26 Şubat 2012 Pazar

Zeynep hanımın mükellef sofrası...

6. ay şerefine mükellef bir sofrası oldu kuzumuzun…
Yeni doktorumuz Çiğdem hanıma Zeynep’in geçtiğimiz 6 ay boyunca neler yaptığını uzun uzun anlattık. Beni bir kez bile emmemesini, biberonla anne sütü içtiğini, eğer sütüm yetmez ile gece bir defa formul mama verdiğmizi söyledik. 5. Ayda doktorumuzun yoğurt ve prinçli mama başladığını belirttik.
Çiğdem hanım, ek gıdalara kendisinin daha erken başlattığını, biraz geç kalmış olduğumuzu ve yoğurt ile başlamış olmamızın ilginç olduğunu söyledi, ama madem alerji yapmadı, devam edelim dedi.
6. ay şerefine günlerimiz şu şekilde geçecek:
Sabah kalkıp süt içilecek (Zeynep cici bebe bisküvisini çok sevdiği için, ben 2-3 gündür, sütün içine Cici bebe bisküvi kırıyorum, felaket iştahla yiyor)
Sabahla öğle arasında cam rendede rendelenmiş bir elma yiyecek (önce bir kaşık ile başlayıp, 1 hafta sonunda miktar 1 elmaya çıkacak), elmanın sadece suyunu içmeyecek aynı zamanda posasını da yiyecek. (biz henüz 1 elmayı bitirmeyi beceremedik, Zeynep sanırım elmayı sevmeyecek) bir hafta sonra menüye başka bir meyve daha eklenecek (opsiyonlar armut, muz ve kuru kayısı). Bu ikinci meyveyi de öğleden sonra yiyecek.  Eğer meyveleri teker teker yemez ise karıştırılacak. (kurku kayısı suda haşlanıp çatalla ezilecek)
Öğlen, 1 adet patates, havuç ve kabak ya buharda ya da düdüklü tencerede pişirilecek.(tencerede pişirmek yok) Sebzeler yumuşayınca çatalla ezilecek (ben düdüklüde benmari usulü yaptım, düdük çıktıktan sonra 3 dakikada haşat oldu sebzeler), bir tatlı kaşığı irmik ve saf zeytinyağı ile karıştırılacak, önce bir kaşıkla başlanacak, 1 hafta sonunda 1 kase yiyebiliyor olacak. (Zeynep bunu da kesinlikle yemiyor, o yüzden kaynamış olan suyundan da biraz alıp taneli çorba kıvamına getirmeye çalışıyorum, ama yine de yarısını yemiyor bile). Bu karışıma her hafta yeni bir mevsim sebzesi ilave edilecek (patlıcan, domates, soğan ve sarımsak hariç) (enginar, kereviz, pırasa, karnabahar, brokoli, vb) 15 gün sonra bu sebze püresine kuzu eti eklenecek. Çiğdem hanım, amaç hergün bir köfte kadar et yemesini sağlamak dedi. Bu eti isterseniz kıyma olarak çektirin, isterseniz et olarak buharda pişirip sebze püresine katın dedi.
Öğleden sonra yoğurda devam (bu arada yoğurdu da bazen bir koca kase yiyor az geliyor, bazen tükürüp duruyor)
Akşam yatmadan önce anne sütü ile yapılmış bir muhallebi. Eğer prinçli mamayı seviyor ise devam edin dedi, yoksa ayına uygun herhangi bir toz mama alabilirsiniz veya evde muhallebi yapabilirsiniz dedi. Tek şart, anne sütü ile hazırlanmış olacak.
Buarada 4. Aydan beri içmekte olduğumuz demir ilacını kesti doktorumuz, onun yerine 1 tatlı kaşığı dut pekmezi girdi hayatımıza J
Zeynep 6. Ay menüsünü alalı bir hafta oluyor. Haftaarası annemin midesine kıramplar girdi, "kızım yemiyor bu çocuk bunları"  dedi durdu. Hatta bazen yedi diye sevindik sonra tüm parmaklarını boğazına kadar sokup kendini kusturdu uyuz kızım benim J
Bu haftasonu 2 gündür de ben uğraşıyorum, valla çok başarılı değiliz. Aslında Çiğdem hanım da bizi sevindirmişti, “ben anne sütü ile zayıp olan bebekten korkarım, bu tür bebekler katı gıdalara çok düşkün olur ve obezite riski daha fazladır” demişti, ama valla benim süt sevmeyen kızım Zeynoş bir haftadır resmen süte düşkün oldu. Kaşıkla verdiğimiz her şeyi dlilyle dışarı itiyor, ama biberonu lıkır lıkır içiyor.
Aaa buarada bir de 6. Ay şerefine hayatımıza “su” girdi J Zeynep en çok bunu sevdi, lıkır lıkır suyunu içiyor, ben de ona “araba gider tıngır mıngır, Zeyno su içer lıkır lıkır” şarkısını söylüyorum J

Doktor derdime bul bir çareeee,,,,

Bu ay Zeynoş 6. Ay kontrolleri için Acibadem Hastanesi’ndeki Çiğdem Yavrucu’ya gitti. Zeynep malum Amerikan hastanesinde doğdu ve doğduğundan beri tüm kontrolleri için kendisini oraya götürdük, ama doktorumuzun aşırı yoğun olması, telefonlarıma geri dönmemesi, e-maillerime günlerce sonra cevap vermesi/bazen hiç vermemesi beni epey zorlamaya başlamıştı, Zeynep’in bir kere gözü iltihaplanıp kapanınca henüz 2 aylık bebeğe antibiyotik yazmıştı (ama ben sabaha kadar çayın demi ile yaptığım kompresle ertesi gün açmıştım Zeynep’in gözünü).
Doktor arayışışına çıkmamıza sebep olan son hadise ise geçen ay oldu. Zeynep’in ne olduğunu anlayamadığımız 3 gün üst üste akşam saatlerinde çıkan ateşi dolayısıyla hastaneye gittiğimizde idrar tahlili ile başlayan ve burun akıntısı dahi olmayan çocuğa domuz gribi aşısı ile devam eden testler yapılınca, artık başka bir doktor arayışına başladım.
Çiğdem hanım, kankalarımız Ece ve Beren’in doktoru. İlk muayenede yaklaşık 5 kere bir bebek doktorundan beklentimizin ne olduğunu söylemişim kadıncağıza J İlker epey bir dalga geçti benimle, psikopat anne izlenimi uyandırdın kadında diye… ama ne yapayım anneyim ben, aradığımda ulaşabileceğim,veya meşgulse bile bana daha sonra geri dönen, mesajlarıma/maillerime aynı gün cevap veren, azıcık hastalandı diye antibiyotiği dayamayan bir doktor beklentisi çok mudur???
Muayenemiz Cumartesi günü olmasına rağmen oldukça uzun süre ilgilendi bizimle, Zeynep 4 gündür kabızdı, ne yapayım dedim, “ılık zeytinyağı içir” dedi J İşte dedim tam benlik doktor, anam-babam usulü J
Ayrıca Zeynep’in 6 .ay aşıları dolayısıyla 3 gün ateşi oldu. İlk gün akşam aradığımda önce açmadı telefonu, tam başlamıştım ki söylenmeye, telefon çaldı, Çiğdem hanım aradı. Kuzuyu giydirmeyin, ılık suyla yıkayın, başını ıslak tutun, 39 .derecenin üzerinde ateş olursa yarım fitil veya Calpol verin dedi, benden bir kez daha tam puanı aldı J
Bakalım iyi başlayan ilişkimiz inşallah sonuna kadar böyle güzel devam eder.

Zeyno ile Tosi'nin Hikayesi-Varan 2

19 Ekim’de bloguma bir yazı koymuştum Zeyno ile Tosi’nin Hikayesi. Ankara’daki evimizin sahibi Tosi’yi tanıştırmıştım size, hani şu çocukları pek sevmeyen, evde bir çocuk olduğu anda kaçarak evin en uzak köşesine saklanan, ailemize 6 yıl önce katılmış olan tüy torbamız…

Geçen hafta iş seyahatim dolayısıyla Ankara’daydık. Zeyno emin ellerde anneannesi ile güzel bir hafta geçirdi.
Zeyno’ya sadece hafta sonu için bile dayanamayan Tosi, baktı ki, geldik gitmiyoruz, 3. Günden sonra saklandığı delikten biraz çıkmaya başladı.
Annem ve Zeyno yatakta oynarken, ilk önce odanın içine girip en uzak köşeden onları izlemeye başlamış, sonra daha fazla dayanamayıp yatağa zıplamış (tabi yatağın en uzak köşesine). Aslında gerçekten çok uysal bir kedi, ama çocuklar sürekli onun tüylerini çektiği için korkuyor hayvan…
Ankara’dan ayrılmadan bir gün önce, deli Zeyna, Tosi’yi koltukta sıkıştırdı, önce biraz bakıştılar, sonra da Tosi, yaklaşık 30 saniye Zeyno’nun kendisini sevmesine izin verdi. Tabi deli Zeyna, hemen tüylere atılıp çekmeye başladığı için Tosi fırladı yukarı kaçtı. Ben tabi arkasından gidip gönlünü aldım hemen, “Zeynep kardeş, sen abisin” hikayesini yeniden anlattım ona, tüylerini taradım, hırladı hırladı, Zeynep’e küstüğü için düşen kuyruğu tekrar havadaki yerini aldı J
Neyse, aynı odadaki havayı bile solumayan Tosi ve Zeyno arasındaki ilk ilişkinin fotoları da bize güzel bir anı kaldı,,,



Tos: Bak Zeynep, ben az bulunan cinsten bir İran kedisiyim. Tüylerim uzun ve parlak, seni doğduğun günden beri tanıyorum, o yüzden tüylerime dokunmana izin verebilirim. Zaten annem Cavidan seni çok seviyor. Sen gelince içi neşe doluyor,bana daha fazla konserve mama veriyor :)
Zeynep: Tosi abi, çok babacan bir yüzün var, seni yalamak istiyorummmm, izin verir misin???


anneeee, ne kadar yumuşakkkk, ben de böyle tüylerim olsun istiyorum,,, zaten tatlıyım, o zaman daha tatlı olurum, ilerde de babam epilasyona gönderir beni :)


 Tosiiii bak iki elimi birden kullanabildiğim nadir anlardan biri bu,,, çok heyecanlandım, dayanamıycam çekicem galibaaa,,,,



dur Tosi yaaa kaçmaaaaa, bir kez yalayım bırakıcam valla :)


Tosi abi, seninle barıştığımza çok sevindim, seni kendime çok yakın buluyorum, bu evdeki tek 4 ayaklı biziz, herkes 2 tane ayağının üzerinde duruyor, ben galiba, en çok seni sevicemmmm :)

16 Şubat 2012 Perşembe

Kapı gıcırtısına kikirdemek diye yeni bir deyiş olmalı,,,

Kitap okuyoruz...

Çok okuyan, çok bilen, çok gezen anneyiz ya, e-bebek ziyaretimiz esnasında, 0-2 yaş bebekler için Dokun-Öğren serisini keşfettim.
Kitap kurdu bir anne olarak resmen bayıldım kitaplara,  “Oyun Zamanı” ve “Neşeli Hayvanlar” çok hoşuma gitti, hemen Zeynoş’a aldım.
Zeynoş, Oyun Zamanı kitabının içindeki aynalı olan sayfa da takılıp kalıyor. Kendi ile çok barışık bir çocuğum var, anası kılıklı, resmen bayılıyor ayna karşısında zaman geçirmeye. Bir insan aynada kendini görüp, bu kadar mutlu olur mu yaaa :)
İki kitabın içinde de pek çok doku var. Civcivin-kuzunun tüyleri, kelebeğin kanatları, filin kulakları derken epey bir oyalanıyoruz birlikte.
Kitapın arkasında 0-2 yaş için uygun olduğunu söylüyor, ancak şuanda kitap Zeynoş’un ellerine biraz büyük. Zaten Zeynoş’da içindekilerden çok, tadıyla ilgileniyor :) Her bulduğumuz şeyi ağzımıza soktuğumuz şu günlerde, kitabın kapağını kapatıp, kenarlarını ağzımıza sokmaya ve diş etlerimizi kaşımaya bayılıyoruz. Eeee kitap kitaptır, her kitabın mutlaka bir faydası vardır :)
Bakalım Zeynoş, bir matbaacı kızı olan anası gibi matbaadan yeni çıkmış kitabın-gazetenin kokusunu içine çekmeden okuduğunu anlayamayanlardan mı, yoksa teknoloji çağı çocuğu(biraz da tembellikten) ipod’una/iphone’una yüklediği sesli kitapları koşu bandının tepesinde dinlemeyi seven babası gibi mi olacak?




Yaşayan en yaşlı ve en genç kuşağımız

Uslugillerin yaşayan en yaşlı ve en genç kuşağı 2 hafta önce bir aradaydı...

Dedemin deyimiyle, çocuk bademdir, çocuğun çocuğu badem içidir, çocuğun çocuğunun çocuğu bademin içinin içidir :)))



kim bu tavşan ayaklar????

Ailemizin iki tane tavşan ayağı var, ancak kimliklerinin açıklanmasını istemiyorlar,,, acaba kim bunlar :)))



Tavşan ayaklılık yada daha bilimsel ismiyle syndactyly (sindaktili veya yapışık parmaklık) kalıtsal bir rahatsızlık diye geçiyor bilim dünyasında. 2000 canlıda 1 görülme sıklığı varmış (wikipedia uyarınca)

Valla bizim ailenin tavşan ayaklıları gayet şirin olduğu için biz herhangi bir cerrahi müdahale kesinlikle düşünmüyoruz. Ailemizin bu iki bireyi de tüm kişilik özellikleri ile gerçekten nevi-i şahsına münhasır, 2000 değil 2milyonda bir görülebilecek cinsten J  

Ayıppp....

Hergün  yeni bir şey öğreniyoruz, iyi yada kötü, doğru yada yanlış öğreniyoruz işte J

Yeni keşfimiz işaret parmağımızın ağzımızın üzerinde ki iki deliğe girebiliyor olması… parmak bir güzel burna sokuluyor, yerleştiriliyor, ayıpppp deyince de bu bir oyun sanılıyor ve gülünüyor J


Isırrmak serbest :)

Doğduğunda neresinden tutsak elimizde kalacak diye korktuğumuz kızımız artık resmen ısırmalık kıvamda… 2.750 gr doğup, 2.450 gr’a kadar düşen Zeynoşun, aldığı her 10 gr için sevindiğimiz günlerimiz olmuştu. Hatta öyle ki, doktorumuz 2-3 gün aralıklarla kontrol için çağırıyordu bizi. İlk 15 günde verdiğimiz tüm kiloları günde 30gr-30gr alarak toparladık.


Anne sütümüze 4. Ayda 1 öğün Hipp organik formula mama ekledik. 5. Ay kontrolümüzde günlerimizi 1 öğün anne yapımı misss gibi yoğurt ve 1 öğün anne sütü ile hazırlanmış Hipp Prinç maması ile zenginleştirdik.
Bakalım 6. Ayda menülerimize neler eklenecek diye heyecan içerisinde bekliyoruz…
Kuzu aynı babası kılıklı, sıcağı hiç sevmiyor, cıbıldak cıbıldak gezeyim istiyor J bu photolar kendi evimizden de sıcak olan Adapazarın’daki kaplıca evimizde çekildi, ma-aile kurda şen döktük, fırsat bu fırsat deyip cıbıl cıbıl gezdik, tabi kuzunun butlarını-kanatlarını da bol bol yedik  J