30 Nisan 2013 Salı

Öğrenci Zeyno

Dedeyi Katar'a göndermiştik geçen hafta, babası da ben çalışacağım deyince, Anneanne Caca geldi İstanbul'a, kız kıza takıldık birkaç gün...

Caca eli kolu boş gelir mi hiç, bu sefer de kuzunun ne zamandır arkadaşlarında görüp beğendiği masadan almış. Biz aslında düz bir masa düşünüyorduk ancak oyuncakçı 2-5 yaş arası bu uygun, düz olanları daha ileri yaşlarda veriyoruz deyince kafası karışmış Caca'nın, bize de ulaşamayınca bunu almış, ama Zeyno bayıldı masasına, sürekli boyama yapıyor üstünde, kitabını bile masada okuyor kuzum... İnşallah iyi bir öğrenci olur hep böyle, ders çalışırken anneyi babayı hiç yormaz...



25 Nisan 2013 Perşembe

Tek suçlu Efe :)

Bugün eve geldim, terrible two agresif insan Zeyno, bebek koala kitabını yırtmış, aaaaaaa kim yırttı bu kitabı dedim, gözümün içine baktı baktı baktı, EFE dedi :))))

hahahahaha aslan kızım, aferim doğru yoldasın, erkekler her zaman haksızdır bunu sakın unutma :)))





23 Nisan 2013 Salı

2 yaş sendromuna örnek

Daha dün bir yazı yazmıştım, 2 yaş sendromumuzu en güzel anlatan video ektedir...

Çocuk ne sorsam "ıhhh" diyor yahu...

Atlıkarınca'da 10 tur attık, güzel mi sorusunun cevabı ektedir :)


23 Nisan kutlu olsunnnn…


Günlerce düşündük ne yapalım ne yapalım, internette 23 nisan 2013 etkinlikleri yazdım durdum, ama içim razı olmadı kuzuyu bir alış veriş merkezine sokmaya, çok kalabalık bir yerde olsun istemedik, malum Efe kuzusu kalabalıktan hoşlanmıyor… Biz Rahmi Koç müzesine gittik,  vosvos boyama şenliği vardı, ancak 5 yaş itibariyle çocukları alacaklarını okumuştuk ama iyi ki gitmişiz, çünkü saat 3’te curcuna bitti ve vosvos’lar bizimkilere kaldı, gönlümüzce boyadık durduk :)

Hep Altan babanın fotoğraf makinesi ile çıkardık yola, bu sefer iş Cansu ananın kamerasına düştü, iyi ki de düştü…


Hem lezzetli kareler, hem de güzel görüntüler ektedir…

Bir fotğraf çekimlik zıplayıverdik atın üstüne... Sonra indir indirebilirsen :)

Atlı karınca da ben diyim 10, siz deyin 15 tur attık herhalde... bizden sonra bu aktiviteyi bedava yapmaktan vazgeçmiş olabilirler, adamın bile kafası döndü artık bizi görmekten :)

Boyanmış vosvoslara en son hamleleri Zeyno yaptı :)



Prens ve prensesimiz :))


Hayret edilecek birşey ama doğru görüyorsunuz, Efe yüzüne kedi çizdirdi ve Zeyno korkup çizdirmedi :)

Austin austin olalı böyle işkence görmedi :)


Oyuncak evin içinden çıkmadı kuzular... Zeyno'nun "benim"ine dikkat :)
  Austin austin olalı böyle işkence görmedi :) Her sorulan sorunun cevabı "ııhhh" dikkatinizi çekerim :) Vosvos'lar Zeynoş'a kaldı, boyadık durduk gönlümüzce :) Kule nasıl yapılır? sonra nasıl yıkılır? ve en sonunda nasıl ağlanır :) Kızım Ece teyzesi gibi farklı bir mimar olma yolunda... Şaşırmaya dikkat lütfen :)

22 Nisan 2013 Pazartesi

2 yaş sendromuna giriş


Kabul etmek istemiyorum, ama sanırım Zeyno gerçekten “terrible two” yani 2 yaş sendromuna girdi. Bilinçli anneyiz ya, onlarca yazı okudum,  olay şuymuş;  bu sendromun temelinde, çocuğun kendi varlığını ve bireyselliğini farketmeye başlamasının yatıyormuş, yani daha once anneden ayrı bir birey olduğunu farketmeyen bebekler, büyüyp çocukluğa geçme süresinde, kendi kararlarını vermek istiyor ve kendi tercihlerini yapıyormuş. Bu döneme bir nevi ön-ergenlik de deniyormuş. Bu sendromun özellikleri, devamlı itiraz eden, olumsuz cevaplar veren ve her an sinirlenmeye ve bağırmaya hazır bir ufaklıkmış, Allah’ım Zeyno’da hepsiden azar azar var L

İnternette bulduğum Psikolog Eda Gökduman’ın konu hakkındaki önerilerini sevdim, buraya iliştireyim;
1) O dirense de siz onunla inatlaşmayın. Siz yetişkinsiz o çocuk, siz ondan daha güçlüsünüz unutmayın.
2) Bu davranış biçiminin; yaşının ve gelişiminin bir özelliği olduğunu hatırlayın.
3) Yapmasını istemediğiniz bir davranışı var ise; kızma, engelleme,bağırma, cezalandırma gibi davranışlar göstermeyin. Bu davranışlar onun gün içerisinde size daha uyumsuz olması sonucunu yaratır.
4) Yapmasını istemediğiniz davranışla ilgili çok fazla açıklamalar yapmayın. Sizi anlamasını ve bir daha yapmamasını beklemeyin. Bu oto kontrolü kullanabilecek kadar henüz büyümedi. Birçok anne “Anlatıyorum, açıklıyorum, güzel güzel konuşuyorum ama hala yapmaya devam ediyor.” İfadelerinde bulunuyor. Bu güzel anlatımlarınıza daha büyük yaşlarda daha olumlu tepkiler verebilecektir.
5) Yapılmasını istemediğiniz bir davranış gösterdiğinde oyunla ilgisini başka bir yöne çekin. Bu yaş döneminin dikkat süresi çok kısa olduğundan eğer yaratıcı olabilirseniz dikkatini inatlaştığı olaydan hemen dağıtmayı başarabilirsiniz.
6) Oyunlar işe yaramadığında açıklamaları ve ilgiyi kesin. Başka bir işle ilgilenin. Kısa bir süre sonra ağlamasının sonlandığını , sakinleştiğini göreceksiniz.

Ama ben asıl eksi sözlük hayranıyım, oldum olası bayılırım, mesela tatile mi gideceğim, önce ekşi sözlüğe yazarım, nereye gidilir, nereye gidilmez hemencecik öğrenirim. İşte eksi sözlükten muhteşem terrible two’nun bana göre en iyileri J daha fazlası için eksi sözlüğü mutlaka ziyaret ediniz J

-ingilizcesi zayif bir insanin yabancilarla konusurken yasadigi bunalima benzer.
soylenmek istenen cok sey vardir, ama kelime dagarcigi sinirlidir.

-anne: aaa bak jandarma geçiyor.
çocuk: hayırrr, ben jandarcam.

-kendini annenin dağa tepeye bağırarak koşma isteğiyle belli eden sendrom.

-ben kişiliğimi kazanırken annemi babamı nasıl maymun ederim sendromu...
anne-baba 1 ayda 1 yaş yaşlandırır....
tükçesi iki yaş sendromu olarak anılır...




kelimeler kelimeler kelimelerrr

Ağzında binbir laf, bazen bizimle, bazen kendi kendine konuşup duruyor, hatta bazen onu anlamıyoruz, gidiyor Aliş bebeği ile laflıyor :))

20 aylık Zeyno'nun kelimeleri;
anne
baba
teyze
gel
git
bitti
kalk
su
süt
bebek
pepee
dede
bak
agga (ayakkabı yani)
kuş
meee (kuzu oluyor)
möööö (inek oluyor)
miyamaaaa (mşehur kedimiz)
havhav (köpek)
fil
kaka
meme
nunu (babaanne)
caca (anneanne)
oku

mama
at
muz
böp (göz oluyor)
bir
byebye
otur
tut
ver
fabe (fare)
karga
gak

Tecrübeli anneden, anne adaylarına tavsiyeler mektubum :)


E-maillerime bakarken, Eylül ayında doğum yapmak üzere olan bir arkadaşıma yazdığım uzuunnnn ve detaylı mailimi buldum. Doğum valizinden, anneye gerekli olan eşyalara, ilk günlerde yapması gerekenlerden, takılmaması gerekenlere pek çok şeyi yazmışım. Yahu şu acemi anne Cucu hallerimden, kıdemli anne Cucu’ya doğru ilerliyorum sanki J
Madem bu blog bir anne-kuzu blogu, belki başka faydalanmak isteyenler çıkar diye, buraya da ekliyorum J
Doğum Valizi
Kuzu için:
·    Kuzu için bence hiçbir şey götürmene gerek yok.  Zaten hastanedeki zıbınları giydiriyorlar. Mavi boncuk felan da taktırmıyorlar. Altın olur düşer kaybolur diye. Bebek bezi, vucut yağı, uni baby hepsi var (hatta onları senin için bir set açıyorlar, çıkarken de hepsini sana veriyorlar).
·    Hastaneden çıkış için sadece bir takım zıbın-çorap-şapka-hırka-battaniye alman yeterli.
·    0-13kg oto koltuğu veya port bebe ile hastaneden çıkarıyorsunuz. Bizim oto koltuğu Maclaren marka. Onun iç haznesi biraz geniş. Çocuk içinde yüzüyordu resmen. E-bebek’ten destek minderi diye bir şey aldık. (http://www.e-bebek.com/oto_koltugu_aksesuarlari/sunshine_kids/sunshine_kids_cuddle_soft_bas_ve_vucut_destek_minderi/SUK-76615) Biz onu neredeyse 3 ay kullandık. Sana da tavsiye ederim. Çocuk çok rahat ediyor.
·    Hastaneden çıkana kadar bebeğin bütün kontrolleri senin sigorta bakiyenden karşılanıyor. Hastaneden taburcu olduğun anda o bir birey artık. Eğer özel sağlık sigortası felan gerekiyorsa, bunu atlamayın hemen yaptırın. Mesela bizim hiç akılda yokken, taburcu olduktan 2 gün sonra Zeyno sarılık oldu 2 gün hastaneye yattık, gecelik 2.000 TL para verdik. Ama Allah’tan Zeyno’nun sigortasını doğar doğmaz geçerli olacak şekilde başlatmıştık, parayı geri daha sonra aldık sigortadan.
Senin için:
·    Bence lohusa geceliği al, pijamadan daha rahat diye düşünüyorum. Zaten sezeryan olursan, dikişlerinden dolayı pijama altını giyemezsin.
Annem bana kokoş bir sürü şey almış, hiçbirini giyemedim. Taşlı-dantelli modeller bebeğe batıyor. Chez-Elle diye bir marka var. Bence ona bak. Bence bunlara bir bak.
http://www.abchamile.com/asp/show_stock.asp?product=4715_Hamile_Gecelik (dantelsiz, taşsız, memeni bütün olarak ve hemencecik çıkarıyorsun, çok rahat) (memeyi bütün olarak çıkarma işi çok önemli, lohusa geceliklerinin pek çoğu alttan felan açılıyor. Onlar hiç kullanışlı değil.Sakın alma.)
http://www.cenlaybebe.com/urunler/264-chezelle-lingerie-4575-emzrme-gecelk.aspx (en memnun kaldığım ürün bu oldu, 1 ay evde bununla gezdim resmen )  (hem gecelik, hem ev elbisesi gibi, üstünün sabahlığı da var,şimdi kış için uzun kolluları da çıkmıştır herhalde)
·    Emzirme sütyeni yerine, emzirme atleti öneririm sana. Çünkü anne en çok yanlarından üşütüyor. Unutma senin üşütmen demek Kuzu’nun üşütmesi ve daha da kötüsü gazı olması demek. E-Bebek’te satılan penye emzirme atletleri var. Ben her rengini aldım. Fiyatları da çok uygun..
Bir de dışarı çıktığımda giymek için Chez-Elle’nin bir modelini aldım. Kalıplı bir model, gömleklerle gayet iyi duruyor.
·    Çorap (ayakların gerçekten çok üşüyor), terlik
·    İç çamaşırı ( kullan at çamaşırlar satılıyor, hastane için onlardan alabilirsin)
kağıt külot bunlar. Rahatsız bir dokusu var. Ama kanaman çok yoğun olduğu için, en rahatı bunlar bence. Bir de biraz genişçe al. Çünkü hem kalıpları dar. Hem de doğumdan sonra hala çok şiş oluyorsun.
·    Hastanede ped veriyorlar. Götürmene gerek yok. Zaten ilk günler aşırı kanaman olduğu için orkid pek işe yaramıyor  Hatta biz çıkarken hastaneden 5-10 paket ped verdiler bize.
·    Göğüs ucu kremi . Ben lansinoh almıştım ve onu yanımda götürmüştüm. Ama hastaneden kavanozda başka bir marka verdiler. Onu da sürdüm. Ama bence hepsi boş.  Bir arkadaşımın annesi ebe. Benim göğüs uçlarım aşırı yara oldu (hatta kanadı), bana saf zeytinyağını ısıt, memene sür dedi, ben yaptım, çok faydasını gördüm. Tavsiye ettiğim herkes faydasını gördü   Bir de göğüslerin olur da yara olursa, evin içinde memelerini kapatma, açık bırak, öyle gez (açık yara daha çabuk kapanır mantığıyla)   Şimdi garip geldiğini biliyorum ama sen lohusa olacaksın, hiçbir şey garip gelmeyecek bir süre sonra
·    Diş fırçası-diş macunu.
·    Şampuan, duş kremi (bu arada sonraki zamanlarda pek duş kremi ve body lotion sürme göğüslerine, kuzu koku olduğu zaman emmek istemeyebilir)
·    Tarak, ayna, makyaj malzemesi, lip stick, deodorant
·    Kırmız lohusa tacı
·    Normal doğum yapmayı düşünüyorsan, uzun saatler için ipod  (benim doğumum 15 saat sürmüştü)
Unutulmaması gerekenler:
·    Anı defteri (gelen misafirlerin yazması için),
·    kamera,
·    fotoğraf makinesi ,
·    telefon şarjı,
·    sigorta kartın
·    nüfus cüzdanı,
·    gelen hediyeleri not etmek istersen küçük bir not defteri alabilirsin
·    Kocan seninle kalacaksa, onun için terlik, pijama, diş fırçası-macunu gibi kişisel bakım ürünleri
Kısa Notlar:
·    Şirket ile konuş. Doğumla ilgili bazı raporlar alıp şirkete götürmen gerekiyor
 Benim aklıma gelenler:
Doğum raporu (bundan 3-5 tane al, bir sürü yere lazım oluyor, baş hekim imzalı olacak)
Bebeğin Nufus cüzdanı
Bebeğin Vukuatlı nüfus örneği (bunu nufüs cüzdanı çıkarırken veriyorlar)
Eskriptiz raporu (sigorta istiyor)
Aile bildirim formu
Aile beyanname formu
·    Nufüs cüzdanı çıkartmak için;
Anne –baba nufüs cüzdanı
Evlenme cüzdanı
·    Buarada eğer sezeryan olacaksa, doğumu Çarşamba günü yap. Çünkü SSK’Ya göre doğum izni babalar için 3 gün. Eğer Cuma gününe gelirse, Cuma-Cumartesi-Pazar oluyor. 
·    Amerikan Hastanesinde bir normal odalar, bir de suit odalar vardı. Suit odalar, bence gereksiz pahalı. Normal odada doğum yapabilirsin, ancak doğum yapmadan önce  hastaneye gezmeye git. Odanın önünde bekleme alanı olan odayı seçmeni öneririm. Gelen misafirlerin odada değil, orada otururlar (çünkü inan bazıları geliyor ve gitmiyor ve odada çok bunalabiliyorsun). Kapının önünde ayakta durmak istemiyor kimse, o yüzden bekleme alanına yakın bir oda olursa çok rahat edersin.
·    Bebek doğar doğmaz pediatri bölümünden biri atanıyor. Sen sonra istersen değiştirebiliyorsun tabi.
·    Hastaneden normal doğum yaparsan 2 gün sonra, sezeryan yaparsan 3 gün sonra taburcu oluyorsun. Normal doğum yaparsan 4. Günde tekrar kontrol için geliyorsun, bebeğin kilosuna sarılık değerlerine bakıyorlar. Bir de 1. Haftada kontrol için gidiyorsun.
·    Bebişin göbeği genelde 7-10 gün arasında düşüyor, o zamana kadar yıkamıyorsun, ondan sonra yıkayabilirsin. Biz ilk yıkamasını yaptıramamıştık, çok yakın bir arkadaşım (yeni anne) gelip yıkamıştı kuzuyu. Eğer arzu edersen, ben seve seve gelip kuzunun ilk yıkamasını yaptırabilirim
·    İlk tırnak kesimi de biraz olaylı oluyor, bunun için e-bebekten şu makası almanı öneririm. Kullanımı çok rahat. (http://www.e-bebek.com/temizlik_ve_bakim_urunleri/chicco/chicco_bebek_tirnak_makasi_mavi/CHI-13144) (annem 40. Günde gittikten sonra benim ilk tırnak kesimim 45 dakika sürmüştü, şimdi çat çat, 2 dakika)
·    İlk günler özellikle sezaryen olursa sütün olmayabilir (bir haftada sütü gelen arkadaşlarım olmuştu) hiç panik yapma. Bu iş tamamen arz talep meselesi, kuzu emdikçe sütün olacak. Zaten eğer olmazsa da devam sütleri gayet anne sütü kadar iyi.
·    Kuzunun emmeme ihtimaline karşı hazır ol, benim kuzum emmedi mesela beni. Ama ben inatla 7 ay boyunca sağıp anne sütü verdim ona, o yüzden süt sağma makinesini hazırla. Ben avent kullanmıştım, gayet memnun kaldım. Bir de bebiş emmeyebilir, onun için bir de biberona hazırlıklı ol. Ben bir ay dayandım, birinci ay sonunda biberonu verdim (ilk 1 ay kaşıkla besledik kuzuyu, ben sağdım, annem içirdi). Biberon için de ben hep avent kullandım. Ama unutma biberona alışan bebek, anne memesini bırakıyor, o yüzden mümkün olduğunca biberon verme.
·    İlk günler sütün aşırı gelip her yeri leke yapabilir, bir de ilk sütler colostrum sütleri ve çok kıymetli o yüzden ekteki göğüs kalkanından almanı öneririm. (http://www.e-bebek.com/Arama?q=kalkan), akan sütler onun içine doluyor, sende onu kaşıkla bebeğe içirirsin (tabi onları takınca göğüslerin füze gibi oluyor), sonraki günlerde de akıntılar için göğüs pedi alabilirsin. (lansinoh’unkiler tek tek paket içinde, gayet siteril)
·    Emzik işine de karar vermen gerekiyor, emzik vermeli mi vermemeli mi? Ben verdim, hayatım kurtuldu  kuzu emziği eme eme uyuyor, emzik gördüğü zaman uyku saati geldiğini anlıyor. Ancak uyku saatleri dışında kesinlikle vermiyorum. Tabi emzik diş yapısını bozan bir şey. Bir de ne zaman bırakacak inan bilmiyorum, şuanda tam bir emzik bağımlısı, emzik olmadan asla uyumuyor. O yüzden artıları ve eksileri iyi tartmak gerekiyor.
·    Ben ilk 40 gün odamızda bir beşikte yatırdım kuzuyu, sonra aldım odasına koydum. Kesinlikle yanında yatırmaya, özellikle memende uyutmaya alıştırma, buna alışırsa, uzun zaman bırakmaz.
·    Sinem Olcay Kademoğlu’nun merhaba bebek diye bir kitabı vardı, onu öneririm sana. Bir de Tracy Hogg’un bebek bakım yöntemlerine mucize çözümler gibi bir adı olan bir kitap vardı, onu da okuyabilirsin. Hoş orada anlattığı mucizevi yöntemi ben uygulayamadım ama eğer uygulayabilirsen süper bir şey olabilir. (yöntemin adı EASY-eat-active-sleep-your time gibi bir temele dayanıyor, ama hiç anlatıldığı kadar kolay değil)
·    Siyah beyaz göz refkleslerine iyi gelecek oyun kartları var, benim bir arkadaşım Amerika’dan getirmişti ancak joker’de felan da var, ilk günler oldukça göz kayması olabilir (hatta 6 aya kadar sürebilir), göz reflekslerini çalıştırması için bu kartlardan almanı öneririm.
·    Dönence biz taktık ama Zeyno çok sinirleniyordu, 6. Ayda çıkardık. Takılı olduğu dönemde de pek kullanmadık aslında.
·    Oyun halısı, mutlaka almalısın, bizimki fisher price’ındı, ama Tomy’ninkiler daha büyük ve güzel, bebek dönmeye başlayınca da kullanılmaya devam edilebiliyor. Onun üzerinde dönüyor, üzerindeki oyuncakları tutmaya çalışıyor felan. Bence kesinlikle faydalı bir şey.
Valla aklıma ne geliyorsa yazdım. Umarım faydası olur sana. İlk zamanlar hayatın 3 saatlik periyodlardan oluşacak, yaklaşık 1 saat emecek, 10 dakika gazını çıkaracaksın, altını değiştireceksin, uyuması için bekleyeceksin (yada kolunda uyuyacak), yatağına yatacak, 1 saat sonra uyunacak, ve aynı döngü tekrar başlayacak. Çok yorulacaksın, çok yorgun düşeceksin.Lohusalık iğrenç bir dönem. Kanaman çok yoğun olacak (yatak yorgan batacak), göğüslerin deli gibi ağrıyacak (kuzu emdikçe canın acıyacak), eğer sezaryen olursan dikişlerin acıyacak. Lohusalık bunalımı diye bir şey bence kesinlikle var. Ben 20 günlük loğusa iken,İlker’in annesine hediye almak için İstinye Park’a gitmiştik, içeri girince oturup sinirimden ağlamıştım (Allah’ım memelerim acıyor, kanıyorum, şişkoyum, uykusuzum ama millet burada gezip tozuyor diye)
Ama bunun geçici bir süre olduğunu sakın unutma. 3-4 ay sonra her şey düzene girecek.
Zeyno şuanda akşam 8-9 arası uyuyor ve sabah 7’de kalkıyor. Hayatımızın bir parçası artık. Örneğin daha 1 yaşındayken bizimle 1 haftada 4 ülke gezdi kuzucuk. Herşeyin çok güzel olacağını sakın aklından çıkarma
Welcome to the club :)

19 Nisan 2013 Cuma

Anammmm

Daha önce bahsetmiştim bir vileda kovası var Zeynonun... Dün teyzesi vileda ucunun dönerek çıkabildiğini fark etmiş ve 'Anammmm bu çıkıyomuş' demiş kendi kendine... Zeyno hemen yazmış bunu kafasına, dünden beri 'anammmm' diye geziyor ortalarda :)))

Gerçekten tam bir recorder şuanda, çok dikkatli olmak lazım yanında...

Kahvaltı sorunsalı

Çok ama çok uzun zaman bulamaç yemişti Zeyno kahvaltıyı... Hatta bebelac mısırlı çavdarlı içine ne katsak yiyordu, sonra cici bebe biskivisü favorisi oldu, onu yedi sürekli... Sonra menemene geldi sıra, domates olsun da nasıl olursa olsun, ben de içine peyniri yumurtayı bastım menemeni yedirdim kuzuya :)))

Ama şimdi ayrı ayrı istiyor kuzu :))

Bu sabah tam bir yumurta yedi, 3-4 cherry domates ve salatalık ile, ama böyle olunca da töbe peyniri sokmuyor ağzına, hele zeytin mümkün değil... Bu kahvaltı işi yüzyılın sorunu olarak kalacak sanki... Babası kılıklı ne olcak :))

18 Nisan 2013 Perşembe

Fazla doluyum bugün...

Bugün şirketten bir arkadaşım babasının cenazesi vardı, öğlen saatlerinde son görevimizi yapmak için Zincirlikuyu Mezarlığı'ndaydık, İstanbul'a ilk geldiğim günlerde gördüğüm ve görür görmez resmen dumur olduğum bir kapıydı Zincirlikuyu Mezarlığı'nın kapısı. 'her canlı ölümü tadacaktır' sözü, meğersem Kur'an da geçen bir ayetten alıntıymış, her önünden geçtiğimde tüylerimi diken diken eder...

Bugün imam efendi definden sonra merhum için duaları okudu, sonra size Necip Fazıl"ın bir şiirini okumak istiyorum dedi ve internetten arayıp bulduğum aşağıdaki şiiri okudu...

Ölüm Güzel Şey

Ölüm güzel şey,budur perde ardından haber...
Hiç güzel olmasaydı ölür müydü peygamber?...
Öleceğiz müjdeler olsun,müjdeler olsun !
Ölümüde öldüren Rabbe secdeler olsun!

Kapı kapı, yolun son kapısı ölümse;
Her kapıda ağlayıp o kapıda gülümse!
O demdeki,perdeler kalkar,perdeler iner,
Azraile hoşgeldin,diyebilmekte hüner...

Ufka bakarlar;ölüm uzaktamı uzakta...
Ve tabut bekler,suya inmek için kızakta.....
Sultan olmak dilersen,tacı,sorgucu,unut !
Zafer araban senin,gıcırtılı bir tabut!

Necip Fazıl Kısakürek

Her an gülemez insan :_(

Bu blogda hep ama hep mutlu güzel anılarımız olsun istiyorum... Çok şükür Allah'ıma mutlu olmam için herşeyi vermiş bana... Ama hayat bu, tatlısı kadar acısı da var, ve bazen hiç istemese de insan, yüreği taşar, gözünün kenarındaki yaşlar yerinde durmaz, akar...

Bugün böyle bir an yaşadım, ben doldum doldum taştım.
İlker ve Zeyno kitap okuyorlardı kanepede, sakince gittim yanlarına, yüreğim sıkışmış ama hala ağlamaz bir halde, İlker'in herşey düzelecek göreceksin demesiyle koyverdim gittim kendimi ve Zeyno şaşkınlıkla izledi beni, izledi, izledi, izledi.... Ve sonra birden bire öyle bir ağlamaya başladı ki anlatamam, ilk defa bu kadar içten, bu kadar gerçek ağladı, bu sefer istediği birşey olmadığı veya düşüp bir yerini acıttığı için ağlamadı, ilk defa ama ilk defa korktu hem de çok korktu ve ondan ağladı...

Sakinleştirmem 10 dakika sürdü, içini çeke çeke bana sarıla sarıla ağladı kuzum... Ana kız salya sümük olduk, annemmmm diye diye uyudu kuzum... Bu gece kıyamadık aldık yanımıza yatırdık, koklaya koklaya uyuyacağız kuzuyu...

Canım kızım, gülmek kadar gerçek birşey ağlamak ama Allah'ım sana hep güleceğin veya mutluluktan ağlayacağın günler yaşatsın...

Can Yücel'in bir şiirinde geçiyor,"Ağlayanı güldürebilmek,ağlayanla ağlamaktan daha değerliymiş,
Gözyaşımı kahkahaya çevirdiğinde anladım.. " güzel kızım benim, sen benim gözyaşımı kahkahaya çeviren insansın...

Unutulmayanlar duvarı

Kaç zamandır aklımdaydı, bir türlü fırsat olmamıştı...

Bizi bilen bilir, ma-aile pek meraklıyız fotoğraf işine, Altan baba sağolsun:))

Evdeki antrede yer kalmadı artık, her taraf beyaz duvar kağıdı üzerine, siyah çerçeve, ve gezip gördüğümüz her yerden 1 fotoğraf... Resmen son fotoğrafları astık bu hafta, yeni bir boş duvar bulmamız lazım evde :)

Zeynonun odasına da unutulmayanlar duvarı yapmak istiyordum, ama seçim yapmak çok daha zor oldu bu sefer, o yüzden bu duvarı unutulmayanlar 0-18 ay duvarı yapmaya karar verdik, gerisi Allah kerim:))



16 Nisan 2013 Salı

Yeni bombalarımız


Her gün eve geldiğimde beni yeni bir bomba ile karşılıyor Zeyno...

Bugün Pepee'yi izlerken, onun yerlere yatıp güldüğünü görmüş. Annecim Pepee nasıl gülüyor diye sorunca, yere boylu boyunca uzanıyor, ayaklarını kaldırıp tepiniyor :)))

Buarada yere boylu boyunca uzanırken çok dikkatli davranıyor, demek ki tak diye kafayı patlatmış bir keresinde yere... Eee ne demişler bir musibet bin nasihattan iyidir :)))

Bir de Pepee'nin arkadaşının adını öğrenmiş, Luluuuuuu diye geziyor evde (orjinali Zulu oluyor aslında)...

İki heceli şeyleri artık çok kolay tekrar etmeye başladı Zeyno, 3-5 kere söyleyince kendi dilinde birşeylere çevirip ağzından küt diye çıkarıyor birşeyler... Tam bir kayıt cihazı oldu buara, her zamankinden çok daha dikkat ediyoruz konuştuklarımıza :)

Caillou'yu keşfetti buara ve Pepee'nin pabucu dama atılmaya başlandı gibi. Akşamları babasından "ka" istiyor (Caillou'nun Zeynepçesi) Ama yine de Pepee'nin dedesi favorisi....

Karikatür


Bu kadın aynı ben yaaaa :)))


Bu da eminim ki Zeyno ile Cucu'nun 10 yıl sonraki hali :)))

15 Nisan 2013 Pazartesi

Okuduklarımız...

Kitap okumaya hiç ara vermedik, ancak epeydir okuduklarımızı yazmadığımı fark ettim..

D&R kolisinden son çıkan kitaplarımız Net Yayıncılık'tan çıkan PİSİ PİSİ MIRNAV serisi,  tam Zeyno'luk, tam 2 yaş altı çocuk kitabı. Kalın kapaklı, kocaman resimli, az sayfalı ve bol renkli. 

Pisi kedi serisine benziyor ama dokun-hisset tarzı bir kitap değil, biraz daha "futbol topu nerede?" "pencereyi göster bana" tarzı bir kitap. Yeni yeni kavramları öğrenen ve kendi yarattığı diliyle konuşan Zeyno için süper bir kaynak oldu bu.

Bugün "miyama"nın arkadaşının adını öğrendi "fabe" yani "fare" oluyor kendisi :) Fareyi gördüğü her yerde çıldırıyor, "fabe, fabe" diyor, bir de gösteriyor, hani tanıyorum ben bunu anlamında :)


Birkaç hafta önce de yine Net Yayınlarından 18-24 ay İlk Adımlar Dizisi Hayvanlar ve Sözcükler kitaplarını almıştım. Ama onları pek sevmedik açıkçası, aslında kitaplar kötü değil, ancak çok fazla obje var bir sayfada, birini anlatırken, aklı diğerine kayıyor, odaklanmıyor, hızlı hızlı sayfaları çevirmek istiyor :) Ayrıca, aynı yayınevine ait olmasına rağmen, renkleri hiç can alıcı değil. Dolayısıyla, sürekli ortalarda tutuyorum, ancak hiç ilgisini çekmiyor kitaplar.





D&R'ın kolisini Zeyno ile ortaklaşa paylaşıyoruz, yarısı onun, yarısı benim... Valla D&R'dan artık ekstra müdavim indirimi bekliyorum, duyurulur.

Öncelikle 1 ay önce sipariş verdiğim, gerçekten çok kalın olmasına rağmen 10 günde bitirdiğim ve kendimden geçtiğim kitap, Melekler Zamanı, Fatma Erdek'in ilk kitabıymış. Aslında önsöze göre 6. kitabıymış, ancak yayımlanmış ilk kitabıymış. Diğer kitaplarını heyecanla bekliyorum. Ancak kendisine ve yayın evine biraz yazı fontunu büyütmelerini tavsiye ediyorum. Resmen okurken gözlerimi feda ettim :)



 Ve geçen hafta aldığım ve elimden düşüremediğim kitap, Hasret, Canan Tan'ın son kitabı. Bu kadının kaleminden bir tane kötü kitap okumadım, hiçbir kitabı beni hayal kırıklığına uğratmadı, Piraye, Yüreğim Seni çok sevdi, İz, Issız Erkekler Korosu, Aşkın Sanal Halleri, En son yürekler ölür, Eroinle Dans, ve son olarak Hasret, hepsi kitaplığımda baş köşede yerini koruyor. Benim şu hayatta kesinlikle en sevdiğim kalem.




Ve son olarak, elime dün geçen kitap sevgili Blogcu Anne, Elif Doğan'ın kaleminden "Annelik Her Zaman Tozpembe değildir".  Kitabın girişi şöyle; "Annelik Her Zaman Tozpembe Değil, bebeğinizin uyku sorunlarına çözüm önermiyor. Yemek yeme problemi olan çocukları iştahlı yumurcaklara çevirmiyor. Disiplin konusundaki sorularınıza yanıt olmuyor.Ama “yalnız değilim” dedirtiyor. “Benimle aynı kaderi paylaşanlar var." Bir solukta okumak için sabırsızlanıyorum.


Kitap dünyamızdan şimdilik bu kadar :)




14 Nisan 2013 Pazar

Amcalara hitaben şarkı :))

Bu haftasonu resmen sattık Zeynoşu, Nurnur ve dedeye, cuma akşam iş çıkışında ben şirkettten kızlarla buluşunca, babası da spora gitmek aşkına, Zeynoyu dedeye sattı...

Sonra cumartesi gündüzü hep birlikte geçirip, gece eller havaya yapmak için dışarı çıkınca yine sattık Zeynoşu :)

pazar günü resmen uyanamadım, bir ağırlık çöktü, biraz da iş güçe bakınca, hop diye akşam oldu, bir kuzumuz olduğunu hatırladık, onu almaya gittik, bizi amcalara hitaben yazdıkları bu güzel 4'lük ile karşıladılar :)

Zeynep'in 2 amcası varrrr,
Birisi Alper, biri Berkerrrrr
Zeynep amcalarını çok severrrrrr
Amcaları dünyayı gezerrrrrrr :)

Ps: tanzanyalı amca, bu hafta tatil için Brezilya'da yaşayan amcanın yanına gitti, şuanda ipanema plajında caipirinha içip beni çıldırtıyorlar :(

Mahallenin delisi

Benim çocukluğum Ankara'a Keçiören'de geçti, bütün mahallenin çocukları teyzemlerin evinin arka bahçesindeki dut ağacının tepesinde büyüdük, misket oynayıp- ip atlayarak, sessiz sinemada yerli yabancı filmleri bilmeye çalışarak saatleri devirerek geçti çocukluğum( tabi bildiğimiz yabancı sinema yok denecek kadar az) :)

Ama ama asıl bir de mahallenin delisi İbo'dan kaçarak geçti:) göbekli, gözlüklü, sürekli ınnnınnnn diye araba sesi çıkararak yoldan geçen insanları korkutan bir adamdı zararsız İbo, birşey yapmazdı aslında ama niyeyse aklımız çıkardı adamdan, işte şimdi mahallenin yeni delisi de karşınızda, iki tane erkekle(efe ve berk) gittiği piknikte direksiyonu çocukların elinden alıp gün boyu kimselere kaptırmadı, hatta en son çantasına bile attı:))


Ps: buarada kızım bir güzel Efe diyor ki sormayın, eFFe, eFFe diye F'lerin üstüne bastıra bastıra :))

Kokoşşşşşş

Zeyno daha yeni doğmuştu, canım Hikmet teyzecim Alanya'dan yollamıştı, bir bikini takımı bir de bu güzel gözlükleri... Geçen yaz hiç taktırmadı gözüne, ama şuaralar güneşli günlerimizin favorisi hatta her seferinde mer mer merrrrr ( yani ver ver verrrrr) çığlıklarıyla istiyor kuzucum gözlüklerini ;))
Eğer benim gözümde yoksa 'tak' diye emiri bile veriyor bana kendisi ;)






2 Nisan 2013 Salı

Pamuk prenses

Anneanne Caviş yine dayanamamış, mükemmel bir pembe mont almış Zeynoşa :))

Üzerine de bir de ördüğü şapkayı takınca tam bir pamuk prensesi oldu kuzucuk :)))





Uyku arkadaşları

Ferber hala işe yarıyor, Zeynoş akşamları yatağında uyuyor, ancak yatağa yatar yatmaz havhav'ı (yani köpeğini) ve pil'i (yani filini) yanına istiyor. Onlara sarılıyor öyle uyuyor .

Sabah saat 6:30-7:00 arası uyanıyor, önce yatağında biraz kendi kendine oyalanıyor, sonra bana sesleniyor, odasına bir gidiyorum, kolunun altında pepeli yastığı bir elinde havhav bir elinde fili beni bekliyor. Gidiyorum onu kucağıma alıyorum, kendi yatağımıza getiriyorum, biraz da hepberaber bizim yatakta uyuyoruz, anne, baba, pepeli yastık, havhav, fil ve Zeyno :)))



Sarıyer anısı

Zeyno ve anneanne Caviş, Nurnur'a misafir olmuştu 2 hafta önce...

Hatta unutulmasın bölümüne yazmıştım, Zeyno ilk defa dolmuşa bindi diye:)

Nurnur onları Sarıyer sahilde karşılamış, gidip bir kafede oturmuş muhabbet etmişler, miyamaları sevmişler, Zeyno bir Caca'ya sırnaşmış bir Nurnur'a :))) zaten anne- babaşar disiplin koymak için vardır, nineler dedeler de o kuralları yıkmak için :)))

Günün bombası Göze kafede keşfedilen top havuzu olmuş, günün geri kalanı orada geçirmişler haliyle :))













Takıntı

Daha Zeynoş'un Ankara'da mevlüdünü okuturken, gelen hediyelerden biriydi bu pembe mont.

Ceroş yani namı değer cece hediye almıştı bu montu, 12-18 aylık bir monttu, çok iyi hatırlıyorum tam Zeynoş'un baştan ayağa boyu kadardı:) değiştirip birkaç beden küçük bir beden mi alsak demiştik ama sonra vazgeçmiştik büyüyünce giyer diye.... Kuzu büyüdü büyüdü montun içine girdi de montu küçülttü bile:) artık içine kalın birşey giyince önü kapanmıyor :) ama benim takıntılı kızım onu kapatıcam diye yolda yürümüyor bile :)))

Eeee Ceceeee teyze duyurulur, mont küçüldü,2-3 yaş bedenini bekliyoruz :)))

Berker amca iyi ki doğdun

18 mart, Berker amcanın 26. Yaş günüydü, taaaaa Tanzanya'lardan kalktı, bronz teni ile bizi kıskançlıktan çıldırttı, aramıza katıldı :))

Bu güzel günü suadada'da kutladık, yağmura rağmen çok keyifli bir akşamdı.

Buarada tesadüf bir akşamdı ancak geçen seneki kadronun aynısıydık yine (caviş dahil), Berker'i korkuttuk, seneye Türkiye'ye gelmezsen yine topluca kalkar Standford'a geliriz diye :)

Berker amca iyi ki doğdunnnnn