17 Şubat 2013 Pazar

Edirne yolcusu kalmasın geriye :))

Pek bir yoğunduk bu haftasonu, öncesinde biraz endişeliydik Balkanlar'dan gelen soğuk hava dalgası gelir bizi alt üst eder mi diye ama sonra düştük yollara, eşimin kuzeni Yıldız ve eşi Emin'e misafir olmaya, eee ne yalan söyliyim bir de epeydir tadı damağımızda ciğeri hatırlamaya ve tabi Edirne'nin meşhur badem ezmesi ve kavala kurabiyesinden tatmaya :))

Yolda bir fire verdik, İlker ben hiç gelmiyim siz beni Çorlu'ya fabrikaya atın kendiniz gidin eğlenin dedi, aklında iş varken çıksa gelse biliyorum gün boyu çalışsaydım ben diye huzursuz olacak.

Ben, neyno, nurnur(babaannenın yeni adı) ve dede ve tabi bir koca sırt çantası kıyafet-mama-olur da ateşlenirse diye ateş düşürücüler, derecesi, montu, atkısı, eldiveni, bebek arabası :)) düştük yola, 2 saatte vardık Edirne'ye, önce biraz ev oturması yaptık, sonra oraya kadar gitmişken babaanne Selimiye caminde namaz kıldı, biz de ters duran laleyi izledik bir kez daha.

Zeyno, niyazi ustanın yaprak ciğerine bayıldı, keçecizade'den kavala kurabiyesi ve badem ezmesini alırken, aldığımızın yarısı kadarını da ana-kız dükkanda yedik:))

Beyazıt külliyesini Zeyno'ya gösteremenin üzüntüsü ile döndük İstanbul'a, eminim çok şaşıracaktı her bir odada göreceği bal mumu heykellere ve fonda çalan o muhteşem müziğe... Neyse bahara bir kez daha yollara düşmek için mazaret lazımdı bize için :))

Sevgili Yıldız ve Emin, çok teşekkür ederiz bu güzel gün için size..










1 yorum: