24 Ağustos 2012 Cuma

Yeni bir döneme giriyoruz: Zeyno yürümeye başladı

Alanya tatilimiz son sürat devam ediyor. Hiçbir günümüz bir diğerinin aynısı olmadan bir haftayı devirdik, neredeyse tatili bile bitirdik.

Canım kızım burada yürümeye başladı. 
Yürürken titrek Naciye gibi, kafası ayrı oynuyor, poposu ayrı oynuyor. bir koltuktan diğerine gidiyor ve bu yaptığının ne kadar büyük birşey olduğunu fark edip, oraya varınca kendi kendini alkışlıyor :)

Tabi zaman zaman aksilikler de oluyor ve birden bire pat diye yolun ortasında devriliyor, bir kızıyor bir kızıyor anlatamam :) sinirden çatlıyor resmen :) bu sinir harbi hallerini ben biricik dayısına benzetiyorum, böyle ellerini sıkıyor, yüzü kıpkırmızı oluyor felan :)

Canım kızım, küçücüktün, ufacıktın, içi dolu turşucuktun, ve şu geldiğimiz noktaya bak :)

Eğer Zeyno'nun ilk adımları için bir tarih atmak gerekir ise 19.08.2012 diyebiliriz yani tam 1. yaş doğum gününde, dayımın otelinin havuz başında, sadece 3 adımdan ibaretti ama bizi şok etmeye yetti :)

Üzerinden geçen 4 gün içinde en uzun mesafe yürüyüşü 15 adım oldu, ama ben bundan sonrasının çorap söküğü gibi geleceğinden eminim :)

19 Ağustos 2012 Pazar

Canım kızım Zeynep’im,


19 Ağustos 2011 günü, saat 14:57’de 46 cm boyunda, 2.700 gr ağırlığında bir bomba düşmüştü hayatıma… Seni kollarıma aldığım o inanılmaz günün ardından tam 1 yıl geçti… Varlığını hissettiğim ilk günden sonra  40 haftayı gün gün sayarken yaşayabileceğim en derin duygu bu zannetmiştim. Seni sağlıkla dünyaya getirebilmek için geçirdiğim tarifi imkansız 15 saatin ardından, seni kucağıma ilk aldığımda anlamıştım artık her şeyin çok başka olacağını… meğer ne boşmuş hayat sen doğmadan önce… o küçücük bedenin, o küçücük ellerinle bambaşka bir anlam verdin hayatıma… Nasıl geçtiğini anlayamadığım, hiçbir anını kaçırmamaya çalıştığım, hızına ayak uyduramadağım, kocaman “1” yıl... ilk banyon, ilk tırnaklarını kesişim, ilk gaz sancıların, ilk gülüşün, ilk katı gıdaların, ilk oturuşun, ilk dönüşün, ilk emeklemen, ilk dişin, ilk adımların, ilk düşüşün, ilk “baba” deyişin, ilk tel sarışın, ilk alkış yapışın, ve henüz kimse anlamasa da bana göre ihtiyacın olduğunda “anni” diye seslenişin … seninle öğrendim mutluluğu, üzülmeyi, içten kahkaha atmayı, “hayır”ın aslında ne kadar anlamsız bir kelime olduğunu J meğer daha önce hiç korkmamış, hiç heyecanlanmamış, hiç sevmemişim ben… canım kızım iyi ki doğdun, ben de seninle yeniden doğdum…




16 Ağustos 2012 Perşembe

İlk tatil günümüzün, yemek sonuçları


Sabahın 7’sinde kalktı kuzucuk. Bugün doktorumuzun tavsiyesi ile ilk gerçek kahvaltı denememizi gerçekleştirdik. Keçi peyniri ile bir yumurtayı çırptım, tereyağı ile omlet yaptım. Sonuç olarak 5 çatal yedi. Sonra bunu yine eski usul karışım yaptım, ama bu sefer sonuç başarısız oldu ve kuzu ağzını kesinlikle açmadı. Sonra biz kahvaltımızı ederken, bir dilim ekmeği yedi, 150ml sütünü içti ve kahvaltı seansımız bitti.

Mayolarımızı giydik, Zeynoş ile cupcup yapmaya denize gittik. Anneanne de bizimle geldi. Ben güzel güzel yüzdüm, anneannesi ile kuzusu kıyıda cupcup yaptılar ve kuzu bir ilk imza attı ve denizin içinde simidinin üstünde uyuya kaldı :) o anda yanımızda bir fotoğraf makinesi yoktu, ama oteldeki bütün turistler gülmekten öldü J denizden çıkıp şezlonga yatması ile uyandı kuzucuk ve saat 11’de daha fazla hava ısınmadan eve geldik. Kuzucuk eve gelirken kollarımda uzun bir uykuya daldı ve saat 12:30’da kalktı.

Anneannesi ona kıymalı,buğdaylı, bulgurlu, ıspanak yemeği yaptı. Ancak saat 12:30’da kuzucuk bunu yemedi. 5-10 kaşık yoğurt yedi, ağzını kapattı L hava sıcak ondan mı, kuzucuk iştahsız ondan mı bilmiyorum.

Saat 2’de ana kız gaygay yaptık ve kuzucuk saat 5’de kalktı.  Saat 5’de artık açlıktan ölmek üzere olduğunu fark etti sanırım ve birazcık yemeğe karar verdi. Yarım tabak kadar ıspanak ve yarım kase yoğurt yedi, sonra ağzını kapattı yine L

Akşam üstü dayımızın oteline gittik ve biraz da orada yüzdük. Saat 7’de meyve seansı denememiz son derece başarısız oldu. Anneannesi muzu yedirmek için, bütün oteli 5 tur yürüttü kuzuya, kuu bir yedi bir tükürdü L
Saat 8’de kuzucuk, otelde 2 dilim alabalık yedi, ma-aile sevindik, yemek yedi diye. Kendi de sevindi bol bol alkış yaptı.

Ve otelden evimize gelirken uyudu kaldı…

Bu satırları yazarken, kuzu 240 ml sütünü içmiş durumda bakalım daha ne kadar içecek göreceğiz. (bu arada dün gece kuzucuk kalkmadı ve ben de ona süt vermedim) Doktorumuzun söylemiş olduğu günde 1 çay kaşığı bal ve 1 çay bardağı inek sütüne henüz başlayamadık, onlara yarın başlayacağız inşallah. Bizi izlemeye devam edin…



PS: fotoğraflarda bir gariplik var gibi geldi mi :) Evet Zeynoş demir kapı ile sinekliğin arasında ve bunu kendi kendine yapıyor. iterek sinekliği açıyor, sonra geçiyor, sinekliği arkasından kapatıyor, ancak demir kapıyı açıp kapatamıyor ve arada kalıyor. Sinekliği geri açıp içeri de giremiyor, onu oradan kurtarmamız için çığlık atmaya başlıyor, bizi görünce de çok mutlu oluyor :)


Uçakta bir Zeynep var :)


Zeynoş şu 1 yıllık koca hayatında, 5 kez uçak yolculuğu yaptı J ama bu yolcukların hepsinde Zeynoş daha küçüktü ve henüz taşınabilir oto koltuğumuz yanımızdaydı, biz de uçakta en arka koltukları alıyorduk ve oto koltuğumuzu da yanımızdaki koltuğa bağlayıp gayet güzel yolculuk yapıyorduk.

Aradan aylar geçti, Zeynoş 1 yaşına geldi, neredeyse 4-5 aydır taşınabilir oto koltuğundan araç koltuğuna terfi ettik, o yüzden Zeyno ilk defa gerçekten bebek gibi annesinin kucağında yolculuk yaptı.

Uçağa gitmek için sabahın 5’inde kalktık, Zeyno taksiye biner binmez uyandı ve havaalanında bile hiç uyumadı, etrafında olan biteni inceleyip durdu. Alanya’ya Atlas Jet ile uçtuk, çünkü Antalya havaalanından servisi var. Ancak yer hizmetleri hiç ama hiç yardımcı olmadı bize. Babamız İzmir uçağını kaçırmak üzere olduğu için koşarak kapıdan geçip bizi kuyrukta yalnız bıraktı. Görevlilerden bebeğim olduğu için elite card sırasında boş duran kontuardan işlemimi yaptırmak için yardım istedim. Hayır dediler J oysaki check-in’imi bile yapmıştım ve sadece bagajımı teslim edecektim, 15-20 dakika mızlanarak sırada bekledik ve bagajımızı teslim ettik sonunda.

Uçakta özellikle arka tarafta ve koridor kenarında bir yer seçtik. Ne olur ne olmaz, huysuzluk ederse kalkıp dolaşmak için.

Yanımızda oturan insanlar o kadar anlayışlıydı ki, ben biner binmez sırt çantamdan, su,süt, emzik, birkaç tane oyuncak çıkardım, tabi koltuğumuzun üstü doldu, adamcağız hemen topladı onları ve eline aldı biz rahat oturalım diye ve sonra da yol boyu, bir onu verdi, bir bunu verdi J Zeynoş’da pek tatlıydı zaten, öndeki adamın biraz kafasına patpat yaptı ve adam sinirli sinirli la havle çekti ama onun dışında bütün yolcular bizimle gayet iyiydi, Zeynoş’da tel sardı, alkışlar yaptı yol boyu J Saat 5:00’de uyanmıştı ve uçak 9’da inene kadar biran olsun gözünü kapatmadı. Buarada havaalanında wings lounge’da kahvaltı ettirmeye çalıştım, ancak kendi bulamacını yemedi, yarım kase kadar mercimek çorbası içirebildim ancak.

İndiğimizde valizimizi teslim aldık ve servise bindik. Zeynoş, yarım kase kadar meyvesini yedi ve otobüsün hareket etmesi ile gaygay dedi ve 2,5 dakika içinde uyudu J




Alanya’da bizi Nesrin ve annem özlemle karşıladılar. Zeynoş’u yiyip bitirdiler, benim de geldiğimi 5 dakika sonra felan anladılar J ben artık Zeynep’in annesiyim, benim varlık sebebim Zeynep’i anneanneye ulaştırmak zaten J




Kardeş mi istiyorrrrrrr


Alanya tatilimizin 2. günündeyiz, hava bir sıcak bir sıcak, ayılıp bayılıyoruz ana kız.  Kuzucuğun yatış moduna bakar mısınız? 

Annem ısrarla kardeş istiyor bu diyor, ama ben ısrarla hava sıcak ondan diyorum :) … Bilimsel hiçbir açıklaması yok zaten J Annem benim de bu şekilde durduğumu,ve onun da  bunu bir sinyal olarak alarak hemen bana bir kardeş yaptığını söylüyor J Tabi biz arası 16 ay olan bir kız bir erkek, ergenlik döneminde birbirimizi boğazlayacak noktadaydık ama bunu anlamak istemiyor.

Sahi 2. Çocuk için en ideal yaş farkı nedir acaba? Okuduğum bir yerde, 2 veya 5 olması gerektiğini söylüyordu. Gerçekten, ben de bir gün parkta, 3 yaşında bir kız çocuğu gördüm, anneannesi ile gelmişti ve o kadar mutsuzdu ki, ne oldu neden böyle üzgün dedim, kardeşi oldu bu hafta dedi anneannesi… Kız gerçekten tam anlamıyla bunalıma girmişti L 5’i beklesen bu sefer de tam biri okula başlamışken olacak, okul hayatı bundan etkilenebilir. Valla bilemiyorum, bu işin doğrusu ne zaman… eee bir de yaş faktörü var tabi, biz annelerimiz gibi değiliz ki, 30 yaşında daha 1. Çocuğu zor bulduk J


Tatile çıkıyoruzzzzzzz


Kış boyu çalışıp durduk, akşamın kör vakti evimize geldik, kuzumuzu gördük, görmedik ve her çalışanın olduğu gibi bizim de sayılı tatil günümüz geldi çattı. Bu sene rotamız Alanya yazlık oldu.

Çocukları 1 yaşındayken otele gitme tecrübesi yaşamış birkaç arkadaşımızın aslında o kadar para vermiş olmalarına rağmen, çok memnun olmadığını gördük.  Sabahın köründe kalkan çocukların bitmek tükenmek bilmeyen enerjisi sonucu bütün gün peşlerinde koşan anne babalar, tatil yapmaktan çok dayak yemiş olarak evlerinin yolunu tutmuş gibiler J

Bence iyi bir tatile gitmek için en iyi dönem çocuğun animasyon işinden anlamaya başladığı, çocuğu animatörlere emanet edebileceğin 3 yaşından sonraki dönemdir. O yüzden biz bu yazı anneannemiz ve dedemizin yanında Alanya’da yazlıkta geçireceğiz.

Zaten valizimizi aldık, valizin, 1/3’ü annenin, 2/3 Zeyno’nun olarak çıkıyoruz yola, bakalım neler gelecek başımızaaaa J

1. yaş doktor kontrolümüz


Tatile çıkmadan 1 gün önce, doktorumuz Çiğdem hanımı ziyaret ettik. En son 9. Ayda görmüştü bizi Çiğdem hanım, biraz üzüldük. Zeynoş, 3 cm uzamış ve 8.800gr olmuş, ancak gelişim açısından %50’lik dilimden %25’lik dilime gerilemiş. Yani aynı yaş grubundaki bebekler içinde gelişimi %75 daha geride. Biyolojik olarak zayıf bir bebek değil, ancak yaş grubundan birazcık geride. Ortalama olarak 1 yaşında bir bebeğin 10kg civarında olması bekleniyormuş.

Hastanede, 12. ay itibariyle kızamık, kabakulak, ve kızamıkçık aşısını olduk. 2 ay sonra tekrar gideceğiz ve başka bir aşımız daha olacak. Sağlık ocakları, 2 aşıyı birlikte vuruyormuş, ancak Acıbadem ayrı ayrı vuruyoruz dedi.  Aşı vurulurken her zamanki gibi çok ağladı kuzucuk. Bu aşı ateş yapmazmış ancak 10 gün kadar sonra belki kızamık döküntüsü yapabilirmiş.

Doktorumuz biraz kızdı bize, daha dikkatli olmalısınız dedi.  

1)      Yemekler günlük taze taze pişecek.
2)      Yemekler pişerken, mümkünse buharda, aksi halde, fırında, o da yoksa çelik tencerede pişecek. Teflon kullanılmayacak.
3)      Kahvaltılarda bulamaçtan artık vazgeçilecek. Tek tek tadına bakması sağlanacak. Eğer yarım saat denendikten sonra yemiyor ise bulamaç verilebilir.
4)      Tavuk eğer organik değil ise kesinlikle verilmeyecek. Öyle marketten tavuk alıp vermek yok.
5)      Yoğurdu günlük mayalacak, bol bol yedirilecek.
6)      İnek sütüne geçiyoruz. Her gün bir çay bardağı günlük inek sütü içilecek. Günlük inek sütü bulunamazsa, kefir verilebilir dedi, cam şişedeki günlük sütleri pastorize edilmek için işlem gördüğü için önermiyorum dedi, ancak babamız bunların açıkta satılan sütlerden daha sağlıklı olduğunu düşünüyor.
7)      Gece sütünden vazgeçilecek. Gece 12 gibi sütünü içtikten sonra sabah kahvaltı edecek. Gece eğer kendi uyanıp süt istemezse, verilmeyecek. Bu gece sütü yerine, gündüz yoğurt seansları artırılabilir.
8)      Sabah mümkünse, 1 kibrit kutusu kadar peynir yemesi ideal. Yumurta ile omlet yapılabilir.
9)      Eti cici bebe bisküviden vazgeçilecek, tam buğday ekmeği yiyecek.
10)   Makarnayı yap, önüne koy, mıncıklaya mıncıklaya yesin dedi. Dokunmayı, tatları, kokuları öğrensin dedi.
11)   Çok fazla karbonhidrat yerine, bol bol protein alsın dedi. Öğünlerinde et olsun dedi. Nohut, kuru fasulye, mercimek, buğday, bol bol yesin dedi.
12)   Artık tuza başlıyoruz. Siz de o da az tuzlu yemekler yapın yiyin dedi.
13)   Şeker olabildiğince hayır dedi. Ne kadar geç o kadar iyiymiş.  Hiçbir faydası yok dedi. Ne kadar uzak tutabilirseniz o kadar iyi dedi.
14)   Bal yiyeceğiz. Her gün 1 tatlı kaşığı kadar çiçek balı olacak. Balparmak’ın balını aldık.
15)   D vitamini artık bitti.
16)   İştahsızlığımız sebebiyle doktorumuz bize Vitagil multivitamin ve Pedivit omega balık yağı verdi, balık yağını 2 ay kullanacağız. Vitamini ise bitene kadar. İkisi de aç karnına. Birini kahvaltından önce, birini ise öğle yemeğinden önce vereceğiz.

Buarada hastanede bir de 1. yaş kontrollerimiz için kan verdik. Demir, tiroid kontrolleri yapıldı. Kan alınırken, 1 kere de halledemedi hemşire.  Zeynoş o kadar ağladı ki, iğneyi sapladı ancak kanı alamadı. Bunun üzerine 10 dakika sonra 2. koldan tekrar denedi ve bu sefer ağlaya ağlaya verdik kanı. o ağladı, ben ağladım. 




Göz kontrolümüz


Doktorumuz Çiğdem hanımın tavsiyesi ile birinci yaş doktor kontrollerimiz kapsamında, göz kontrolümüzü de yaptırdık, kimi doktor bunun için 2. Yaşı bekliyor ancak Acıbadem hastanesinde yapılan kontroler beni gayet tatmin etti, o yüzden 1. Yaş ‘da bebeği göz kontrolüne götürmek gerektiğine inandım.  Bence herhangi bir sorun varsa bu acilen tespit edilmeli.

Sabah hastaneye gittik ve önce cilt doktorunu ziyaret ettik. Sonra göz bölümüne geçtik, önce plasoptik denilen bir cihaz ile Zeynoş’un göz numarasını tayin ettiler. Bu cihaz 6 ay ile 3 yaş arası çocuklarda kullanılıyormuş. Aletin yuvarlak bir başlığı var, üzerinde dönen kırmızı ışıklar var, bir de ince bir ses çıkarıyor. Bebek ses ve ışıklara odaklanıyor ve aletin içindeki kameralar bebeğin gözünü ölçüyor, çok şükür Zeynoş hemen odaklandı ve bizim işimiz 1 dakikada bitti, ancak bazı bebeklerde 1 saat sürüyormuş.

Sonra doktor muayene odasına gittik ve Banu hanım Zeynoş’un göz kayması olup olmadığına baktı, tabi Zeynoş buarada Banu hanımın elinde tuttuğu kumanda benzeri alete atlayıp ona her zamanki gibi yemeğe çalıştı. Sonuç olarak göz kaymamız yokmuş ancak her çocuk gibi hipermetrobumuz varmış. 1-3 yaş çocukların neredeyse %90’ında hipermetrop görülürmüş, bu gözlerinin birbirine pek yakın olmasından kaynaklı olurmuş, büyüdükçe çoğunlukla geçermiş, ancak 3 yaşında tekrar kontrol edilmesi gerekiyormuş.

Ayrıca göz numaralarının değişip değişmediğini ölçmek için gözlerine 1’er damla damlattılar ve yarım saat kadar bekledikten sonra tekrar plasoptik denilen cihaz ile kontrol ettiler. Bu damlayı yıllar önce bir göz kontrolüm esnasında bana da damlatmışlardı, 3-4 saat bulanık görmüştüm etrafı. Zeynoş’da aynen öyle oldu L Yarım saat sonra plasoptik ile bakıldı, Zeynoş’un göz numarası 0 olarak belirlendi.  3 yaşında görüşmek üzere doktorumuzdan ayrıldık.

Buarada damla Zeynoş’u sersem etti ve hastaneden çıkar çıkmaz Zeynoş 3 saat uyudu.  Uyanınca eski neşesine kavuştu.

Buarada Banu hanım, TV izlemenin bir zararı olmadığını söyledi, ancak çocuklar yakından izleme eğiliminde olurlar,bunu kabul etmeyin dedi. Çocuklar göremedikleri için, meraklı oldukları için yakına giderlermiş ve yakından TV izlemek pek çok çocuğun miyop olmasına sebep olurmuş. Siz hangi mesafeden TV izliyorsanız, Zeyno’da o mesafeden izlesin dedi.

Benimiz…


Zeynoş doğduğunda ayakları tertemizdi, ancak doğumundan 10 gün kadar sonra ayağının üzerinde küçücük bir siyahlık fark ettik ve o siyahlık ayağı ile beraber büyüdü büyüdü ve kocaman bir benimiz oldu J Zeynoş şuaralar bazen onu yemeğe çalışıyor J

Doktorumuz 1 yaşında cilt doktorunu ziyaret edip , bu beni göstermemizi istemişti. Biz de Acibadem hastanesinde Sinan beyin yolunu tuttuk.

Doktorumuz benine baktı ve korkulacak bir şey olmadığını söyledi. Bu benim ayağı büyüdükçe orantılı olarak büyüyecek, ancak herhangi bir cilt riski görmüyorum, içi tertemiz dedi. 18 yaş civarı tekrar kontrol ettirmekte fayda var dedi, bir de ilerde estetik kaygılarla aldırmak isteyebilir bu beni. Bakalım göreceğiz.

Bütün vücudunu güneşten korumak gerekiyormuş, benleri ise özellikle korumak gerekiyormuş. Zaten biz de öyle yapıyorduk, her yerine güneş kremi sürdükten sonra, beninin üstüne beyaz bir tabaka halinde tekrar krem sürüyorduk.

Bu arada cilt doktorunu bulmuşken, aklımızdaki cilde dair tüm soruları sorduk.
Soru: havalar çok sıcak, günde 2-3 defa banyo yaptırmak uygun mudur?
Cevap: evet uygundur, her seferinde şampuan yapmayın, günde 1 kez şampuan yapsanız yeter.

Soru: her banyodan sonra yağ veya losyon kullanılmalı
Cevap: size bebekler için dermatolojik bir ürünün orijinal boy testırını hediye edeceğim, banyolarda duş kremi yerine bunu kullanın. Banyodan sonra, bir daha yağ veya losyon kullanmayın, bu hem temizlik yapıcak hem nemlendirecek dedi.

Soru: isilikler ve sinek ısırıklarımız için ne yapılması gerekiyor?
Cevap: yaz sıcakları sebebiyle bunlar normaldir, fenistil pek çok bebekte alerji yapabiliyor, ben bir şey kullanmamanızı öneririm ancak eğer kaşıntı olursa diye bir jel veriyorum dedi (söylediği jeli aldık, şuanda adını hatırlamıyorum ancak kortizonlu bir kremdi, o yüzden açıkçası pek kullanmayı düşünmüyorum) (buarada kendi doktorumuz, Çiğdem hanım, sinek ısırmaması için, Buzzy Bee adında tamamen organik bir sinek kovucu önerdi, ben yaz başından beri çocuklarıma ondan sürüyorum, bir tane sinek ısırmadı dedi, biz de aldık ama henüz kullanmadık)


8 Ağustos 2012 Çarşamba

Beslenme ile ilgili aklima gelenler

Zeyno ilk dogdugunda cok kucuk bir bebekti. Zaten 2700 gr dogdu ve sarilik felan derken 2200'e kadar dustu. Doktorumuzun da  tavsiyesi ile her 2 satte bir besledim onu.

 Beni emmedi ama ben inat ettim ilk 5 ay sadece anne sutumu yetirdim ona, her iki saatte bir 45 dakika sut sagdim, sut yapsin diye bulgur pilavlari yedim,lohusa serbetleri ictim durdum, sonra hicbirinin ise yaramadigini anlayip su icmeye verdim kendimi, bu sefer cok su icme sut uretimini baskilar diyenleri duydum, oyle boyle 7 ay anne sutu verdim kuzuya biberona koyup, canim yoldasim philips avent makinem sagolsun beni yanliz birakmadi bu zorlu savasimda :)

Sonra kati gidalara basladik, 7. Aydan sonra iyice kurtardi kendini, biz ne yersek yemege basladi, hic oyle organik pazarlari, organik urun satan dukkanlari talan etmedim, mevsimin meyvesi sebzesi ne ise, ben ne yiyorsam onu yedi kuzu tabi bizim yemeklerimizden tuz ve yogun salca kullanimi kalkti :)

Simdi zeyno aksam yemegini yiyor, biraz oynuyor ve uyuyor. Ya uyurken yada uyduktan sona gece saat 12'ye kaar ortalama 250-300 ml aptamil sut iciyor, sonra gece saat 3-4 civarinda babamiz ona tekrar ortalama 100-150 ml arasi sut eriyor, eger biz uyanmazsak kendis uyanip agliyor zaten, bu sekilde ortalama sabah 8'ekadar uyuyor ve saah 8:30 civari kahvaltisini ediyor.
Ben acaba gece verdigimiz bu sute gerek var mi pek emin degilim, bazen gece bir kac kez agliyor ve her seferinde sur veriyoruz ( genelde babasi veriyor diyim) bazen 10-20 ml iciyor bazen 100 ml dogru mu yapiyoruz gercekten bilmiyorum.

Buaraa biz Zeyno'ya hala kahvaltisini bulamac yapip veriyoruz cunku Zeyno babasi gibi kahvalti etmeyi sevmiyor ve peyniri yumurtayi ayri ayri kesinlikle yemiyor, bu yuzden asagida yazdigi sekilde hazirlanan karisimi olabildigince cabuk bir sekilde oyunlar oynatarak yedirmeye calisiyorum, cani iserse tabagin dibini yalayana kadar yiyor ama bazen de 3 kasik zor yediriyorum.

Zeynonun kahvaltisi:

  • keci peyniri veya inek peyniri mmkunse aksamdan suya koyulup tuzu aliniyor, buara sutas suzme peynire taktim kafayi zeyno'da onu yiyor.
  • Yumurtanin sarisi(hafada 3-4 gun beyazini da veriyoruz yaklasik iki aydir felan. Doktorumuz acele etmeyin demisti ama annem kizim ver birsey olmaz deyince onu dnledim)
  • 90 ml milupa aptamil sut
  • Bebelac kahvalti karisimi( en cok misirli olani seviyor)( bunu goz karari koyuyorum)
  • Ceviz
  • Pekmez
  • Bebe biskuvisi
Hepsini karistir. 

bu igrenc bulamaci yiyen cocuk, canim yumurtali omleti yemiyor ;) biz de onemli olan besinleri almasi diye cok zorlamiyoruz.

Ayyy bunu yazarken aklima ortaokuldan bir arkadasim geldi, Nur, kim bilir nerelerdedir simdi. Kizcagiz her gun okula yemek getiriyordu, ama herseyi bulamac yapip getiriyordu, mesela ekmek arasi yumurta pastirma recel gibi bir karisim olabiliyordu kizin yemegi ve ne var bunda zaten midenizde hepsi karismiyor mu diyordu ;) yahu hepsi mide de karisiyor ama damak zevki diye birsey var di mi? Bakarsiniz yillar sonra Zeyno da hala bulamac yerse, sebebi benim suanda gunu kurtarayim diye yaptigim hatadir :( 








5 Ağustos 2012 Pazar

uyku biraz uykuuuuu

Zeyno doğduğundan beri belki de beni emmiyor olmasının tek bir artısı olmuştu, o da kendi kendine uyumasıydı...

40 günlükken Zeyno'nun yatağını ayırdım ve kendi odasına onu koydum... neredeyse 5-6 aylık olana kadar yüzüne mendil kapatarak uyuttum Zeyno'yu... Nasıl mı? Zeyno ilk doğduğu günler pek uyumuyordu, hatta pek değil hiç uyumuyordu... Sonra babaannesi, kızım eğer beni dinlersen ben birşey yapacağım ve uyuyacak dedi ve aldı Zeyno'nun yüzüne incecik tülbentten yapılan ağzını silmek için kullandığımız mendillerden kapattı... Ve bingoooo, Zeyno uyudu :) Sonra ne zamanki Zeyno'nun uyku saati gelse, aldım elime mendili yüzünü kapattım ve kendi kendine uyudu... Hatta öyle ki, uykusu geldiğinde kendi bile kapatmaya başladı yüzünü... Ama tabi 6 ay sürdü bu güzel günler, sonra bunu bir oyun zannetmeye başladı ve yüzünü kapat aç, kapat aç derken, uykuyu dağıtmaya başladı. Ben de vazgeçtim, mendilden...

Sütünü içirdikten veya akşam yemeğini yedirdikten sonra, aldım koydum yatağına, ağzına da emziğini verdim, hadi kızım iyi geceler dedim, ve ikinci kez Bingoooo,,, Zeyno bu şekilde de en az 3 ay kadar uyudu... Allah'ım nasıl büyük konuşmaya başladım ben,,, Ben bu milleti anlamıyorum, çocuk da sallanırmıymış, alırsın koyarsın yatağına, uyur... Yok öyle pış pışlamak, eeee eeee demek, herşey alışkanlık, ben hiç birşeye alıştırmıyacağım, yatağına yatıracağım uyuyacak diyordum :)

Ama sonra hayatımıza diş diye bir şey girdi :) Gündüz süt limandı ortalık, ama akşam ne zaman ki uyuması için yatağına koymaya başladım, başladı ağlamaya, ama ne ağlama, alıyorum kucağıma, beni ısırmaya çalışıyor, belli kaşınıyor dişleri...

Ben de büyük bir hata yaptım ve Zeyno'yu da alıp kendi yatağıma uzandım, eeeee eeee kızım derken, 15 dakika da uyumaya başladı Zeyno... Ama şimdi çok pişmanım bu yaptığımdan,,, çünkü bu hareket kesinlikle birlikte uyutmaya alıştırıyor onu, biraz daha bilinçlendiğinde, gece kalkacak, yatağından inecek ve gelip bizimle uyumaya başlayacak...

Cuma günü Duygu ile uzun uzun konuştuk yine, ben Efe'yi yatırıyorum, biberonu ve emziğini veriyorum, sütü bitince, emziği alıyor, kendi kendine uyuyor dedi, bazen ağlıyor, o zaman gidip ninni söylüyorum, eğer hiç susmazsa o zaman bazen pusetinde uyutuyorum dedi...

Sonra Cumartesi günü parkta bir kızla karşılaştım, 22 ay ara ile 2. çocuğunu doğurmuş (2 numara henüz 20 günlüktü), nasıl uyuyor geceleri dedim, ben 40 günlükken aldım yatırdım yatağına, biberonu eline verdim, sütü bitip hala uyumadı ise, o zaman da eline evden değişik bir obje verdim, onunla oynarken uyuya kaldı dedi.

Allah'ım aklın yolu bir,,, Bekle beni Zeyno, artık sana Ferber ile karışık Cansu yöntemi uygulayacağım... Ferber kitabında diyordu zaten, 4. ayda alıştırmak daha kolay, yaşında alıştırmak daha zor diye,,, ama bu işi kesin halletmem lazım... Yanlışın neresinden dönersek, kardır...

Beni izlemeye devam edin, adım adım yazacağım neler yaşadığımızı...

PS: cumartesi günü ilk defa uygulamaya çalıştım, 45 dakika ağladı, ben 5'er dakika aralıklarla gittim yanına,sonunda kıyamadım, aldım pusetine koydum, 2,5 dakika içinde uyudu...
Bugün öğlen 1 saat uğraştım, yine olmadı, babası aldı pusetine koydu, 2 dakika içinde uyudu...

PS: artık yatağında kalkıyor ve korkuluklarından kafasını sarkıtıp ağlıyor,,, ağlarken emziğini düşürüyor, yada bilinçli olarak emziği aşağı atıyor,,, o yüzden odasına girip emziği alıp vermek gerekiyor, o kadar acımalı bakıyor ki, anneeeee ne yapıyorsun sen banaaaa, ben ağlıyorum, niye yanına yatmıyorum der gibi :(
Güzel kızım ne olur anla, hayat bazen acımasız olsa da disiplinden şart :(

uykusu gelen Zeyno nasıl anlaşılır :)

Bu kadar güzel gaylayan birini gördünüz mü yaaa :)


Gözlerinize inanamayacaksanız, Zeyno yürüyor :)

2 elini tutuyoruz yürüyor, tek eliniz tutuyoruz yürüyor, yürüme arkadaşım ile yürüyor derken, bu haftasonu Zeyno kattı önüne çocuk sandalyesini, bir baştan bir başa yürüdü alış veriş merkezini :)



İyi ki doğdun Tosunnnnn

Sevgili Tosunum,

Tarih 23 Temmuz 2011, Cansu 8 aylık hamile, ama kardeşi Duygu'ya söz vermiş, hastane odasını ben süslüycem diye,,,  Duygu, sabahtan doktor kontrolüne gitti, çıkınca telefon açtı, arkadaşım 25 Temmuz pazartesi saat 9:30'da alacaklar bebeği diye (Dudu'cum hem böbrek taşı problemi sebebiyle, hem de sen biraz tosun olduğun için sezeryan olacaktı). Tamam canım dedim, telefonu kapattım. 

Hadi dedim İlker, gidiyoruz Eminönü'ne, yahu be kadın yarın gidelim dedi, yok dedim, bugünden gidelim halledelim herşeyi, eğer orada bulamazsam istediğim gibi, 1 günüm daha olsun istedim. Sözüm ona heyecanlanmam yasak olduğu için, erkenden halletmek istiyorum herşeyi :)

Sabahın köründe kalktık gittik Eminönü'ne, misafirlere ikram etmek için süslerimizi hazırlattik (aslında internetten de siparişi verilebiliyordu ama ben illa görmek istedim, kendim elleyip dokunmadan alamadım, www.letizia.com.tr), sepeti, ikramlık buzdolabı magnetlerini kapı süsünü, odasnın balonlarını, anı defterini aldık. Dükkandan çıktık bir telefon, "Cansuuuu benim nişanım geldiiiiii", biz de o arada hergün yüzlerce sayfa doğum kitapları okuyoruz ya Allah dedim, "nişan geldi= doğum başladı", başka bir deyişle maksimum 24 saat içinde doğum olacak... 

Hemen koştuk geldik eve, yarım saatte bir Duygu'yu arıyorum, herşey yolunda mı diye. Buarada evde de buzdolabı magnetlerinin üstüne, "Teşekkür Ederiz, Efe Yaman, 25 Temmuz 2011" etiketlerini yapıştırıyorum. 8 aylık hamileyim, sözüm ona heyecanlanmamam lazım, ama aksiyon film çeviriyoruz:) 

İlk telefondan yaklaşık 3 saat sonra, Duygu aradı, Cansu biz hastaneye gidiyoruz, sancılarım çok sıklaştı diye,  amanınnnn deyip attık kendimizi evden dışarı, biz daha köprüdeyken, Altan aradı, Efe geldi diye :)

Ne heyecan ne heyecan bir gündü, benim 25 Temmuz 2011 yazan etiketlerime rağmen, sen dayanamadın ve  23 Temmuz 2011'de dünyaya merhaba dedin :)

Dakikalar saatleri, saatler günleri, günler ayları kovalarken, biz zaman geçmiyor zannederken, sen günü güne ekleyip büyüdün ve şimdi de 1 yaşını girdin...

Canım oğlum benim, iyi ki doğdun, iyi ki kızımın kankası oldun ... nice mutlu yaşlara, hep birlikte....

Deli Zeyna, Tosununa en sevdiği bisikletinin aynısından aldı :)


Deli Zeyna: Anne bak ne kadar akıllı duruyoruz...
Tosun: ya ben büyüğüm, benimki büyük olsaydıııııı


Deli Zeyna: Tosun bak, şurasına basınca ses çıkarıyor, bak ai-ai,mö-möööö


Deli Zeyna: Dur Tosun, sen tam anlamadım, ben geleyim oraya orada göstereyim :)

Tosun: Cansu teyze, ne olur al şu kızı başımdan, valla deliricem sonunda...


Tosun: üffff Tosun, seninki daha yeni galibaaaa, çekil oradan ben bineyimmmm



Deli Zeyna: anne bak valla çok akıllı duruyorum....
Tosun: Cansu teyze, deli bu kız, valla billa deliiii


Son Not: babaların olmadığı bir akşam, hep beraber tek mumlu pastamızı üfledik,,, Tabi Duygu'yu eğer akşam pasta getirmezsen, bisikleti geri götürürüm diye tehdit etmiş olmam biraz etkilemiş olabilir :) Ne yapayım, çikolatasız bir hayat, siyah-beyaz bir hayattır :)

Bavulumuza da aldık, tatile hazırız...

Benim kendisi küçük ama eşyası büyük kızımla her tatile gidişimiz bir olay :)

Eskiden ne çok eşya götürürdüm tatile çıkarken, şimdi ise eğer babamız gelmiyorsa, hem Zeyno'nun pusetini hem de valizi taşımak zorunda kaldığım için olabildiğince küçük valizlere sığmaya çalışıyorum.  Ama yine de Zeyno'nun tatile giderken götürülmesi gerekenleri ile ilgili kocaman bir listemiz var (havanın durumuna göre her gün en az 3 takım kıyafet, bodyler, ayalklı veya yazlık tulumlar, şortlar, eşortman altları, şık pantolon-bluzler, elbiseler, yelek, hırka, ağız mendilleri (veya son zamanlarda terlemesin diye sırtına koyduğum mendiller), ince pike, çorap, şapka, oyuncak, ayakkabı, havlu, şampuan, body kremi, güneş kremi, pişik kreni, ateş düşürücü, ateş ölçer, calpol, fitil,  mamalar, biberonlar, emzikler, kaşıklar, önlükler, prima, ıslak mendilller, ...), bu liste gittiğimiz yere göre uzayabiliyor, ancak hiçbir zaman kısalmıyor :)
sonra Cansu'nun da tatile giderken götürmesi gereken en azından 2 tsihrt-2 şortu oluyor :) oldu mu sana 15-20 kg arası bir bavul...

Ben kendime ilk işe başlarken sürekli seyahat ettiğim için güzel bir Delsey bavul almıştım, ama artık miladı doldu resmen, ayrıca Zeyno hayatma girdi ve benim kabin boyu güzel bavuluma artık sığamaz olduk, eeeee ne de olsa bir koltuğa iki karpuz sığmıyor :)

Sonunda bu haftasonu uzun zamandır hayallerini kurduğum 4 tekerlekli Samsonite bavuluma kavuştum, babamız da kıskandı, o da aynı takımın kabin boyu bavulundan aldı, sonunda hep beraber bavullandık :)

Zeyno bavulunu çok sevdi, artık böyle seyahat edeceğiz :)





1 Ağustos 2012 Çarşamba

Dis fircalaMA

Kafami cok karistiran bir konu, bebeklerin disi fircalanacak mi yoksa fircalanmayacak mi.? Bebekler icin satilan 0-3 yas dis macunu kullanilacak mi kullanilmayacak mi?

Yasi 40'in ustunde kiminle konussam,kizim sen kafayi mi yedin bebegin disi mi fircalanir diyor, annem bizim dislerimizi neredeyse 4-5 yasinda fircalamaya basladigimizi iddia ediyor. Ama internette tum yorumlar bebegin dis temizligi yapilmali diyor, doktorumuz da ayni seyi soyluyor. Velhasil bu dis temizligi nasil yapiliyor bilen yok ;)

Yemeklerden sonra Zeynos'un eline veriyorum fircayi, kendimde aliyorum elime. Basliyorum kendi disimi fircalamaya, peki Zeyno ne yapiyor, fircayi yemeye calisiyor yada arkasini isirip duruyor :)
Sonuc basarisiz.... Ben aliyorum elime fircayi, agzini acmiyor bu sefer, sonuc yine basarisiz.... Mendille deniyorum yine olmuyor.... Yahu bu bebegin dis temizligi nasil yapilacak anlamiyorum...
Bir de dis macunu meselesi var, pek cok macun var florurlu- florursuz yahu yutar bu cocuk bu macunu, nasil olacak bu is.

Ben sevdigim bir arkadasimin disci annesine guvenmeye ve macun kullanmamaya karar verdim, dis fircasini da spor olsun diye veriyorum bakalim eline, biraz yalar, biraz isirir, biraz da fircalar umuduyla :)






Kitap oneri

Zeyno'ya hamile kaldigim donemde de,dogduktan sonra da bir suru kitap okudum.  Hala her d&r ziyaretimde en uzun zamani cocuk gelisimi kitaplari bolumunde geciriyorum. Bazen cok okumak biraz kafa karistirsa da yine de seviyorum okumak sart diye dusunuyorum.

Dogum yaptigim ilk gunler, okudugum bir kitap vardi " merhaba bebek" yazari Sinem Olcay Kademoglu konusur gibi bir uslupla cok guzel yazmis kitabi. Bir cirpida okudum bitirdim, kitapta ozellikle cocuga uyku ile ilgili bir uyku arkadasi edindirilmesinin oneminden bahsediyordu, biz de hemen almistik ;) bir ise yaradi mi bilmiyorum ama bence konsept olarak cok dogru


Simdi yine ayni yazarin 1-3 yas cocuk gelisimi ile ilgili bir kitabini okuyorum, daha ilk sayfalarindayim ama yine cok surukleyici oldugu belli olan bir kitap.
Siddetle tavsiye ediyorum,,,