürüyor :)

Bazende t-shirtleri alıp kafasından geçirmeye, çorapları ayağına sokmaya çalışıyor, kuzum benim yaa, her geçen gün büyüyor ve gözlemleyerek bile çok şey öğreniyor...




Zeyno'yu özleyenlere


Zeyno'yu özleyenler için bir tutam gülümseme...





akıl çıkısı :)

Zeyno'nun doğumgünün de gelen bir diğer güzel hediye de Derya teyzesinden...

Zaten Derya teyze bu zamana kadar ne aldıysa dibine kadar kullandık :)

İlk hediyesi daha Zeyno 3 aylıkken aldığı 3'lü çıngırak takımıydı, bu çıngırakları içlerindeki metal toplar düşene kadar kullandık,sağlığı tehdit etmeye başlayınca kaldırıp attık.

İkinci süper hediyesi, diş buğdayında getirdiği iç içe geçen kova takımı olmuştu, bırakın Zeyno'yu hangi çocuk gelse bayılıyor kovalarla oynamaya, küçük olanlar alıp atıyor, büyük olanlar üst üste veya iç içe koymaya çalışıyor... her yaşın oyuncağı yani... nereye gitsek geliyor bizimle...

ve doğumgünü hediyesi "aktivite turnikesi"... Salonumuzun baş köşesinde, Zeyno'nun ayrılamadığı oyuncaklar sırasında aldı yerini...  Valla içinden çıkmıyor resmen... içini dolduruyor, boşaltıyor, kendi oturuyor, parçalara ayırıyor, canı isteyince birleştiriyor...

Derya teyze, sen nasıl hediye seçilir diye bir danışmanlık işi yapabilirsin bence :)


Zeynonun atı var güzel mi güzel :)


Dudu teyzemiz, Zeyno’nun doğumgünün de yine süper bir hediye almış kuzuya. Üzerinden inmiyor kuzu,,, kulaklarına basıyor, at önce hafif bir müzikle kişiyor ve sonra dıgıdık dıgıdık ses çıkarıyor. Tam bu esna da Zeyno’da at biner gibi garip hareketler yapıyor…

Allah’ım sen at nasıl gidiyor, nereden biliyorsun yahu J





8 Ekim 2012 Pazartesi

2 Ekim 2012 Salı

Muhallebili gunler basladi

Pazar gunu Kankamiz Efe kahvaltiya davet etti bizi, bizde gittik tabi...

Eve girisimiz biraz senfoni orkestrasi esliginde oldu, Zeyno, Altan amcasini gorunce aglamaya basladi, bunu duyan Efe altta kalir mi, o 3 kat agladi, biri agladi digeri agladi, bu senfoni 10 dakika kadar surdu, sonra ortalik sakinlesti :) zeyno kendisinde olmayan oyuncaklarin tadini cikardi,,,

Buzdolabini bir actik, o da ne "muhallebi" ve birden aklima Zeyno'ya hic muhallebi yedirmiyor oldugumuz geldi, dogru ya bebek muhallebisi diye birsey vardir aslinda, hemen kaptik dolaptan bir tane ve ogleden sonraki meyve seansimizda denemek uzere indirdik cantamiza :)

Zeyno ogleden sonra uzerine tarcin serpip muz dilimledigm muhallebiyi ayila bayila yedi :)

Dudu teyzemiz bloguna yazmis tarifini ama biz bugun 1 posetin tamamini yapmak yerine bir cay bardagi olcusu ile yaptik.

1 cay bardagi sute, 2 tatli kasigi kadar pirinc unu, 1 cay kasigi kadar vanilin ekledik ve ocakta pisirdik, kivami tutunca icine 1 tatli kasigi bal koyduk. Sonuc dibine kadar yalanan bir kase ve sonrasinda neden bitti aglamalari :) Allah'im sonunda Zeyno'nun hayir demedigi birsey kesfettim ve icindeki hersey faydali :)

Teyzesi bugun sade yedirmis muhallebisini, ancak bundan sonra hergun bu olculerde hatta su bardagi veya kase olcusu ile yapacagiz muhallebisini, bal veya pekmez ile tatlandiracagiz, icine bazen kakao koyacagiz,uzerine de meyvesini de dilimleyecegiz ve saat 4teki seansimizda bir tasla iki kus vuracagiz :)

Yasasin yemek yemek :)






Dalin dalin dalin

Zeyno dogdugundan beri baby bubchen urunleri kullaniyoruz, biraz reklamlarin etkisi ile sanirim.

Hayvansal madde icermiyor olmasi, kokusuz ve parfumsuz olmasi, ph'i notr olmasi gibi olmazsa olmaz ozelikleri etkilemisti beni, ama yine de bir bubchen bir dalin degildir :)

Dalin'in 1 yildir beni cagiran ambalajina karsi gelip her seferinde bubchen'i alip yoluma devam ediyordum ama bu sefer kandirdi beni :)

Dilimde cocuklugumdan beri bildigim dalin sarkisi, elimde paketim geldim eve. Teyzesi bugun kuzuyu dalin ile yikamis, Allah'im bildigin bebek kokusu,,, bebek dedigin dalin kokar yaaa, bostur gerisi :)


'annecim annecim baksana
şampuanım bitmiş alsana 
dalinle gözlerim yanmadan
 

Neseyle cikarim banyodannnnnnn
Dalin dalin dalinnnnnnnn sampuannnnnn