19 Ağustos 2014 Salı

Zeyno tam 3 yaşında...(Can 10 günlük)

Gece yatmayı bilmez, sabah kalkmayı bilmez uyku tulumum...
Çişi kakası bitmeyen, öğütücüm...
Çok sinirlendiğimde, kocaman gözleriyle bana bakıp gülümseyen, az önce beni sinirlendirenin o olduğunu unutturan yer cücem...
Resim konusunda yeteneksiz ressamım...
Hastalandığında şifayı kalbimin üstünde bulan hastam...
Hayatın güzelliklerini görmemi sağlayan bilge insanım...
Sürekli ellerini yıkayan, yıkamazsak hasta oluruz diye söylenen, ama yine de hasta olmaktan kurtulamayan talihsizim...
Soru sormadan an geçiremeyen soru makinem...
Herşeyin fotoğrafını çeken fotoğrafçım...
Titremekten duramayan ama yine de denizden çıkmayan balığım...
İşine geldi mi herkesi seven, işine gelmedi mi git diyen( ama evden gitme, başka odaya git) gönül adamım...
Okula gittiği zaman ağlayan ama gitmediği zaman canı sıkılan kafası karışık öğrencim...
Her parka gidişin dönüşünde bana aynı çiçekten getiren ama her seferinde bunu bir süprize dönüştüren organizatörüm...
Aklına fikir gelmeden duramayan, düşünce adamım...
Ne kahvaltı edeceğine bir türlü karar veremeyen kafası karışık kahvaltı düşmanım...
Karnı sürekli tok olan, doğuştan tok insanım...
Karşı komşunun boncuğu,
Anneannesinin terayağlı lokumu
Dedesinin balı
Babasının canı
Can'ın APLASI
Annesinin herşeyi
Bugün tam 3 yaşında...
İyi ki doğdun Zeynom...


4 Ağustos 2014 Pazartesi

Ateşli piliç yine iş başında...

Git Rüzgar.....
Kızıma Onu Nasıl Sevdiğimi Anlat...
Mutluysa; Usulca Gel Yanıma
Mutsuzsa ;
Annen Her Zaman Yanında Diye Fısılda Kulağına..
Unutmasın,
YÜREĞİM DAİMA ONUNLA...




Allah'ım bu bir dejavu mu?

Güzel kızım bugün Yalova'dasın ve şu yaz günü bile boğaz enfeksiyonu kapıp, üstüne üstlük bunu bir apseye çevirip, antibiyotiklik olmayı başardın :(((

Yine ateşlisin, ama Caca, Aynur, teyzen yanında... Hepsi bu gece dönüşümlü nöbet tutacaklar başında...

Nasılsın diye düşünmekten içim şişti, ağlamaktan japon balığına döndüm...

Güzel kızım sana yemek yemen konusunda yaptığım baskılar aslında sadece kuvvetli bir bünyen olması için, böyle yazın ortasında 40 derece sıcakta, bağışıklık sistemini çökertip hasta olmaman için, ama meyveyi ağzına sürmezsen, sebze yemezsen, sadece pilav, makarna, mantı ve çubuk krakerle beslenirsen bundan farklı ne olabilir ki :(((  

Allahım sen ne olur birşey yap et ve bu çocuğun iştahını aç yarabbim... Kendimi o kadar çaresiz hissediyorum ki :(((

Şuanda yanında olmayı herşeyden çok istiyorum, seni bu dünyada herşeyden çok seviyorum, canım kızım benim...

31 Temmuz 2014 Perşembe

Çirkin ördek Aynur :))

Yaz evinin en eğlenceli kısmı Zeyno-Aynur çekişmeleri...

Zeyno'nun şu an için bildiği en ağır laf, 'kötü', bu kelimeyi sürekli kullanıyor, kendince ağır küfrediyor yani, 'kötü Anur, kötü Anur' (Aynur değil, Anur)

Bir de birbirlerine çirkin ördek diyorlar, Zeyno deli oluyor, 'ben çikin ördek değilim, boncuk ördek benim adımmmmm' diye, en son Zeyno laf atmadan çıkmıyor evden, sonra hızını alamıyor, eve geliyor devam ediyor, 'anne Anur bana çirkin ördek diyor, ben çirkin ördek diilim ki, ben boncuk, o çirkin ördek dimi anne?' :))) ve teyit alana kadar tekrar edip duruyor :)))bu boncuk lakabı da ona karşı komşumuz Talat amcasından yadigar, çok sevdi Zeyno bu ismi, insanlara kendini ben boncuk diye tanıtıyor bazen:))

Zor karar süreci

Bu sabah Zeynoşu mis gibi yatağında bırakıp, 07:30 feribotu ile istanbula geldik, işe koyulduk... 

Kuzu sabah 08:30'da kalkmış, kahvaltı etmemiş, annemi ara söyle demiş (!), acaba beni mi cezalandırıyor diye içim içimi yiyor, ama ne zaman Zeyno İstanbula gidelim mi desem hayır, yaz evimizde kalalım diyor, sonuç anlaşıldı, Zeyno bizimle yaz evinde kalmak istiyor, keşke mümkün olsa... 

Zeyno'ya yaz evi konforu yaşatacak bir ev bulmak istiyorum, önceleri hiç özenmezdim böyle şeylere ama evden çıkıp havuzunda yüzebileceği, çocukların rahatça komşuya gidip geleceği, parkta bahçede özgürce oynayabileceği bir sitenin içinde ev istiyorum...

Bir kitap okudum, Allah de ötesini bırak isminde... Aslında böyle çok vaaz veren kitapları sevmem, kişisel gelişim kitapları okuyamam mesela içim daralır. Ama kitap güzel bir hikaye ile başlıyor, Allah de ötesini bırak, işin Allah'a kalmışsa olmuş bil diyor. Sonra devam ediyor; niyet etmek ruhanidir, arzu ise şeytani...
Veli niyet eder, Allah'a havale edermiş, dileği olursa 1 kez sevinirmiş, olmazsa 10 kez sevinirmiş, hayırlı olmayanı kısmet etmedi Allah diye... Kitabı çok sevmedim açıkçası ama bu hikaye bence gerçekten çok anlamlı, arzulamamalı insan, niyet etmeli, niyetini de kısmet etsin diye Allah'a havale etmeli...

Allahım bir karar vermek üzereyiz, sen bizi  mahcup etme, altından kalkamayacağımız işlere sokma yarabbim...


Ayıp kelimeler

Teyzesi konuşurken gayri ihtiyarı iki tane kelimeyi sürekli kullanıyor, Zeyno’da radar gibi hemen kaptı tabi, sürekli tekrar edip duruyor:

1)        Naptın beeeee?

2)        Yapma yaaaaaa

İlker’de Zeyno “be” ve “ya” denmez çok ayıp dedi, benim akıllı kızım, hemen anladı…

Resmen radar gibi, kim “be” veya “yaaa” dese, son söylediği cümleyi söyleyerek, öyle deme, çok ayıp diyor… Babam resmen strese girdi, ben ne çok “be” diyormuşum diye… Zeyno günde 10 kez düzeltiyor herkesi…

Örneklerimiz:

Cansu: Zeynep kum atma, yaaaaa

Zeynep: Kum atma yaaa dedin, yaa denmez çok ayıp (kumu atmak ayıp değil ama, o serbest)

Dedesi: Zeynep yapma kızım, yapma diyorum, bak düşeceksin beeee

Zeynep: düşeceksin be dedin, be denmez çok ayıp

Aynur teyzesi:  a,be, ce, de, e, fe…. (artık işi dalgaya vurduk iyice)

Zeynep: a,be,cee denmez, be dedin çok ayıp

Yada Zeynep’le konuşuyor olmak gerekmiyor, İlker ve babam bir şey konuşurken bile buluyor kelimeyi çekiyor, “babaaaa, be dedin, çok ayıp” diyor… biz o birşeyler ile ilgileniyor, bizi dinlemiyor zannediyoruz, ama radarlar sürekli açık, çok dikkat etmek gerekiyor.
--

30 Temmuz 2014 Çarşamba

Faaliyetler faaliyetler

Sabah Zeyno'nun geç kalkması, ağır aksak kahvaltı etmesi, bazen hiç etmemesi derken, saatler öğleni buluyor, güneş iyice tepede olunca denize gidilemiyor... Biz de evde faaliyetler yapıyoruz, resmen yaratıcılığım gelişti :)))


1) bunları catchmyparty sitesinden bastım, free printables bölümünde, su etiketleri bunlar...

Ben kestim, Zeyno yapıştırdı, birlikte zinciri tamamladık


2) kağıttan yelpaze, 2 tane a4 kağıtla yaptık, yarım daireleri birleştirdik... Zeyno hem yelpazenin katlanmasına, hem de birbirine yapıştırılma kısmına katkı sağladı



3) önce sahilden deniz kabukları topladık... 

Sulu boya ile boyadık...

Aslında amaç kağıda yapıştırmaktı ama kağıdımız ince, deniz kabukları ağır olunca kağıtta durmadı... Zeyno bir süre sonra  boyamaktan sıkıldı, ama ben en çok bu faaliyetimizi sevdim...







Mayosunu yediğimmmmmm

Dudu teyze bu mayoyu geçen yıl almıştı, Zeyno içinde yüzüyordu resmen, bu yaz hakkını vere vere giyiyor, bir de biliyor ne tatlı olduğunu, poz ver deyince artık pozlar veriyor :))



Monologa bak hizaya gel :))

Dün akşam saat yine 10'u vurmuş, Zeyno hala uyumuyor ayakta, resmen tatil modunda, öğle uykusu tamamen bitti, sabah 09:30'da kalkıyor,  akşam 10'dan önce uyuduğu yok, üstelikte anneanne ile kural felan kalmamış, aynı yatakta yatıyorlar, neymiş burası yaz eviymiş, burada böyle olurmuş :(( istanbula dönünce bu kurallar nasıl yeniden işlemeye başlayacak bilmiyorum, üstelikte Can'ın doğumuna çok az kalmışken :( şimdi ona yeniden koymaya çalışacağımız kuralları bebeğin gelişine bağlamasını istemiyorum, o yüzden düzen aynen devam etsin istiyordum, ama anneannemiz kural koyunca Zeyno onu daha az sevecek zannediyor :((

Dün akşam yattı büyük yatağa, bende kapının önünde yeşil bir sallanır sandalye var ona oturdum, arkama ışık aldım ki kitap okuyabileyim diye, Zeyno sen o yatakta yat, ben burada oturup sana kitap okuyacağım dedim, Zeyno'dan cümleler cümleler:

-Gel burayaaaaaa, sen de yat
-Sen yatarsan yatarım, yatmazsan ben de otururum
-Bak yatmadın, kalkıyorum ona göre ( hani haber veriyor, sonra niye kalktın deme diye)
-Al işte kalktım, sen yatarsan yatarım dedim, sen oturursan otururum, kurallar böyledir (alla alla ne zaman koyduysak bu kuralları)
-(anne dayanamaz yatar) bak yattın aferim, gel öpeyim seni 3 kere-5 kere :)) hadi şimdi ayı kitabını oku bana, sonra da uyumam uyumam'ı okursun, ondan sonra da şunları oku( yaklaşık 10 tane daha kitap) sonra uyuruz tamam mı? Yoksa uyumam :)))

Benim arada tek bir cümlem yok, gülmekten başka elimden birşey gelmiyor,  tabi uyku saati de 11'i buluyor :((

Bu da akşamki ruh halim en sonunda :))


29 Temmuz 2014 Salı

Yüzme araçlarının hepsini test ettik bu yaz :)

Yaz başından beri zeynoya kolay yüzmesi için birşeyler arayıp duruyoruz, 0-2 yaşta kullandığımız simidi artık fazla korunaklı olduğu için keyif vermiyordu ona.



geçen sene dip indirimden mothercareden asagıdaki yüzme mayolarından almıştım, ama bu da havuzda iyi ama denizde niyeyse beceremedi, bir de bunu kullansa bile hala bize ihtiyaç duyuyor.



Kolluk işi de başarısız oldu
Söylememe gerek yok, yeleğin içinden de kayıp gidiyor :)))



dün iskelede bir simit bulduk, bir deneyelim bakalım becerecek mi dedik, meğer bize lazım olan 3 liralık pazar malı bu simitmiş, resmen keyif aldı yüzmekten, 2 ileri 1 geri :))) ayaklarını çırpmaktan helak oldu, yorulduğu yerde yaslandı sırt üstü dinlendi bir güzel... Eyyy simit keşke seni daha önce keşfetmiş olsaydık, artık hayatta vazgeçmem senden :))


Sonuç: zeyno bu simit macerası ve denizde yarım saat cebelleşme üzerine eve gelip 5 köfte yedi ve saat 9 olmadan Cacanın kollarında uyuya kaldı :)))

Her çocuk yazlıkta büyümeli bence...



Ben yazlik isine cok karsi olanlardandim, ozellikle 20li yaslarda çalışmaya başlayıp yılda 14 iş günü izne talim olanlardan olunca saçma geliyordu yazlığa gitme işi, ama bu yaz Zeyno'yu yazlıkta görünce değişti düşüncelerim, bence her çocuk (mümkünse eğer)yazlıkta büyümeli, yaz arkadaşları olmalı, hava kararana kadar sokaklarda olmanın tadını çıkarmalı... 

Zeyno daha bütün bunları yapamıyor tabi ama eminim seneye bizden tamamen ayrı takılacak burada, bisiklete binip paten kayacak sokaklarda... İçim rahat bir şekilde ekmek almaya markete bile göndereceğim onu :))  (geçen gün dedesi  karşıdaki bakkala git ekmek al bize dedi, şaşırdı, ben nasıl gideyim kaybolurum dedi; korkak tavuk) :)))


Dün akşam 9da sitenin sahil kenarındaki parkındaydık ve 5-15 yaş arası değişik gruplar halinde o kadar çok çocuk vardı ki sahilde, kumsalda, parkta ve tabi bir de bizim gibi 1-4 yaş civarı ebeveynli grup :))



5 yaş civarı olanlar parkta kendi kendilerine oynarken, daha büyükler sessiz film oynuyordu kumsalda şezlonglarda, daha da büyükler çimlere yayılmış gitar çalıyordu (aklıma birden nerede olursak olalım söylediğimiz akdeeeenizzzzz akşamları şarkısı geldi, acaba söylüyorlar mıdır hala), kızlı erkekli güzel güzel giyinilmiş (ben geldiğimden beri 3 gündür akşamları aynı elbiseyi giyiyor olabilirim) :)), muhtemelen bir grup yaz aşkı olmuş kıvamda, pek çoğu aileden gizli sigaraları tüttürüyor, biraları içiyordu (bu bir dejavu olsa gerek) ;))


Benim 5-6 yaş civarına kadar tüm yazlarım yalovada bu sitede geçti, sonra 14 yaşına kadar altınoluk var, hayatımın en unutulmaz en güzel yazları, ve sonrası Alanya, evet o da güzeldi gerçekten, ama 18-20 yaşına kadar, sonra biraz kabak tadı vermeye başladı...



Velhasıl kelam Zeyno yazlık bebesi olsun istiyorum, tüm yaz ayları koşup geldiği, kışları hasretle beklediği, yaz boyu keyfine doya doya vardığı bir yaz evimiz olsun istiyorum... 


Eyyyy Yalova seni gerçekten seviyorum ama denizin temiz değil kardeşim... Şöyle hem istanbula yakın olacak(kendi evimizden yalovadaki evimize tam 2 saatte geliyoruz, hem de sadece metro ve feribot kullanarak), hem denizi güzel olacak, hem güvenli olacak, bir yazlık arayışım bu kış boyu devam edecek...







25 Temmuz 2014 Cuma

Tatil başlasınnnnn

Zeynoşa hamileyken yine ramazandı, bem doğurdum bayram tatili başladı, tabi bayram her yıl 10 gün öne geldiği için bu sefer hamileliğimin son ayı bayrama geldi, bir yere gidebileceğimi zammetmiyordum, ama Cengiz beyden yakın yere vize çıktı :)) Zeynonun deyimi ile yaz evimize gidiyoruzzzzzz...

5 gün işten güçten uzak rahat bir tatil yapma isteği, hem Zeynoşa doyma, hem de annemden faydalanıp birazcık dinlenebilme arzusuyla...

Tatil başlasınnnnnnnnn,,,,



Elbiselerrrr elbiselerrrr


Ben biraz pantalon çocuğuydum, pek öyle cicili bicili elbiselere pek düşkünlüğüm olmadı kendimi bildim bileli... Eminim annem beni küçükken çok süslemiştir(hala da benden süslüdür kendisi) ama aklım ermeye başladığından beri ben eşortmanları, şortları, pantalonları; etek ve elbiselere tercih ederim... Bunun sebebi belki de kişiliğimin oturduğu ergenlik yıllarında voleybol oynamamdandır...

Zeynoda doğduğundan beri, en sevdiğim kombinasyonları pantalon,tayt ve şortlarla yaptıklarım, kışın bile içine külotlu çorap giydiriyorum üzerine şort giydiriyorum... Ama Zeyno büyümeye başladıkça kendi tercihleri ile giyinmeye başlıyor ve benim beğendiklerimin aksine en sevdikleri hep elbiseleri oluyor...


Severek giydiği yazlık kreasyonumuzdan unutulmasınlar bölümüne bunları ekleyesim geldi :)))

Tam bir zilli böcek bu :)))



Yine de benim tercihim her zaman kot olacak :)))

















24 Temmuz 2014 Perşembe

Özledimmmmm böceğimi ben...


Zeynos pazar gününden beri yazlıkta, kendi deyimiyle yaz evimizde, çok ama çok özledim kuzumu, yarın olsun kavuşalım artık diye saatleri sayıyorum, yattım heyecandan uyuyamadım resmen...

Teyzesi de bütün çamaşırlarını yıkamış, zeyno kokmuyor hepsi deterjan kokuyor, yarın olsun şöyle içime kocaman çekeyim cennet kokusunu istiyorum... 

Çok özledim böceğimi yaaaaa






Son haftaların zorluğu

35. Haftam dün bitti, şu burnumu kesip atasım var, resmen nefes alamıyorum, görüntü dışında hiç bir fonksiyonu yok resmen, Zeyno'da da böyle olmuştu, ben de zaten burun içinde tozdan nemden et şişmesi problemi var, hamilelikle birlikte iyice artan bir nefes problemi haline dönüyor, aslında 2008 yılında bir operasyon geçirmiştim ve doktorum Sami Katırcıoğlu büyük bir ihtimal 5 yılda 1 defa bu basit etleri indirme operasyonunu yenilememiz gerekecek demişti, eeee benim 6 yıl oldu, üstüne de hamilelik :((

Velhasıl kelam nefes alamıyorum, artan kilom yüzünden bacaklarım da şişmanladı ve birbirine sürtmeye başladı, şimdi anlıyorum şişman insanların neden etek elbiseden ziyade pantalon tercih ettiklerini, çünkü birbirine sürten bacaklar bildiğin pişik yapıyor :((( dün tüm çamaşırcıları dolaştım, bildiğin eski usul kısa paçalı nene donu aradım ama bulamadım, pazarda bulursunuz dediler :)))

Bakalım bu hamileliğin son haftaları hep böyle, resmen seni ileride gelecek uykusuz gecelere hazırlamak için uykusuz bırakıyor şimdiden, bir nevi 'before the job training' :)))


Özledimmmmm böceğimi ben...


Zeynos pazar gününden beri yazlıkta, kendi deyimiyle yaz evimizde, çok ama çok özledim kuzumu, yarın olsun kavuşalım artık diye saatleri sayıyorum, yattım heyecandan uyuyamadım resmen...

Teyzesi de bütün çamaşırlarını yıkamış, zeyno kokmuyor hepsi deterjan kokuyor, yarın olsun şöyle içime kocaman çekeyim cennet kokusunu istiyorum... 

Çok özledim böceğimi yaaaaa






Yemek savaslari

Bitmeyen yemek kavgaları son hız devam ediyor... Bir çocuk bu kadar iştahsız bu kadar yemek seçici olur mu hiç yaaaa :((

Çocuk resmen sadece pilav ve makarna ile beslenebiliyor, ama aslında hata bizde , yemediği zaman yemeği hemen alternatif olarak sunuyoruz önüne pilavı veya makarnayı, dolayısıyla çocuk biliyor o yemeği yemezse arkasından gelecek sevdiği yemek olduğunu...



En sevdiği yemekler beyaz çorba(yoğurt çorbası bol prinçli), turuncu çorba ( arpa şehriyeli domastes çorbası), pilav ve makarna. En iyi ihtimalle köfte... Bu 4-5 yemek arasında dönüp duruyoruz, mümkün olsa kahvaltıda bile bunları yiyecek, hoş zaten kahvaltıda da 1 tane yumurta yediği günler bayram ediyoruz, peynir yok, zeytin yok, bal yok, tereyağ yok. Çikolata ekmek veya temis toplar( yani çikolatalı cornflakes topları)....

Ama okulda yemek yiyor yada yiyor diyorlar, aslında ben orada tek tek çocuklarla ilgilendiklerine daha doğru ilgilenebildiklerine pek de ihtimal vermiyorum ama, öğlen menüde olan tüm yemekler aynı tabakta servis ediliyor, hergün yemekte mutlaka ya pilav ya makarna oluyor, bizimki kesin tabaktan onu yiyordur, öğretmenler de yemek yedi bugün diyordur bize...

Üfff Allah'ım yaaa bu yemek konusunda ne yapacağımı gerçekten bilmiyorum, joyplate tabak aldım, pek çok kişi kesinlikle çok işe yaradığını ve çözüm olduğunu söyledi, ilk sabah kahvaltıda, saçlara yumurtaları, sakallara salatalıkları, kulaklara da küpe domatesler yapıp koydum, ama Zeyno ilk sabah şu yorumu yaptı: saçları yerim, biraz sakal yerim, küpe yememmmmm :)) hay Allahım yaaa, yemeyeceğini yine yemiyor bu çocuk :(

Selfie cekmeyi sizden ogrenecek degiliz

Aslinda teknolojiden olabildigince uzak tutmaya calisiyorum, ne kadar az o kadar iyi, ama yine de kullanimi sifir boyutunda degil.


Aldi eline telefonumu ve on kamerasini kesfetti, saniyeler icinde yuz tane photo cekti :)))







19 Temmuz 2014 Cumartesi

Bunlar karar vermiş doğurtacaklar beni :))






Önce 19 temmuz günü baby shower yapmaya karar verdim, Zeynoş' a ne yapıldıysa aynısı oğluşa da olsun istedim... Zeynoş'un baby shower'ı süpriz olmuştu evet ama bu da süpriz olacak diye bir şey yoktu... Herkese mail attım, kızlar ajandanızı ayarlıyın, mekanı bildiricem dedim... Başladım koşturmaya, Eminönüne'ne bile gittim şu halimle, bir tek mekanı bulamadım, stres yaptım, üzüldüm :( yine vertigom tutar diye korktum :( Ayşe Arman'ın Betül Mardin'le olan röportajından bir alıntı yaparak, mail attım herkese, şöyle dedim;

“Hayatını sen ele al” demek istiyorum, “Sen yönlendir. Sen şekillendir, yoksa senin yerine bir başkası yapar!” Ben 35 yaşındayken, 50’ye kadar hayatımı planlamıştım. Her şeyi yapamazsın hayatta. Bazı şeyleri kafadan eleyeceksin! Bazı yerlere de gitme kardeşim! Her şeye saldırma. Bazı alanlarda hiç olma. Mecbur da değilsen...Ne yapabileceksen onu yap...-Hah aynen! Çıldırma... Dağılma... Patikanda kal... Ama “Yapacağım!” dediklerini de en iyi şekilde yap! Kalbinle yap..."

Ve özür dileyerek herkesten, iptal ettim baby shower'ı...

Ben kendim iptal ettim ama kızlar iptal etmemiş :))) onlar kendileri yapıyoruz bu organizasyonu demişler,,, arkadaştan öte dostlarım kardeşlerim Duygu ve Ece başı çekmişler, Elif, Güneş, Gökçe, Senem, Derya, Beyza, Berna, Esra, İrem, Ece, Elif bana sürpriz bir baby shower organize etmişler.... Çocuğun birşeyi yok birşeyi yok diyordum, 1 yıllık tüm ihtiyaç listesini dizmişler :)))



Hayatta tek amacım dost biriktirmek yaşadığım yıl kadar, dostların kadar varsın sen, dostların kadar değerlisin,,, sizler harikasınız, iyi ki varsınız, iyi ki hayatımdasınız...
















8 Temmuz 2014 Salı

Yoğunluk...

Ne çok şey birikti üst üste...

30 hazirandan sonra rahatlayacağım derken artan iş yoğunluğum, müşteri devir çalışmalarım...

Üstüne son anda aklımıza gelen baby shower hazırlıkları...

Zeynoşun doğumgünü...

Bebeğin hastane odası hazırlıkları...

Veeee hepsinin üstüne kocaman bir ev telaşı, taşınıyor muyuz, taşınmıyor muyuz, ev alıyor muyuz, kiraya mı çıkıyoruz, evi tefriş mi ediyoruz, gözü karartıp krediye mi giriyoruz... 

Bir insan tüm boş vakitlende ev bakıp, akşamın bir saati eve dönüp, bütün bu tatlı hazırlıklar için planlar mı yapar, ve sonra hiçbirşey için vaktim yok diye depresyona mı girer :((

Sanırım biraz daha planlı olmalıyım, listeler oluşturmalı, almam gerekenlere yer vermeliyim ve sonra da artık gerçekten aksiyon almalıyım :))

1 Temmuz 2014 Salı

Oje yoksa çözümü var

İyi alıştı ellerine oje sürdürmeye, arada bir ayağıma da sürelim demiyor değil, ama unutturuyorum hemen...

Karşı komşumuz Hazal ablada Flormar bayisi kadar oje var, hergün bir renk sürüyor Zeynoşa :)))

Haftasonu baktık oje yok, bulduk çözümünü hemen... :))


Ama tabi tokalar durmayınca parmakta, düşüldü market yollarına, bulundu bir oje rahat edildi :))


Yoktu böyle kokoşlukları önceleri, daha başımıza neler gelecek göreceğiz hepbirlikte... 


Haftasonu dolu dolu...

Cuma günü kuzunun hasretine dayanamadım gittim Zeynonun deyimi ile yaz evimize :))

Babamızda cumartesi geldi...

Caca ile çok eğlenmişler ama Caca yorulmuş epey, o yüzden pazar günü dönüşte götürmeye karar verdik...


Resmen çocukluğum geçti bu sitede, bu kumsalda, annemler 8 kardeş, biz bu 2 oda evde tüm yazı geçirirdik ma-aile, kim nasıl uyuyordu acaba, dedem anneannem gerçekten ne kadar anlayışlı insanlarmış, hiç laf etmiyorlardı, dedemin bir kere bağırdığını hatırlamam bile bize... Nur içinde yatsın ikisi de...



Haftasonu hava çok ama çok kapalıydı, bırak denize girmeyi, ayağınızı sokamadık suya,,, sitenin tek parkı sahilde, orada bile  nasibimizi aldık rüzgardan, hasta ederiz diye duramadık geldik eve...



Ama evde Zeynonun tüm mahalle çocuklarını eve toplayacak yeni Lego'su ve bir sürü boyama kalemi olunca, kreş gibi oldu ev, pazar günü feribot saatine kadar ayrılmadı çocuklar bizim evden...


Bu son fotoğrafta dönüş yolunda feribotta çekildi, madem kardeşim karnının içinde o zaman bende girerim kavgası :))



Helal :))

Su içiyordu bugün
Boğazına kaçtı
'Helal'dedim
Aaaaa kimse helal demiyor dedi
'Ne diyorlar' dedim
'Çocuk hasta olmuş diyorlar' dedi :)))