6 Eylül 2015 Pazar

Ölümde bir gerçeği hayatın...

Nasıl da güzel başlamıştı Cumartesi günümüz... Sabah havuza gitmiştik, sonra Eda ve Zeyno'yu at binmeye götürmüştük... Balık sezonu açıldı hadi akşam balık yiyelim demiştik, Onur'lar ve Mustafa'lar bizde geliyoruz dedi, buluştuk 4 aile Sarıyer sahilde rakı balıkta... önce Can uyusun sonra başlıycam ben keyfe dedim, başladım Can'ı dolaştırmaya... saat 9 olmamıştı, İlker gelip verdiğinde kötü haberi... Eniştemi kaybettik, halamın eşini... Hem de daha birkaç hafta önce kanserle ilgili gördüğü kemoterapiler fayda gösterip, kanseri yendim ben diye dolaşırken, kalp krizi geldi vurdu onu... Kendi ayağıyla gittiği hastanede, ilacı aldıktan sonra sıkışmış kalbi, tüm çabalara rağmen kurtaramamışlar... Hepimiz şokta, Can'ı ablasına, Zeyno'yu Eda'nın yanına koyduk düştük Ankara yollara... Doğum kadar gerçekti ölümde, kimse inanamasa da...57 yaşında daha yaşanacak, daha görecek çok şey varken, gitmişti eniştem... Arkasında kalbinde koca bir boşlukla halam ve şaşkın 3 koca delikanlıyla... Elinin değdiği her şeyi güzelleştiren, en ince detaylarla bile zevkle uğraşan, Mardin'den bir gelişinde havaalanında karşılaştığım, ve valizinde halam için mardinden renk renk güller taşıyan, bana yetiştirdiği tarlalardan kendi topraklarından kar tanesi misali pamuk dalları, buğday sapları getiren eniştem yok artık... Bugün imam sorunca duada, bağıra bağıra söylediğim gibi iyi bilirdik Hasan enişte seni, hem de çok iyi bilirdik...

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder