11 Haziran 2014 Çarşamba

Meğer ben...

Nil Karaibrahimgil oğlu Aziz Arif için yazmış bu satırları, ben en beğendiklerimi aldım içinden, unutulmasınlar köşesinde yerini bulsunlar diye...

Meğer ben suymuşum. İçimdeki akvaryumda bir insan büyüyebilirmiş.

Meğer ben aklım değilmişim sadece, kalbim de değilmişim, bir bedenmişim ben. Ikınıp bir canlıyı hayatla buluşturabilecek basit bir beden.

Meğer ben kadınmışım. Kadın gibi bir kadın. Çocuk gibi bir kadın değil sadece.

Meğer tek aşk, şarkılardaki değilmiş. Başka bir aşk varmış yavruya duyulan. Kalbe doğumla dolan. Kaynağından gözyaşlarıyla fışkıran.

Meğer beslemeye muktedirmişim. Sütmüşüm ben, ilaçmışım, balmışım.

Meğer kokum birine cennetmiş, sığınakmış, yuvaymış.

Meğer uykusuzluk da güzel olabilirmiş. Hatta fazla uyku hasret yaparmış, yavrunla arana girermiş.

Meğer her şey yeniden başlarmış. Eski olan her şey bir anda eskirmiş.

Meğer ben bir matruşkaymışım. İçimden bir küçüğüm çıkarmış.

Meğer geceyle gündüz palavraymış. Hepsi şimdiymiş. O uyumayınca uyku da neymiş. Uykun gelmezmiş. Zaman güneşin uydurmasıymış.

Meğer annem beni bundan merak edermiş, arayıp sorarmış, dayanamaz gelirmiş, başımdan eksik olmazmış, deli gibi severmiş.

Meğer minik bir yavrunun gözlerinde kainatın sırrı gizliymiş. Bakıp çözülmezmiş sadece dalıp gidilirmiş.

Meğer avuçlarım onun elleri için kılıfmış.

Meğer kollarım onun ilk eviymiş.

Meğer sesim ona müzikmiş, hikâyeymiş, ninniymiş.

Meğer dualar gerçek olurmuş.

Meğer kalbim artık onun kalbiymiş. Onda atacakmış.

Meğer büyümenin, öğrenmenin, çoğalmanın, yenilenmenin sonu yokmuş.

Meğer yeryüzünde cennet varmış.

Meğer mutluluk gözyaşları varmış.

Meğer biri uyurken yapacak şeyinin kalmadığı, aklına bir şeyin gelmediği olurmuş.

Meğer sevginin sonu yokmuş.




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder